Cumhuriyetin temel değerlerine bağlıyım diyen bazılarının, burun buruna geldiğimiz tehditlere ilişkin anlamazmış
gibi haller sergilemeleri çok şaşırtıcı. Hatta bu sarsak hallere tahammül etmek
artık pek güç hale geldi.
*
Cumhuriyetin değerlerine bağlı, ama ona göre PKK-PYD çok da fena şeyler
değiller. Kendi milletvekili - parti yöneticisinin 'güneyimizde başkaları olacağına komşumuz
PYD olsun, daha iyi’ deyişlerine
pek olgun bakışlarla destek veriyor.
*
Cumhuriyetin değerlerine bağlı, ama Ermeni
soykırım yalanları karşısında ona göre ‘canım
ne olur ki bir özür dilense!’ Öyle
ya, yüz yıl önce olup bitmiş olaylar bunlar; hem biz de öyle çok sütten çıkıp
ak kaşık değiliz yani! İftira umurunda değil. Tarihten üretilmiş yalanlarla
Cumhuriyetin soykırımcılıkla lekelenmesinden, bu lekeyle meşruiyetinin
zedelenmesinden, ülkenin ve ulusun bu yolla emperyalizmin cenderesi altında
ezilmesinden de rahatsız olmayacak gibi. Yalan tarihin sıcak siyaset malzemesi
haline getirilmesiyle bırak Cumhuriyetin değerlerini, bizzat kendisinin sorgulanmaya
gayret edildiğini görmez gibi.
*
Cumhuriyetin değerlerine bağlı, ama Cumhuriyetin tüm dünyaya kabul ettirdiği
ulusal varlığı topyekun ortadan kaldıracak etnikler
için eşit vatandaşlık projesi ona göre “neden
olmasın ki!”
*
Cumhuriyetin temel değerlerine bağlı, ama ülkeyi Türkiye ve Kürdistan diye
yarıp geçecek ortak vatan projesi bas
bas bağırılırken, o ‘vatan ortak olmalı
tabii’ diyecek kadar ne üzerine konuşulduğunu bile merak etmekten uzak.
*
Cumhuriyetin değerlerine bağlı, ama saydığı değerler arasında bağımsızlık ve ulus yok. Bunları birkaç
güzel marştan ibaret, kitlesel toplantılarda ortak ruhu şenlendirme garnitürü
sayıyor. Andımız’ı ırkçı buluyor.
Türklük ve Türk ulusu üzerine sarf edilen her sözü şovenlik diye görüyor. Türklüğe hakaret etme serbestliğini
destekliyor; bunun ceza yasalarında suç olmasını ilkellik sayıyor. Ne var ki,
etnisiteler söz konusu olunca şefkatli ve coşkulu. Türkçe için değil ama etnik
diller için çok meraklı. Bütün bunları Batılı ruhunun, evrensel değerlerinin,
insancıllığının açık göstergeleri sanıp sergilemeyi seviyor.
*
Cumhuriyetin değerlerine bağlı, ama Cumhuriyetin temellerini dinamitleyecek
tüm yıkıcı siyasal projeler karşısında
uysal, sessiz, makul ve herkesten daha fazla insancıl. Üç adım ötemizdeki Irak’ın
Atlantik kuvvetlerince işgalini ve parçalanmasını, Suriye’ye aynı amaçlarla binlerce
tırlık silah sevkiyatını, Türkiye’yi içine alan bölünmüş ülke haritalarını
gördüğü halde sadık bir Batıcı.
*
Evet, o bir anti-emperyalist kuşkusuz. Ama ne yani! Anti-emperyalist diye Saddam’ı, Esad’ı, Kaddafi’yi mi
savunacak? Rusya’yla, İran’la, Hindistan’la, Çin’le, Latinlerle aynı ligde mi
yaşayacak? Hayır, Cumhuriyetin temel
değerlerine bağlı olan bu anti-emperyalist öyle bir ruha sahip ki, o yalnızca Obama - Clinton, hatta Bush – Macron ile birlikte yaşayabilir.
Ruhu bu ruhlara yakın. Azgelişmiş – milliyetçi – kaba dünyaların ruhlarına
hiçbir yakınlık hissetmiyor.
*
Cumhuriyetin temel değerlerine bağlı, ama Türkiye’yi bölme isteğini pekçok
yolla açığa vurmuş olanlarla arayı bozmanın doğru olmadığını söylüyor. Ne olursa olsun, onlarla müttefikliğe
halel getirmemek gerektiğini öyle vurgulu söylüyor ki, insan acaba korkusundan mı yoksa ‘müttefiklere’ sadakatinden
mi böyle diyor diye düşünmeden edemiyor.
*
Cumhuriyetin temel değerlerine bağlılık, bazı kesimlerin dilinde Atlantik rejimine köleliğin ve Türk Milletin kadim
egemenlik haklarından vazgeçmenin örtüsü olmaya başladı. Cumhuriyetten ve onun
temel ilkelerinden söz etmek, en yalın biçimde söylersek Altı Ok Programı’ndan söz etmek demektir. Bu programa bağlılığını
kırıp atmış olanların Cumhuriyetin temel değerlerine bağlılıklarından dem
vurmaları, çirkin gerçeklerin üzerini örtme çabasından ibarettir.
[BAG, Aydınlık 18 Şubat 2018]
C.H.P. durumu ülkenin durumundan farklı değil C.H.P. yi kurtarmadan ülkeyi kurtarmakta mümkün değil partiden ayrılarak mücadele etmek yerine ATAMIZIN emanetini kurtararak başarılı olabiliriz nasıl mı derseniz BURSA NUTKUNDA dediği gibi partinin başındakiler ATAMIZIN yolundan çıkmış olabilir onları partinin yönetiminden uzaklaştırabilmek için mücadele etmeye devam edeceğiz ama kolay mı hayır bu ülkenin topraklarını vatan yapanlarında mücadelesi kolay değil di unutmayalım saygılarımla......
YanıtlaSilYorumunuz için teşekkür ederim. "Partiden ayrılarak" yerine çifte disipline verilip partililik haklarının yanısıra milletvekilliği haklarına da el koyulma yoluyla istifaya zorlanarak demek gerçeğe daha uygun olur. Mücadelenin muhtemel sonuçlarından biri de bu; siz de göze alabilirsiniz dilerim. Mücadele kutlu bir iş. Sevgi selamlarımla.
Sil