19 Ocak 2015 Pazartesi

YENİ CEPHENİN ADI: TRANSATLANTİK


Dünyanın siyasal coğrafyasını yeniden tanımlama gereği var. Son elli yılda alıştığımız terimlerden biri Kuzey Atlantik idi; dünya sosyalist sistemine karşı dünya kapitalizmi kendini böyle adlandırmıştı. Soğuk savaşın Kuzey Atlantik cephesine karşı, Varşova cephesi akıllarımıza yer etmişti.

Şimdi Kuzey Atlantik teriminin yerini “Trans-Atlantik” terimi alıyor. 19. yüzyılda Atlantik okyanusu Amerika – Avrupa kıtaları arasında aşılınca ortaya çıkmış bir terim. Önceleri Atlantik okyanusunun iki yakasını bir araya getiren büyük yolcu gemilerine verilen bu isim, şimdi dünya ticareti ve yatırımında zorlanan yeni bir bloklaşmayı anlatmaya başladı.

Transatlantic Trade and Investment Partnership (TTIP) dünya tarihine 2013 yılında kesin giriş yapmış bulunuyor. ABD ile AB arasında dışsatımın ve yatırımın hızlandırılıp kolaylaştırılması, bürokrasinin ortadan kaldırılması hedefleniyor. Taraflar arasındaki görüşmeler sürüyor; buna AB çiftçileri ve küçük üreticiler başta olmak üzere pekçok kesim kuşkuyla yaklaşıyor. Avrupa’da “TTIP’e Hayır” gösterileri kesintiye uğramadan sürüyor. Anlaşmanın ABD lehine olacağı, ama bundan AB’nin pek de kazançlı çıkmayacağı, ABD’den gösteri ve karşı çıkış haberleri gelmemesinden belli.

Aslında “transatlantik” sözü, 1989 yılında dünya sosyalist sistemi çöktüğünde iyice belirmiş görünüyor. Bu ruhun hazırlıkları ise, German Marshall Fund of United States adlı ABD-Kanada savunma bakanlıklarının ortaklıklarının da öne çıktığı kurumlaşmalarla birlikte olmuş görünüyor. Bilindiği gibi Marshall adı, 1947’de ABD’nin Almanya merkezli olarak Avrupa’ya “kalıcı barış ve demokrasi” getirmek için uyguladığı Marshall Planı ile birlikte doğmuştu. Fon, 1972 yılında bu Plan’ın ruhunu yaşatmak üzere kurulmuş. 1989 yılından itibaren ise Berlin, Paris, Brüksel, Belgrad, Ankara, Bükreş, Varşova ofisleri açılarak hızla genişlemiş. Örneğin Halifax Güvenlik Forumu gibi savunma bakanlıkları destekli “sivil toplum kuruluşları” kurup saçaklanmış.

Öyle görünüyor ki, dünyaya barış ve demokrasi getirip, Irak ve Libya’da olduğu gibi bir güzel yerleştirme hedefli bu tip güvenlik – savunma, yani aslında savaş kuruluşları, şimdi “serbest” ticaret ve yatırım anlaşmaları için buldozer işlevi görüyorlar. Yol temizliği yapıyorlar.

Bu bağlamda, görüş alanımıza yeni giren Transatlantik yüzü, Türkiye’de de belirmiş görünüyor. 18 – 20 Ocak 2015 İstanbul Forumu dikkat çekiyor. Düzenlenen bu yılki toplantıda söz konusu kurumlardan temsilcilerin yanı sıra Radikal, Taraf, Zaman gazeteleri temsilcileri yer alıyor. Kuzey Irak Bölgesi, KDP, Kudüs, Vaşington, Londra, Brüksel’den konuşmacılar da var. İlk konuşmayı Mansur Yavaş, açılış konuşmasını CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu yapıyor ve son oturumda yardımcılarından Böke söz alıyor. Daha önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, sonraki başbakan Davutoğlu’nun, 2011 yılında da daha sonra çatı aday olan Ekmeleddin İhsanoğlu’nun da açılış konuşmaları yaptığı forumları özenle değerlendirmek gerekiyor.

Küreselleşme çöktü. Kurulacak denen “yeni dünya düzeni” ortaya çıkmadı. Yoksa kastedilen “yeni dünya düzeni”, şimdi Transatlantik denen şey miydi?

Yeni dünya düzeni için çalışmalar harıl harıl sürdürülüyor. Transatlantik düzeni bizim de hızla ve derinlemesine anlamayı başarmamız gerekiyor. 

[Yeni Adana, 19 Ocak 2015]



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder