14 Ocak 2018 Pazar

HUKUK DEVLETİNİN “TWİTLE TEBLİĞ” SINAVI


Anayasa Mahkemesi 1961 yılında kurulmuştu. 1971, 1982, 2010, 2016’da çeşitli değişikliklere konu oldu. Son durumda toplam 17 üyesi var. Gazetelerde şema halinde yayınlanıyor ki, bu üyelerin 3’ü Ahmet Necdet Sezer, 8’i Abdullah Gül, 3’ü Recep Tayyip Erdoğan ve 3’ü TBMM tarafından atanmış. Şemalar, Mahkeme’nin son olarak, FETÖ davasından tutuklu “Şahin Alpay – Mehmet Altan tahliye edilsin” diyen son kararının 6’ya karşı 11 ile alınmış olması nedeniyle anlamlı.
Hemen hiçkimse kararların hukukiliği ya da yerindeliği konusuyla ilgilenmiyor. Şemaya bakan, her yanıyla sert bir siyasi kavganın özetini görüyor, doğru ve haklı olarak.
Bu fiilî gerçek karşısında, hukuk ilkelerine dayanıp “Anayasa Mahkemesi üst mahkemedir, alt mahkeme onun kararını tartışamaz” diye kitaba uygun konuşanların sesleri boşlukta çınlama yaptığıyla kalıyor.
*
Hukuk, sıcak siyasetin açık savaş arenası olunca, yönümüzü bulmamızı sağlayacak pratik bir ölçü, belki “bu hengâmede hukukun ilkelerini ve saygınlığını kim koruyor” sorusu olabilir. Bunu, anayasal – siyasal kuruluşun en tepesinde yer alışı nedeniyle, herkesten önce elbette Anayasa Mahkemesinden bekleriz.
Ama Anayasa Mahkemesi öyle bir şey yaptı ki, ülkenin anayasal koruyucusu olması gereken bu kurumda sorumluların kendilerini siyasal tarafgirliğe fena kaptırmış olduklarını gözlerimizin önüne serdi.
Mahkeme twitledi!
*
Adı geçen kişilerin yargılamasına bakan Ağır Ceza Mahkemesi, “bize yukardan -Anayasa Mahkemesinden herhangi bir karar bildirilmedi” deyince Anayasa Mahkemesi “twitledi”; “twit”le kararın kendi internet sitesinde olduğunu söyledi.
Herhangi bir kamu kurumu, hele anayasal konulara, yani siyasal yaşamın en tepe konularına bakan bir devlet kurumu, yaptığı bir işlemin sonucunu internet sitesine yerleştirmekle yetinebilir mi? İlgililere kararını twitleyerek tebliğ edebilir mi?
*
Kamuoyunu bilgilendirme amaçlı bir açıklama olsa, diğer kanalların yanı sıra, son yıllarda ortaya çıkmış bu kanalı da kullanmasını olağan karşılayalım. Ama bu öyle değil. O kadar değil ki, her kurumun, hele ki Anayasa Mahkemesi gibi bir kurumun yaptığı bir işlemin nasıl yürürlüğe gireceği, genelge ya da yönetmelik gibi alt kademe mevzuatta da değil, kurum için özel olarak çıkarılmış yasada düzenlenmiş bulunuyor.
Böyle olması, Anayasa’da devletin üzerinde yükseldiği ilkelerden biri olarak gösterilen “hukuk devleti ilkesi”nin gereği. Yoksa işleri bürokratikleştirmek değil. Öte yandan ne ilgili taraflar, ne mahkeme, ne bakanlık Anayasa Mahkemesinin internet sitesini takip etmekle yükümlüler. Takip edebilirler, hızla haberdar olabilirler, ama bunun merak gidermekten, sevinmekten ya da üzülmekten başka anlamı olmaz; işlerin yürümesine yetmez.
Anayasa Mahkemesi’nin kendi yasasında, işlemlerinin yani kararlarının nasıl uygulanacağı yazıyor. Yargılamayı yapan mahkemeye kararını ve ilgili dosyayı göndermesi, kararını ilgililere ve Adalet Bakanlığına bildirmesi gerekiyor. Nitekim yetkili mahkeme de bunları hatırlatmış.
Normalde, üst mahkemelerin alt mahkemelere eksiklerini kusurlarını hatırlatması beklenir. Bu sefer tersi olmuş, eksik-kusur yüksek mahkemede ve bunu ona bildirmek işi alt mahkemeye düşmüş.
*
Tweet, Türkçe çevirisiyle cıvıldamak. Kuş cıvıltısı…
Devletin, hem de yargı dünyasının ve yargının en tepesindeki kurumların cıvıldaşması…

Bu yalnızca devlet açısından ayıp değil, vatandaşların devlete güvenlerini de sarsan bir haldir. Anayasa Mahkemesini kendi yasasını bir yana koyup “cıvıldamak” usulüyle iş görme durumuna düşürenler, neden oldukları güven ve saygınlık erozyonunun hesabını zor verirler.

[BAG, Aydınlık, 14 Ocak 2018]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder