Birgül Ayman Güler
CHP İzmir Milletvekili
CHP’nin Anayasa taslağında;Bu paragrafa göre CHP, anayasa değişikliği çalışmalarına sunduğu önerilerinde “Ortak Vatan” ilkesine göre hareket etmektedir. Baş harfleri büyük yazıldığına göre, bu rasgele bir sözcük ve hatta bir kavram da değil, temel ilkelerden biri olsa gerekir.
Ortak Vatan - Tek Devlet, Türk Ulusu, Laiklik, Eşit Yurttaşlık, İnanç Özgürlüğü; resmi dilin ve müfredat - eğitim dilinin Türkçe ve zorunlu olması; herkesin anadilini öğrenmesi ve kullanması, Devletin bu konuda etkili tedbirler alması önerilmektedir.
Bu sözcük takımı CHP kamuoyu için bir ilke olarak tanıdık değildir. CHP programında da, taradığımız kadarıyla herhangi bir resmi belgede de “Ortak Vatan” diye bir deyim yoktur. Bu durumda Sayın Atilla Kart’ın bu terimi nereden çıkarıp kullandığını açıklamasını beklememiz gerekmektedir.
CHP belgelerinde değil ama, bu sözcüklere programatik bir ilke olarak yer veren PKK, BDP ve bu kesimin örneğin Demokratik Toplum Kongresi gibi farklı adlarla anılan oluşumlarına ait resmi açıklamalarda raslamak mümkündür. Bunlar gözden geçirildiğinde, “Ortak Vatan” teriminin etnik siyaset tescilli bir ilke olduğu kolayca görülmektedir.
Öcalan avukatlarıyla haftalık görüşmesinde şöyle demektedir: "Ortak vatan, Türkiye ve Kürdistan’dır. Kürtler hem Türkiye’yi hem de Kürdistan’ı ortak vatan olarak kabul edecekler. Türkler de hem Türkiye’yi hem de Kürdistan’ı ortak vatan olarak bilecekler. …… Sıra geldi cumhuriyetin demokrasiyle donatılmasına. Türkiye’nin her alanda demokratikleşme sorunu var. Bu sorunların mutlaka çözümü gerekiyor. Kürt sorunu da demokratik şekilde Türkiye demokratikleştirilerek çözülmelidir.” [Ağustos 2009]
2010 yılında Demokratik Özerklik Kongresi tarafından düzenlenen Demokratik Özerklik Çalıştayı’nda “Türkiye ve Kürdistan’ı ortak vatan olarak görüyoruz” denmektedir. Çalıştay bildirisine göre “Demokratik Özerk Kürdistan Toplum Kongresi, demokratik Türkiye cumhuriyeti parlamentosuna kendi temsilcilerini göndererek ortak vatan politikalarına dahil olur.” [Aralık 2010]
BDP Eşbaşkanı Gülten Kışanak: "Ortak Vatan İçin Öcalan’ın Talepleri Görmezden Gelinemez" başlığıyla basında yer alan bir açıklamasında şöyle demektedir: “Öcalan, demokratik özerk Kürdistan projesinin de mimarıdır. Ortak vatanda gönüllü birlikteliği sağlayacak mıyız sağlamayacak mıyız. Türkiye'yi ortak vatan kabul edeceksek Kürdistan gerçeğini de göreceksiniz. [Ekim 2012]
Daha çok sayıda alıntı yapılabilir. Ancak bu kadarı, “Ortak vatan” deyiminin adresini yeterince açık göstermektedir. Bu terim BDP’nin dilinde bölgesel ya da topluluksal statü verilmiş yer ya da toplulukların ortak toprağı anlamına gelmektedir. Bu dünyada "ortak vatan", tüm bireylerin değil halkların/etnik toplulukların/milliyetlerin ortaklığıdır.
Bazı yazılarda bu yaklaşım şu özlü cümleyle ifade edilir: “Türkiye sadece Türklerin değil, üzerinde yaşayan tüm halkların ortak vatanı olmalıdır.” Bu, Cumhuriyet’in kuruluşuyla ilgili olarak artık meşhur hale gelmiş “kurucu ortaklık” savıyla birlilkte düşünülürse, anlam iyice açığa çıkar.
Vatana ortak olmak, -bireyler, yurttaşlar değil halklar olarak- ortakların her birinin "kendi statüleri"ne sahip olmaları; doğal olarak her --yurttaşın değil-- 'topluluk'un bunda 'topluluk kimliği"yle pay ve söz sahibi olmaları demektir.
Kısacası Ortak Vatan, federal örgütlenme ya da milliyetler örgütlenmesi modelinin ilkesidir. Eşit Vatandaşlık da, işte bu vatan anlayışına uygun olarak, bireylerin değil, "etnik toplulukların eşitliği" üzerinde yükselen vatandaşlık anlayışıdır.
İş görme bakımından anlamlı bir uyarı şu olabilir:
Belli bir terim, belli bir siyasete tescillenmişse, ardından kendi mekanizmalarını da sürükleyip getirir.
Böyle terimleri alıp kullandıktan sonra, "ama ben onların dediğini kastetmiyorum ki!" denemez. Bunu söyleyen biri samimiyse, yürüttüğü iş için gereken yeterliğe sahip olmadığını itiraf etmiş olur. Yok, böyle demiyorsa, işte o zaman ortada gerçekten büyük bir sorun var demektir. [BAG, 28 Eylül 2013]
İş görme bakımından anlamlı bir uyarı şu olabilir:
Belli bir terim, belli bir siyasete tescillenmişse, ardından kendi mekanizmalarını da sürükleyip getirir.
Böyle terimleri alıp kullandıktan sonra, "ama ben onların dediğini kastetmiyorum ki!" denemez. Bunu söyleyen biri samimiyse, yürüttüğü iş için gereken yeterliğe sahip olmadığını itiraf etmiş olur. Yok, böyle demiyorsa, işte o zaman ortada gerçekten büyük bir sorun var demektir. [BAG, 28 Eylül 2013]