Anayasayla
oynamak, Cumhurbaşkanının bir
konuşmasıyla öğrendik ki, üç seçenekli bir iş haline gelmiş.
Birincisi,
mümkünse yeni-anayasa yapılacak. Yeni-anayasa,
şimdiki anayasanın topyekün ortadan kaldırılması demek. Kısa-anayasa diyenlerin ve sivil
anayasadan söz edenlerin kastettikleri bu.
Bu
olmazsa ikincisi, kapsamlı anayasa değişikliği yapılacak. Kapsamlı-değişiklik, ilk dört madde haricinde; başlangıç hükümleri
pazarlığa bağlanmış; başkanlık rejimine geçişi sağlayacak geniş kapsamlı
değişiklik demek.
O
da olmazsa üçüncüsü, mini-paket değişikliği yapılacak. Mini-paket, duyurulduğu kadarıyla, yargı organlarıyla ilgili
konulara odaklanmış idi. Bu yıl AKP-CHP-MHP temsilcileri bunu görüştüler. Hangi
maddeler üzerinde çalıştıkları açıklanmadı. Ama bu arada, 2011-2015’de Anayasa
Uzlaşma Komisyonunun üzerinde anlaştığı ileri sürülen 60 madde işin içine katılarak
mini-paketin genişletilebileceği de söylendi. İktidar tarafının mini-pakettle
halledebileceğini düşündüğü bir nokta daha vardı. Başkanlık değil, partili
cumhurbaşkanlığı.
*
Anayasa
oyunu mini-paket seçeneğine geri çekilmişken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “AKP ne öneriyorsa meclise getirsin” demesiyle birlikte, yukarıdaki
üçleme değişti. Başta Adalet Bakanı olmak
üzere iktidar çevreleri ‘hukuku fiili
duruma uydurmamız lazım’ diye söylenerek ortada dolaşırken, Bahçeli’nin ‘rejim sıkıntıda bunu aşmak lazım’ sözü,
herkeste konunun başkanlıktan ibaret olduğu izlenimi doğurdu. Şimdi hedef, kapsamlı-değişiklik
ile mini-paket arasında yeni bir tasarım gibi görünüyor.
*
Partili cumhurbaşkanlığı, bugünkü
yapısal hükümet kuruluşuna dokunulmayan bir formül. Yaratılması için, Anayasa’nın
105. Maddesinde yer alan ‘Cumhurbaşkanı
seçilenin varsa partisi ile ilişkisi kesilir’ cümlesini değiştirmek gerekiyor.
Bu ifadeyi silmek ihtiyacı karşılıyor. Ama şimdiki sistemde Cumhurbaşkanı
partisiz olduğu için ‘siyasal bakımdan sorumsuz’. Partili hale gelince, hangi
işler nedeniyle ‘siyasal sorumlu’ tutulacağı sorunu ortaya çıkıyor ki, bunun
için birkaç değişiklik daha yapmak gerekiyor.
*
Başkanlık rejimi ise farklı.
Bugünkü hükümet sisteminde kökten değişiklik yapmak anlamına geliyor. Çünkü tam
modeline bakarsanız başkanlık rejimi, başbakansız ve hükümetsiz bambaşka bir
yapılanma. Herşey Beştepe’de, şimdi Çankaya’da çalışan hükümet yok olacak
demek. Hem tek tek, hem de heyet halinde ortak siyasal sorumluluk taşıyan
bakanlar ve bakanlar kurulu ortadan kalkacak. Şimdiki Anayasa tüm bakanlık
örgütlerini, valilik ve kaymakamlık, personel sistemini buna göre kurmuş bulunduğuna
göre, başkanlık rejimi değişikliği Anayasa’nın değişiklik kapsamının çok genişlemesi
anlamına geliyor.
*
Düşünülen şey tam model değil
deniyorsa, o halde başbakanlık-bakanlar kurulu fizik olarak kalacak ama
görev-yetki-işleyiş değiştirilecek demektir. Yani Çankaya’daki organlar duracak,
ama bunların benzerleri bir de Beştepe’de yaratılacak. Bunun nasıl bir tasarım
olduğunu, kanımca başkanlık rejimi lazım
diyenler de net olarak bilmiyor. Ya da sır olarak saklıyorlar.
*
Bütün
bu görüntü, asıl tehdit konularını örtme işlevi görüyor. O nedenle anayasa oyununu,
asıl gizli sahneleri öne çıkararak
izleyip değerlendirmemiz gerekiyor.
Bu
oyunun gizli sahneleri arasında başta Türksüz
Anayasa Sahnesi var. Türksüz ve Atatürksüz anayasa, ulusal/milli devletin
yıkılması; egemenlik hakkı elinden alınmış çok-milliyetli (=çokmilletli, çoketnikli,
çokkültürcü, eşit vatandaşçı, anayasal vatandaşçı) Irak benzeri yıkım anayasası demek. Madde 3, 6 ve 66’ya
dikkat!
Gizli
sahnelerin bir diğeri, Federasyon
Sahnesi. Siyasal bakımdan üniter, idari kuruluşu bütünlük esasına dayanan
devlet örgütlenmesinin ortadan kaldırılması; federasyoncu (=eyalet, bölge, bölgesel
özerklik, seçilmiş valilik, yerel özerklik) yine Irak benzeri bölücü anayasa demek. Madde 3, 123 ve
127’ye dikkat!
Ve
elbette Laikliği Silme, Hukuk Devletini Silme, Sosyal Devleti Silme sahneleri…
Öndeki
resmî oyun, bu gizli 5 sahne ile
bağlı. Seyir de alkış da yuhalama da ona göre olacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder