18 Ocak 2016 Pazartesi

İŞGALCİNİN ADI: ÖZGÜRLÜKÇÜ DEMOKRAT



CHP 35. Olağan Kongresinde 21 sayfalık bir sonuç bildirisi ilan edildi.

Kısa giriş paragraflarıyla 21 maddeden oluşan bu metin, CHP’nin özgürlükçü demokratların eline geçtiğini ilan etti. Bunların Türkiye’ye özgürlükçü demokrasi getirme misyonu ile donandıkları açıklandı.

*

Özgürlükçü demokrasi sözü ilginç bir söz… İnternette hızlı bir tarama yapın. Yaptım, ve “özgürlükçü demokrat” adıyla kurulmuş çeşitli dernek ve gruplar olduğunu gördüm. Hepsi PKK cenahına destek verme özelliğine sahipler.

Bir de bu sözün, Mayıs 2013’te toplam 111 kişinin imzaladığı bir bildiriye başlık olduğunu gördüm. “Barış İçin Özgürlükçü Demokrasi” başlıklı bu bildirinin imzacıları ilgi çekici. O dönemde CHP içinde tepkiyle karşılanan bildirinin imzacıları, oradaki zihniyeti şimdi CHP’nin resmi kimliği yapmış bulunuyorlar. Bu muzafferler, bildirinin de imzacıları arasında yer alıyorlar. Sezgin Tanrıkulu’nun önderliğinde Alaattin Yüksel, Zeynep Altıok, Rıza Türmen ve kurultayda mektubu okutularak alkışlatılan Can Dündar gibi…

Siyaseti “aktörlerin takibi ve analizi” yöntemiyle değerlendirmekten hoşlananlar, o bildirideki imzalarla şimdi CHP’ye yönetici yapılmış kimselerin karşılaştırmasını yapabilir. İlginç sonuçlara ulaşacaklar.

*

Özgürlükçü demokrat… Anlamı İngilizce çevirisinde daha açık; liberal democrat. Bu cins artık yerini “neo”suna bıraktı. 19. yüzyıldaki liberal demokrat gericileşti, küreselcilik sayesinde 21. yüzyılda neoliberal demokrat adını aldı.

Yani sosyal demokrat değil. Zaten bildiride de sosyal demokrasiyi Türkiye’ye getirmenin üçüncü devrim olduğu yazılı. Özgürlükçü demokrasi, bunların yaptığı/yapacağı dördüncü devrim diyorlar; demek ki sosyal demokrasinin devri geçti.

*

Özgürlükçü demokrat… Yani ulusal devlete karşı etnikçi eşit-vatandaşlık isteyen; Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartından hareketle ademi merkeziyetçilik talep eden; terörle mücadele hedefi olmayıp PKK hedeflerine uygun bir anayasa ve yasalar üretimi için “çözüm TBMM”de diyen kişi…

*

CHP’nin tepesindeki klik, Kurultay Sonuç Bildirisiyle kendine bu adı yakıştırdı. Asıl önemlisi, bu adı ne okunduğunu anladıkları bir yana, duydukları bile şüpheli bin-kusur delegeye okudu; divan başkanlığının ağzından da oybirliğiyle kabul edildiğini duyurdu.

Böylece CHP’de sinsice ilerleyen istila, darbe ve baskın usulü yöntemlerle biçimsel olarak zafere ulaştı. İstilacılar, artık “kendi kimlikleri” ile iktidar sürecekler. İşgal gözler önüne serildi.

Belki bu kadar söz bile çok. Çünkü, özgürlükçü demokratlığın ne anlama geldiği, daha ilk adımlarını atarken savurduğu “her kafadan ayrı ses olmayacak” tehditlerinden ve “sus, partiyi yıpratma!” tembihlerinden belli.

*

Şimdi bir kez daha o büyük sözün kapısındayız:

Ya bir yol bul yada yenisini aç!




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder