23 Şubat 2016 Salı

TÜRK MİLLİYETÇİSİYİM DİYOR AMA….


“Masa”, TBMM’de dört partiden üçer temsilciyle kurulmuş olan Anayasa Uzlaşma Komisyonunun takma adı.
Biri 2011’de kurulmuştu, gizli niyetler bir bir sızmıştı, “masa dağıldı”.
İkincisi 2016’da kuruldu, 4, 10, 16 Şubat günlerinde üç kez toplandı, üçüncü toplantıda CHP parlamenter rejim ve ilk dört madde temelinde bir anayasa, deyince bu “masa” da dağıldı.
AKP ve HDP karalar bağladılar. Normaldir, çünkü muhtaç oldukları meşruiyet zemini dağıldı.
MHP “biz masa sürsün isteriz” dedi. Şaşırttı, çünkü masada Türksüz Anayasa dayatması var.
*
Çaresizlik diz boyu. AKP şimdi bir yandan “masaya dönün” çağrıları yapıyor, bir yandan da “kendi taslağımızı anayasa yaparız” diyor. Çünkü yeni anayasadan daha önemlisi, bunun yapılış biçimi. Gerçek ya da göstermelik olsun, parlamentodaki partilerin tam uzlaşması bile değil, “tam katılımı” yoksa, yeni anayasa da yok! Kendi başına anayasa yapmak ise olmayacak duaya amin demekten öte bir anlam taşımıyor. Daha üç yıl önce, Mısır’da ihvancılar kendi anayasalarını yapmışlardı. Referanduma sunup yürürlüğe bile sokmuşlardı. Tarih Aralık 2012 idi, Temmuz 2013’te hem anayasaları hem de iktidarları sona erdi.
*
 Mesele “masa” idi. Masa, AKP-HDP ortaklığıyla yürütülen ve Atlantik diyarından da istenen yeni anayasaya can suyu idi. Can suyu kesildi. Türk Milleti’nin egemenlik hakkını anayasadan silmeye kalkışmış odaklar tık nefes kaldılar.
*
 Şimdi “Türk milliyetçisiyim” diyenlere dikkat etme zamanı. PKK ve çevresi, bu yoldan geçip etnik kimliklere statü ve Kürdistancılık fırsatı elde etmeyi umuyor. AKP yöneticileri ve çevresi, Milleti İbrahim dedikleri bir çerçevede ihvani ümmet egemenliği yakalama fırsatını kovalıyor. Atlantik dünyasından bin yıllık Anadolu hesabının görüleceği günler geldi titreşimi yayılıyor. Çünkü yeni anayasacılık, Türk Milletinin egemenlik hakkını ortadan kaldırmaya ahdetmiş. Üçü birlikte ve kimbilir başka kimler, bin yılın son fırsatı peşinde koşarken, yıllardır Türk Milliyetçisiyim diyenlerden bazıları ne diyorlar?
*
Bunlardan birkaçını söyleyeyim:
Televizyonlarda kimileri “önemli olan Türk mefkuresidir, anayasa da neymiş” diyorlar.
Gazetelerde kimileri “Milleti İbrahim demek Türk demektir, bir şey değişmez” demeye getiriyorlar. Bunlar Mu Uygarlığı’ndan dem vuruyorlar; Hz. İbrahim Sümer Türkü idi, bilmez misin diye haykırmaya gayret ediyorlar.
Sosyal medyada bazıları “anayasayı boşver, Çin – Rusya – İran Türklere zalimlik ediyor, onlar için konuşalım” deyip meydan boşaltıyorlar.
*
Sol-sosyal demokrat çevreler Türk vatandaşlığını “etnik kimlik” sayıp ulusal egemenliğin altını oymak isteyenlere yolu açarken, kendini bugüne kadar kamuoyuna “Türk Milliyetçisi” diye takdim etmiş çeşitli çevreler de iri lakırdılarla yol temizliği yapıyorlar.
*

Ulusal kurtuluş savaşıyla elde edilmiş egemenlik hakkımıza yönelik saldırıların bugün elde ettikleri kuvvet, kendi güçlerinden bulup çıkardıkları kuvvet değil. Bunlara karşı direnecek olan düşünce ve hareketlerin içlerindeki göçüklerden buldukları cesaret.

(BAG, Egeekspress, 22 Şubat 2016)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder