Parlamentonun
muhalefet partileri, yerel seçimlerde ittifak yapacaklar yapmasına da, bu
ittifakların hesabını veremeyeceklerini düşündükleri için ilginç bir formülle
konuşuyorlar. Tabanda ittifak
diyorlar. CHP sözcüleri de, İYİP adına konuşanlar da, galiba HDP tarafında söz
edenler de, böyle bir kaçgınlığın ardına sığınmış durumdalar.
Belli
ki, önümüzdeki yerel seçimlerde birbirleriyle açıkça ittifak yapmaya cesaret edemiyorlar.
Cesaretlerini
kıran şey, anlaşıldığı kadarıyla “tabanın
tepkisi”.
*
CHP
yönetiminin 2014’de cumhurbaşkanlığı için Ekmeleddin İhsanoğlu gibi bir adaya, sonra 2015’deki iki seçimde “şimdi cemaate destek zamanı” ya da “her aileden bir kişi HDP’ye oy vermeli”
cinliğiyle o kadar alıştırmaya çalışmasına karşın, tabanın öfkesi parti
yöneticilerinin cesaretlerini kırıyor. CHP yönetimi yaptığı denemelerde arzu
edilen sonuca ulaşamadı. Tabandan ikna edilenler oldu; ama herkes biliyor ki,
işte bu kadar! Bu taban bundan fazla kaymaz!
İYİP
bakımından da durum farklı değil. Hatta İYİP tabanı, 24 Haziran 2018’in
ertesinde “CHP ile ittifak bize zarar
verdi” diyen parti yöneticilerini duydu. Besbelli ki bir kısmı buna yerden
göğe hak verdi.
Etnikçi
siyasetle hiçbir yere varamayacağını çoktan görmüş olan HDP, sırtını dayadığı
kanlı mirası, bir süre “Biz’ler Siyaseti”yle
aşmaya çalıştı. Böylece suçuna başka etnik grupları da katmaya çalıştı. Kültürel
özerklik kışkırtmasını yaymaya gayret etti. Hep birlikte yaşayıp gördük, bunu
hiç tutturamadı. Şimdi PKK ve kollarının Türkiye’yi ABD silahlarıyla Suriye’den
ve Irak’tan kuşatıp kuşatamayacağının merakı içinde bekliyor. HDP çatısının varlığını
sürdürebilmesi için, aynı cemaatçiler gibi, CHP’nin yorgun sırtına ve İYİP’in
yalpalayan bacaklarına yapışmaktan başka çaresi yok. Gelin görün ki HDP tabanı
hepsinden bıkkın.
Saadet
Partisi’nin şişirme ‘bilge başkan’lı
hali ise, CHP – İYİP – HDP’ye Abdullah
Gül’ü cumhurbaşkanı adayı olarak kabul ettirme girişiminden bu yana zaten
sıfırı tüketmişti.
*
Böyle
bir manzara içinde, partilerin tepesinde güç kullananlar, Mart 2018 seçimleri
için yanyana gelerek açıkça, yüksek sesle, planla-programla ittifak kurmaktan
söz edemiyorlar. Nedeni, tabanlarından korkmaları.
Ama
tam burada karşımıza büyük bir soru işareti dikiliyor. Bu ittifakları taban
istemiyorsa, sözkonusu partiler nasıl “tabanda
ittifak”tan söz edebiliyorlar?
*
Bu
durumun nedeni, Türkiye’yi saran FETÖ ruhunun siyaset üzerindeki bozucu etkisi
olabilir mi dersiniz? Olmadığı biri gibi görünmeyi dert saymama, gerçekte
yapmak istediği şeyi yapmıyormuş gibi gösterme, kendisi hakkında hiçbir gerçeği
söylememeinkar ve inkar… Öyle görünüyor ki, tek tek bireylerde tanık
olunduğunda iç bulandıran bu tarz, şimdi siyasette alenen boy gösteriyor.
*
Böyle
olmaz.
İttifak,
tarafların siyasal sorumluluğu üstlenmeleri gereken tavırdır. Tabanda ittifak
falan deyip, ittifakların sorumluluğundan kaçmak olmaz.
Siyasetin
kurumları birbirlerine, ondan da önce kendi üyelerine ve seçmenlerine açık,
samimi, dürüst ve her kararları gerekçelendirilmiş davranmak zorundalar. O
gerekçeler yarın tarihe karşı verilecek hesabın da defterleridir. Ya değilse,
kokuşmanın ta orta yerine düşmüşüz demektir.
[BAG, Aydınlık, 10 Ekim 2018]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder