Prof. Dr. Birgül AYMAN GÜLER, İzmir Milletvekili Parti Meclisi Üyesi
Ne var ki bu basit yol yerine, CHP’yi “kurucu temellerinden uzaklaşıyor” suçlamalarına maruz bırakan işler yapılıyor. Bu işler belediye başkan adayları tercihlerine de yansıdı.
Cumhuriyet’in kalesi demokrat İzmir’de, Atatürk rozetini türbanla eş tuttuğu için tepki duyulan bir kişi Konak Belediyesi’ne aday edildi. Üstelik bu adaylık, CHP tarafından belirlenmiş hiçbir adaylık kuralına uymadan; örgütün muhalefetine rağmen hepimize dayatıldı.
Öyle ki, Karşıyaka’da başarısı tartışılmaz bir belediye başkanımız varken; Karşıyaka’ya talip pırıl pırıl adaylar aylardır emek verirken, Konak için başvurmuş bir aday Karşıyaka’ya kaydırıldı. İsteği ve çalışmaları Konak için olan bir adayı Karşıyaka’ya aday etmek, hem o adaya hem Karşıyaka örgütüne dayatmadır. Ama en önemlisi CHP’nin en geniş nefes alanı olan Karşıyaka’ya yapılan büyük bir saygısızlıktır. Bu bir yıkımdır. Ve bu yıkım, iki-üç kişilik “etkili” bir grupçuğun işidir.
CHP’liler ve CHP’li olmayıp Cumhuriyet’in tek güçlü ve güvenilir temsilcisi olarak gördüğü için CHP’ye oy veren milyonlarca seçmen, şimdi bu en temel tercih bakımından kuşkuya düşürülmüştür.
Buna kimsenin hakkı yok.
Başarılarını kimsenin tartışmaya konu edemediği başkanların istifaları haklıdır. Konak’ta Belediye Başkanımız Hakan TARTAN’ın istifası bu büyük yanlışa karşı bir tepkidir. Menderes’te Belediye Başkanımız Ergün ÖZGÜN’ün istifası, yapılan yanlışlara karşı tümüyle haklı bir tepkidir.
CHP’nin kurucu ilkelerden uzaklaştığı kuşkusu yaratan tasarruflar üzücüdür. Bunların, örgüt ve yetkili kurullara rağmen yapılması ikinci büyük üzüntü kaynağıdır.
Dediğim şu: Parti Meclisi’ne gelen aday listelerinin Merkez Yönetim Kurulu (MYK) tarafından kararlaştırılan listeler olmamasını kastediyorum. MYK kararları, birkaç kişinin baskısına ve istifa şantajına boyun eğilerek değiştirilmiştir. Bu durum Parti Meclisi’nde açıkça dile getirildi ve üzüntü verici biçimde yetkililerce de reddedilmedi.
MYK kararının ortadan kaldırıldığı, PM’nin dayatma ile karşı karşıya bırakıldığı bu durum bir sonuç oldu. Süreç “aleni adaylık sistemi” gibi çok iyi bir planlamayla başlamıştı. Ancak ne yazık ki bu karar, kısa bir süre içinde genel merkez tarafından delinip ortadan kaldırılmıştı. Ortaya çıkan sonuç, parti işleyişinde parti hukukunun ihlalinden başka bir şey değil.
Hem ilkelerimizin hem parti hukukunun ezilmesi ağır bir durum. Bu, ağır bir meşruiyet kaybı. Meşruiyet kaybı kendisini otoriterleşen yönetimler yaratarak gösterir.
CHP bu konuma sürüklenmemelidir.
CHP bir kitle partisidir. Yani üye + kadro + kurullar toplamı olarak Örgüt ve ideoloji + program demek olan İlke partisidir. Ama şimdi içinde bulunduğumuz durum, hem örgütün hem ilkelerin bir yana bırakılma durumudur ki, bunu hiçbirimiz kabul etmeyeceğiz.
Yanlışların düzelmesi gerekiyor. Parti hukukunun geri gelmesi gerekiyor. CHP’nin, ilk genel başkanına layık olduğunu bir kez daha göstermesi gerekiyor.
Çünkü seçimlerden başarıyla çıkmak zorundayız.
Başarılarını kimsenin tartışmaya konu edemediği başkanların istifaları haklıdır. Konak’ta Belediye Başkanımız Hakan TARTAN’ın istifası bu büyük yanlışa karşı bir tepkidir. Menderes’te Belediye Başkanımız Ergün ÖZGÜN’ün istifası, yapılan yanlışlara karşı tümüyle haklı bir tepkidir.
CHP’nin kurucu ilkelerden uzaklaştığı kuşkusu yaratan tasarruflar üzücüdür. Bunların, örgüt ve yetkili kurullara rağmen yapılması ikinci büyük üzüntü kaynağıdır.
Dediğim şu: Parti Meclisi’ne gelen aday listelerinin Merkez Yönetim Kurulu (MYK) tarafından kararlaştırılan listeler olmamasını kastediyorum. MYK kararları, birkaç kişinin baskısına ve istifa şantajına boyun eğilerek değiştirilmiştir. Bu durum Parti Meclisi’nde açıkça dile getirildi ve üzüntü verici biçimde yetkililerce de reddedilmedi.
MYK kararının ortadan kaldırıldığı, PM’nin dayatma ile karşı karşıya bırakıldığı bu durum bir sonuç oldu. Süreç “aleni adaylık sistemi” gibi çok iyi bir planlamayla başlamıştı. Ancak ne yazık ki bu karar, kısa bir süre içinde genel merkez tarafından delinip ortadan kaldırılmıştı. Ortaya çıkan sonuç, parti işleyişinde parti hukukunun ihlalinden başka bir şey değil.
Hem ilkelerimizin hem parti hukukunun ezilmesi ağır bir durum. Bu, ağır bir meşruiyet kaybı. Meşruiyet kaybı kendisini otoriterleşen yönetimler yaratarak gösterir.
CHP bu konuma sürüklenmemelidir.
CHP bir kitle partisidir. Yani üye + kadro + kurullar toplamı olarak Örgüt ve ideoloji + program demek olan İlke partisidir. Ama şimdi içinde bulunduğumuz durum, hem örgütün hem ilkelerin bir yana bırakılma durumudur ki, bunu hiçbirimiz kabul etmeyeceğiz.
Yanlışların düzelmesi gerekiyor. Parti hukukunun geri gelmesi gerekiyor. CHP’nin, ilk genel başkanına layık olduğunu bir kez daha göstermesi gerekiyor.
Çünkü seçimlerden başarıyla çıkmak zorundayız.
Çünkü Türkiye’yi gericiliğin pençelerinden çekip almak zorundayız.
[12 Şubat 2014]
[12 Şubat 2014]
Sarıgüllerle(Hüsamettin Özkanlarla),Tanrıkullarıyla ...bakalım nereye kadar ...
YanıtlaSiltumuyle katiliyorum chp ilk defa oy vermiyecegiz ailece
YanıtlaSilbuda maalesef çözum değil akpnin ekmegine yağ surer
Silkonaktan chp adayı belediye başkanı seçilemeyecek. durum bunu gösteriyor. kılıçdaroğlu ne yapmak istiyor. biryerlerden icazet mi aldı. hiç kimse razı olmadığı birine oyunu vermez. oylarının yükseldiğini gören chp nin başı çabuk havaya girdi . chp nin içinde sizde başta olmak üzere sevdiğim 3-5 kişi var diye ben konakta otursam asla o kadına oy vermem.
YanıtlaSilİzmir'i kaybetmek pahasına parti yönetimini düşürmek istiyorsanız, yanlış yoldasınız derim.
YanıtlaSilSevgili Hocam/Vekilim,
YanıtlaSilBazı hususları sizinle paylaşmak istedim. Bunlar, bir öğrenciniz olarak, bir akıl yürütme olarak yazdıklarımdır. Saygılarımı sunarım.
SORUNLAR:
1. “Hukuksuzluk” ve “kanunsuzluk (ilkesizlik)” salgın hastalık gibi hızla her yere yayılıyor. Gericilik bunu “otoriter popülizm” ile örtmeye çalışıyor. Güçte aşırı bir merkezileşme arzusu ve eğilimi var. Üzülerek görüyorum ki, Cumhuriyet Halk Partisi içinde gayri resmi-biçimsel olmayan bir “üst kurullaşma” ortaya çıkmış ve güç buralarda toplanmıştır. Meşhur deyişle, “paralel” bir örgütlenme pratiği ortaya çıkmıştır.
2. Meselenin ikinci boyutu, parti liderliğinin (gayri resmi üst kurullar dahil) kendi resmi kurullarına ve tabanına olan “güvensizliği”dir. Parti bürokrasisine ve tabana kuşkuyla yaklaşım ve dikkate almama tutumu, temsili demokrasinin iflası ve halkın iradesinin birkaç “altın çocuk” tahakkümü altına alınması anlamına gelmektedir. Bu durum maalesef siyasal partilerin örgütlenme pratiğinin de neoliberal dönüşüme uğradığının bir göstergesidir.
3. Meselenin üçüncü boyutu ise, seçim kazanmak uğruna Parti’nin yapıtaşlarından vazgeçmek noktasına gelinmiş olmasıdır. Tabi ki seçimi kazanmalıyız. Peki ya sonra ne olacak? Öyle bir görüntü var ki şu an: “Hele bir seçimi kazanalım, bunun için ne gerekiyorsa yapalım, gerisini sonra düşünürüz”. Belli ki, Parti liderliği (gayri resmi üst kurullar dahil) birileriyle ittifaklara girişmiş ya da ittifak sözü almıştır; sözler vermiştir ya da kendisine iktidar karşılığında koşullar dayatılmıştır.
4. Şu an Cumhuriyet Halk Partisi ilkesel düzlemde varlık-yokluk sorunu ile karşı karşıya kalmıştır. İlerici olmak ilkeleri savunmaktır. İlerici olmak zamansal değil ilkesel omalıdır. Maalesef kitle partisi kimliğini savunurken yine “statükocu” ve “gerici” olmakla suçlanacaksız. Tarih sizi Parti’nin Spartaküsü olarak yazacaktır.
SORULAR:
1. Parti içi “üst kurullaşma”, kriz dönemlerine özgü bir yapılanma mıdır? Yoksa bundan sonra böyle mi devam edecektir?
2. Siyaset ya da yeni-siyaset, güç dengesini lehte değiştirmek için sürekli bir ittifak arayışını mı gerektiriyor? “İlke Partisi” ve/veya “Siyaset Partisi” olmak meselesi aynı zeminde mi tartışılmalıdır?
3. Parti liderliği, mevcut Parti seçmenleri dışındaki seçmenlerin oylarını almaya dönük adaylar mı belirlemiştir? Yani iddiası ya da savunusu bu mudur? Yani bir süre ilkeleri geri plana atalım mı denilmiştir? Yoksa bütün bu yapılanların ilkeler çerçevesinde mi olduğunu düşünmektedirler?
4. Seçimler, iktidar partisine benzer bir kimlik inşa edilerek mi kazanılacaktır? Öyle ise, bu durum halkın iktidar alternatifinden yoksun kalması anlamına gelmemekte midir? Fiilen alternatifsiz kalan halk, neden Cumhuriyet Halk Partisi’ni seçecektir? Hali hazırda siyasi, toplumsal ve ekonomik örgütlenmesini sağlamış ve sürekli “ben gidersem size hizmet eden kalmaz” mealinde söylem içindeki iktidar partisinden halk nasıl vazgeçecektir?
5. Siyasal sistemde, parti alternatifleri nasıl yani hangi ölçütlere ya da tanımlayıcı unsurlara göre sınıflandırılmalıdır? Cumhuriyet Halk Partisi’nin kendisini ayırt edici özelliği/özellikleri bugün nedir? Bunların daha çok vurgulanması ve hatırlatılması gerekmez mi?
madem bu dayatma var.. hem Karşıyaka'da hem de benzer diğer yerlerde başarılı olduğu halde aday gösterilmeyenler bağımsız aday olmalı.. madem kılıçdaroğlu eliyle dayatılıyor.. halkın bu dayatmayı boşa çıkartması gerek.. ve en kısa zamanda kılıçdaroğlu CHP'ye yakışır başka bir aday tarafından uzaklaştırılmalı.. bizi bu kadar sıkıştıp çaresizlikten benimsemediğimiz ve chp ilkelerine karşıt oldukları besbelli olan adayları seçmeye alet olan bir chp ABD'nin Türkiye Cumhuriyetini kuran partiye cumhuriyeti yıktıracağım demesini gerçekleştireceğini işaret ediyor.. Kılıçdaroğlu eğer doğru muhalefet yapmış olsaydı ne gençlerimiz sakatlanıp yaralanıp ölürdü ne de topraklarımız sularımız ve şehirlerimiz talan edilebilirdi.. neden hala başkan olarak bu insanı parti içinde eritmediğiniz de kafalarda soru işaretleri uyandırmış durumda.. En kısa zamanda CHP aslına dönmelidir.. siz içerden biz de halk olarak oylarımız ve partiye bu gibi dayatmalarında göstereceğimiz tepkilerle icazet almışları başkanlıktan uzaklaştırmalıyız..
YanıtlaSilsezgin tanrıklulu arka planda,bdp çizgisinde çalışmalar yapıyoooor,tunç soyer bu konuda ona destek veriyoooor,genel seçimlerdede aynı taktiklele kendilerine yakın kişileri(bdp ye yakın)iş başına getirmeye çalışacaklaaaar,çünkü akp gitmek üzere,,yerine gelen chp yönetimininde g.doğuda özerkliği kabul edecek kişileri iş başına gatirmesi gerekiyoooor,aziz kocaoğluna gelince;o değilmiydi Diyarbakır belediye başkanının ayağına giden ve bu plana rıza göstereeeen,şu anda elenen belediye başkanları diyarbakıra aziz Kocaoğlu ile gitmeyen belediye başkanlarıdır çoğunluklaaaa.the end...
YanıtlaSil