25 Nisan 2016 Pazartesi

“NE OLDUĞUNU BİLMİYORUZ Kİ” SİYASETİ


Türkiye’de siyaset, artık bu sözle yapılıyor: İyi de, ne olduğunu bilmiyoruz ki! Ne dediklerini, ne yapmak istediklerini bilmiyoruz ki!

Bu yüksek siyaset tarzı demokratikleşme süreci, açılım süreci, çözüm süreci gibi adlar verilen PKK ile müzakere ve taviz verip teslim olma süreciyle birlikte arşa çıktı.

Y-CHP yönetimi böyle dedi: AKP ne yapmak istiyor bilmiyoruz ki! Bu yalnızca bir “söz” değildi, aynı zamanda müzakerecilere destek verileceğini gösteren bir “tavır” idi. Tavır şöyle dile getirildi: “Tamam, al sana açık çek! Yap da biz de öğrenelim!”


*

Oysa PKK’nın ne istediğini Mısır’daki sağır sultan bile biliyordu.


Birincisi, şu ulusal/milli devlet olmaz, Türk Milletinin egemenlik hakkı yok, etnik kimlikleri tanıyın, kimliklere statü verin [eşit vatandaşlık] diyordu.

İkincisi, şu üniter devlet olmaz, bölgelere özerklik veren federal niteliğe sahip bir yönetim sistemine geçin [ortak vatan] diyordu.

Üçüncüsü, bunların olması anayasanın değiştirilmesi demektir, [yeni-anayasa] diyordu.

YCHP, apaçık olan bu istekleri görmezden geldi, halkı bilgilendirip bu teslimiyete geçit vermeyeceğini haykırmak yerine bilmiyoruz ki! yalanının ardına saklandı.

*

Aynı yüksek siyaset tarzı, yeni-anayasa için de sergilendi.

YCHP bir süre “nasıl bir anayasa istiyorlar bilmiyoruz ki, ortaya koysunlar bakalım, biz de görelim halk da görsün!” dedi durdu. Yeni-anayasa için müzakere masalarına bu gerekçeyle oturdular.

MHP de aynı sözlerle, aynı tavırla davrandı: Oturalım masaya da ne istediklerini görelim! Ne istediklerini bilmiyoruz ki! 2016 Anayasa Uzlaşma Masası dağıldığında, masanın devamından yana olduklarını açıkladılar. Ne için? “Ne yapılmak istendiğini anlamak için!”

İyi ama, ne yapılmak istendiği, 2008 yılından beri ortalığa saçılan “açılım müzakereciliği”nde ilan edilmemiş miydi? Edilmişti, istekler ortada idi. Bu, leb demeden leblebi diyen zeki insanlar, açılım ve yeni-anayasa sözkonusu olunca neden böyle ağır bir anlama ve öğrenme zorluğu içine düştüler?

*

Aynı kırmızı başlıklı kız hikayesi gibi!


Kurt babaanne kılığına girmiş, bizim kız habire soruyor: Senin dişlerin neden bu kadar büyük?

“Valla ne yapmak istediklerini bilmiyoruz, dur bakalım az biraz daha bekleyelim” diyenlere, gereken tepkiyi vermekte çok geç kalıyoruz.

Bunlara haydi söyle! demenin vaktidir:

Burası Türkiye. Ulusal/milli egemenlik hakkı ve yetkisi Türk Milleti’nde. Etnik kimliklere statü verip çok-milliyetli ahali isteyenlerle görüşülecek bir şey yok!

Burası Türkiye. Türk Milleti ülke üzerinde egemenlik hakkını bölünmez bütün olan tek vatanda kullanır, çok-ortaklı bölünmüş toprak isteyenlerle görüşülecek bir şey yok!

Çok-milliyetli ve çok-ortaklı planların yıkıcılığına iznimiz yok.

Yani yeni-anayasacılığa geçit yok!

(BAG, Yeni Adana Gazetesi, 25 Nisan 2016) 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder