21 Ekim 2018 Pazar

ETNİKÇİLER


Bizde bölge yönetimi heveslileri hiç eksik olmadı. Önceki yazımda bunları yazdım. Bölgeciler, peşinde oldukları şemayı kurabilseler, ortaya çıkacak olan şey eyaletlere ayrılmış, yani “ülkesi bakımından bölünmüş” federal bir Türkiye’dir.
Bölgecilerle at başı iş gören etnikçiler de hiç eksik olmadı. Etnikçilerin şeması, bölgecilerle paslaşarak kurulur. Ama onlar başka bir boyutu işleyip dururlar. Gözlerini toprak üstünde bölme operasyonlarından, insanlar arasında bölünmeye yani “milleti bakımından bölünmüş” bir Türkiye yaratmaya çevirmişlerdir.
Bölgecilerin federal şemaları yediden yetmiş yediye herkesçe gözde canlandırılır da, etnikçilerin şemaları bir türlü gözde canlanmaz. Zaten onlar da nihai hal anlaşılmasın diye ellerinden geleni yaparlar.
*
Siyasi egemenin Türk Milleti ve ulusal-resmî dilin Türkçe olması, onlar için tek renkliliktir, öbür renklerin inkârıdır, ırkçılıktır, faşistliktir, vb. vb. İşin bu yönü yeterince açık biçimde biliyor.
Önerileri de vardır.
Türk Milleti değil Türkiye Milleti dense, iyi yönetim gelir. Türkçe tahtından edilse, anadillerde eğitim gelse, yani etnik dillere anayasada resmî statü verilse, kötü yönetim biter. Anayasa’da devlete vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkese Türk vatandaşı değil de, TC vatandaşı – Türkiye vatandaşı dense ya da Türk lafı silinip sıfatsız niteliksiz sadece “vatandaş” dense özgürlük ve barış devri açılır. Yeter ki ülkemizde milleti bakımından Türk’lük sıfatını terk edelim.
*
PKK/HDP tarafı buna ‘demokratik millet tanımı getirmek’ der.
Parlamentodaki siyasi partilerin topu - AKP’si, CHP’si, İYİP’i, Saadet’i resmi belgelerine, aynı anlama gelen, anlamı etnikçilerin öneriler manzumesinden ibaret olan ‘anayasal eşit vatandaşlık’ formülünü yerleştirir.
Okullardan Andımız’ın kaldırılması, bu sessiz oydaşmanın en baş nişanesi olmuştur. Eşit [yani etnik] vatandaşlık/yurttaşlık oydaşmasının nişanesi… Türk Milleti’nin egemenlik yetkisini, Türk Milleti sıfatını ortadan kaldırarak yok etme oydaşmasının nişanesi!
*
Etnikçiler, önerilerinin nasıl bir şema yaratacağını hiçbir zaman açıkça söylemediler.
Ümmetçiler bu yolun kendi dini devlet yolunu açacağı hülyası içinde, liberaller küreselleşmeyle nihai kucaklaşmalarını gerçekleştirecekleri düşüyle, çeşitli nedenlerle Türklükle başı hoş olmayanlar da intikam hevesleriyle aynı yerde saf tuttular. Bunlar işin nihai şema her halükarda iyi olacaktı.
Etrafta böyle yapalım, ne olur ki! diyen empati şampiyonu kimseler bol miktarda mevcuttu. Hem eşit vatandaşlık/yurttaşlık idi madem bu, nesi kötü olabilirdi ki! Kendilerinin realist, rasyonel olduklarını iddia eden bu empatikler de, “peki, ortaya nasıl bir nihai yapı çıkacak?” diye sormayı nedense hiç akıl etmediler.
*
Bunlar, peşinde koştukları sistemin şu nihai görüntüsünü söylemediler, söylemeyecekler.
Hedef tahtalarında, Anayasa’da madde 3’te bağlanmış olan ülkesi ve milleti bakımından bölünmez bütünlük ilkesi var. Yani (1) Türkiye toprağı üzerinde üniterdir; bölgesel siyasi özerklik olmaz; federalizm olmaz -ülkesi bakımından bölünmez. Bölgeciler, olsun diyorlar. (2) Türkiye halkı tek ulustur; etnik siyasi özerklik olmaz; çok-milletlilik olmaz. -milleti bakımından bölünmez. Etnikçiler, Türk Milletini silelim, egemenliği etnikler arasında paylaştıralım diyorlar.
Bize düşen, böyle yaparsak ortaya nasıl bir ülke/toplum çıkar, gözümüzde canlandırmak. Bir tarafta üniter ve ulusal devlet, karşıda eyaletler ve çok-millet…
Andımız’a olanlar, bu tarihsel mücadelenin dışavurumundan ibaret.
[BAG, Aydınlık, 21 Ekim 2018]


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder