20 Kasım 2016 Pazar

PARTİLİ CUMHURBAŞKANI NE DEMEK?


Küreselcilerin 8. Dalga Anayasa bastırması Türkiye’de murada eremedi. Ülke için gereksiz ve gerekçesiz “yeni-anayasa” boşboğazlığı sona erdi. Böylece Türk ulusunun egemenlik hakkına uzanmaya niyet eden eller geri çekildi. Ülke topraklarında eyaletçilik hevesleri kırıldı.
Ortada başkanlık rejimi yorgunluğu kaldı.
*
İstenen şeylerden biri, cumhurbaşkanının partili olması. Şimdiki anayasanın 101. Maddesinde, cumhurbaşkanı seçilen kişinin varsa partisiyle ilişiği kesilir deniyor. Değişiklik yapılacak, bu hüküm kaldırılacak.  
Olabilir mi? İlkece olabilir.
Ama bu ne demek?
Cumhurbaşkanı olan kişi, aynı zamanda bir partinin genel başkanı olacak, seçilince de genel başkanlığı sürdürecek demek mi?
*
ABD’de de başkan seçilen kişinin partisiyle ilişkisi kesilmiyor; başkan “partili”. Ama o kişi, Demokrat Parti’de 1848, Cumhuriyetçi Parti’de 1856’dan beri partinin genel başkanı değil. Başkan olan kişi, partisinin yalnızca üyesi ve adayı. Partide genel başkanlık bir yana yöneticilik görevi bile yok. Başkanlık koltuğuna oturunca da parti yönetimiyle ilgisi olmuyor. Bu ülkede partilerin genel başkanlarını tanıyan yok desek yeridir. Şimdi başkanlık seçimini kazanan Cumhuriyetçi Parti’nin genel başkanı, Beyaz Saray’da personel şefliği gibi bir göreve getirildi. Parti genel başkanının ağırlığı ancak bu kadar.
Başka bir örnek, yarı-başkanlık rejimi olan Rusya. Orada da başkan bir partinin üyesi ve adayı olarak “partili”. Başkan Putin Birleşik Rusya Partisi’nin adayı idi; başkanlık seçimini kazandı, başkan oldu. Partide yönetici değil. Partinin genel başkanı, seçimi kazanması durumunda başbakanlık görevini üstleniyor. Partinin genel başkanı Medvedev’di, seçimleri kazanınca bu unvanını korumayı sürdürerek başbakanlık koltuğuna oturdu.
*
Partili cumhurbaşkanlığının, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AKP’nin genel başkanı olarak kalması için gerekli olduğunu düşünenler, ne dediklerini iyi bilmeliler. “Partililik”, cumhurbaşkanlığı makamında iken aynı zamanda parti genel başkanlığı makamında oturmak değildir. Eğer öyle olmasını isteyen varsa, istedikleri şeyin yalnızca başkanlık değil, aynı zamanda resmen parti devleti yaratmak olduğunu görmeleri gerekir.
Herhalde en doğrusu, “partili cumhurbaşkanlığı” önerisinde bulunanların bu sözden ne anladıklarını bir an önce açıklığa kavuşturmalarıdır.
*
Türkiye’ye biçilmek istenen elbise partili cumhurbaşkanlığı mı? Eğer oysa, henüz bunun ne anlama geldiği bile açık değil.
Yok, daha ötesi ise, yarı-başkanlık amaçlanıyorsa, bu durumda başbakanlık – bakanlık kurumlarının ortadan kaldırılmasından söz etmenin anlamı nedir?
Daha da ötesi ise, sözü edilen şey başkanlık rejimi ise, neredeyse 200. yılına ulaşan bakanlık kurumlaşmasının bir kalemde silinip atılabileceği nasıl düşünülebilir? Böyle karmaşık, zamanın hassas terazisinde yapısal hataları durmadan düzeltilmiş büyük sistemleri dağıtma riski nasıl göze alınır? Üniter başkanlığın güç yoğunlaşmasına, bundan doğacak şikayetlerin ise eyaletçi dağılmaya kapı açacağı nasıl görmezden gelinir?

AKP’nin önerisini MHP biliyor, biz bilmiyoruz. Az kaldı gibi. Önerilerini görünce, nasıl olmayacağını ayrıntılarıyla da anlarız. 
[BAG, Aydınlık, 20 Kasım 2016] 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder