Prof. Dr. Birgül AYMAN
GÜLER, İzmir Mv.
28 Şubat 2013 günlü Milliyet Gazetesi’nde İmralı Zabıtları yayınlandı. Bir bölümünde partim CHP ile ben de varım. İlgili bölüm şöyle:
“Anadolu İslamlaştıktan sonra bin yıllık Hristiyanlık öfkesi var. Rum, Ermeni, Yahudi, Anadolu’da hak iddia eder. Laiklik, milliyetçilik kisvesinde elde ettiklerini kaybetmek istemiyorlar. Aslında Sırrı Sakık’ın Kafkaslardan geldiler sözü doğruldu ama açıklayamadı. Kürtler kendilerine yer arıyorlar. Kürtlerin devletten dışlanmaları son yüzyıldır. Abdülhamit bile onlara yer verdi. Mustafa Kemal de başta yer verdi. Devreye giren İsrail lobisi, Ermeni ve Rumlar, “Kürtler ne kadar dışlanırsa o kadar başarılı oluruz” diyorlar. Bu paralel devlettir. Bin yıllık bir gelenektir. Türklerin karşısına ne kadar Kürt çıkarırsak, o kadar Türk koparırız; Kürtlerle Türkler karşı karşıya gelirse, taviz alırız diyorlar. Türk Kürdü ezmeli, Kürt Türkü vurmalı. Birgül Ayman kimdir? MHP, CHP katı laik bir mezheptir. Faşist CHP olduğu gibi duruyor. CHP ve MHP ulusalcılığı, Hitler milliyetçiliğinin aynısıdır. Zaten kuruluş tarihi de aynıdır. Anayasanın önüne de bunlar dikilecekler.”Kürtçü siyaset ile Başbakanın sahte ümmetçi siyaseti aynı zihinsel kodlarla sarmaş dolaş olmuş görünüyor.
SayınApo, Başbakan Erdoğan’dan sonra bizlerin konumunun tanımlanışına yeni “açılım” getirmiş.
Ulusalcılara SayınApo "açılım"ı...
Başbakan ve bağlıları, “Türk ulusunu anayasadan ve tarihten silemezsiniz” itirazımıza, “Türk vatandaşlığı varlık zeminimizdir; ortadan kaldıramazsınız” sözümüze, “siz kafatasçısınız – ırkçısınız” diye saldırmışlardı. Bu saldırıdan Türkiye Cumhuriyeti, Cumhuriyet’in büyük kurucuları, dünü ve bugünü ile Cumhuriyet Halk Partisi ve şahsım doğrudan açıkça zikredilerek payımızı almıştık.
Şimdi aynı hedeflere SayınApo saldırıyor. Ama bu sefer sayesinde, acayip bir hızla, “Türk ırkçılığı”ndan bin yıllık Hristiyanlığın Kürt ve dahi Türk varlığını sarsan Ermeni, Rum, Yahudi lobilerinin unsuru olmaya savrulduk.
SayınApo, Birgül Ayman kimdir? diyor. Başbakanın gazetelerinden bir köşe yazarı özel harekatçı olabileceğimi yazmıştı. Şimdi herhalde SayınApo’nun bu sorusunun gereği de yerine getiriliyordur. “Bu kimdir” araştırması, herhalde öz-savunma gücü eliyle yapılıyordur. Sonucu merakla bekliyoruz!
Şimdiki İsteği "Demokratik Ulus" ...
İmralı Savunmaları'ndan öğreniyoruz ki, SayınApo demokratik esinlerini Leslie Lipson adlı yazarın Demokratik Uygarlık kitabından almış. İkinci Dünya Savaşı sonrasında 'sosyalizme karşı demokrasi' ideolojisinin temsilcileri, Türkiye’ye “demokratik birlik çözümü” için kaynak olmuş. Böyle bir temelden çözümler üreten SayınApo’yu ben de daha yakından araştırıyorum. Elbette öz-savunma gücüm eliyle değil; bir öğretim üyesi ve “Büyük Türk Milleti önünde namusum ve şerefim üstüne” and içmiş İzmir Milletvekili olarak!
Araştırıyorum, çünkü her kökenden binlerce Türk vatandaşını otuz yıldır yakıp, son on yıl içinde “Demokratik Cumhuriyet”, “Demokratik Konfederasyon”, “Ekolojik Toplum”, “Demokratik Özerklik” derken son aşamada “Demokratik Ulus” önerisine ulaşan bu zihin, üzerinde çalışılması gereken bir zihniyetin parçası!
SayınApo’nun istediği Demokratik Ulus'un tanımı, başlangıç olsun diye söyleyelim, “Kürt Sorunu ve Demokratik Ulus Çözümü” adlı kitabında aşağıdaki gibidir:
“Demokratik ulus, sadece zihniyet ve kültür ortaklığıyla yetinmeyen tüm üyelerini demokratik özerk kurumlarda birleştiren ve yöneten ulustur. Belirleyici olan yönü budur. Demokratik, özerk yönetim tarzı demokratik ulus olmanın başta gelen koşuludur. Bu yönüyle ulus-devletin alternatifidir. Devlet yönetimi yerine demokratik yönetim büyük bir özgürlük ve eşitlik imkânıdır. Demokratik ulusun vatandaşı, üyesi farklı olup, bu farkını farklı topluluklardan alır. Kabile ve aşiret varlıkları bile demokratik ulus için birer zenginliktir .... Dil, şüphesiz kültür kadar ulus için önemli olmakla birlikte zorunlu bir şart değildir. Farklı dillerden olmak aynı ulustan olmaya engel teşkil etmez. Her ulusa bir devlet ne kadar gereksizse her ulusa tek bir dil veya şive de gereksizdir. Ulusal dil gerekli olmakla birlikte olmazsa olmaz bir şart değildir.Kısacası :
En basit insan hakları olan Kürt çocuklarına anadil eğitimi ve kültürel geleneklerine göre adlanma ve yaşama olanaklarının sınırlandığı ortamlarda, 'Kürt parlamenterlerden' bahsetmek olası değildir. Diline ve kültürüne sahip çıkmayanın halk temsilcisi olarak adlandırılmasının hiçbir siyasi sözlükte yeri yoktur. ….. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte devlet geneli açısından olduğu kadar, ulusal temsil kurumları açısından da yeni biçim arayışları önem taşımaktadır.”
SayınApo’nun istediği "demokratik ulus", Anayasa'da Başbakan Erdoğan’ın istediği ile aynıdır: Anayasal vatandaşlık.
Anayasa’dan Türk vatandaşlığı kurumunun silinmesi, yerine “TC vatandaşlığı” ya da “Türkiye vatandaşlığı” getirilmesi. Böylece o da aynı Başbakan Erdoğan gibi, her etnik topluluğu/milliyeti “kendi kültürü çevresinde” yaşar hale getirerek özgürleştireceğini söylüyor. Milliyetlere sıkışıp nasıl özgür olunacaksa!
Bu çözümün ne olduğunu çok somut görmek isteyenler, örneğin bugünkü Makedonya uygulamasına bakabilirler.
Sayın Hocam;Sizin TBMM'nde yaptığınız ULUS ve Milliyet kavramlarını; çok güzel ve( Genel Başkanımızın söyleminin aksine)halkımızın gayet iyi anlayabileceği dille açıklamanız,bu iki ortağın üzerinde örtüştüğü ''Türk Milleti kavramını yok etme'' oyununu bozduğu için, işbirlikçileri ve yandaş medya tarafından bu kadar gürültü ve patırtı yapıldı.Ağzınıza sağlık sayın vekilim.Sizinle birkez daha gurur duyuyoruz...
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBir yığın kavram kargaşası var bu açıklamalarda: "Demokratik ulusun vatandaşı, üyesi farklı olup, bu farkını farklı topluluklardan alır. Kabile ve aşiret varlıkları bile demokratik ulus için birer zenginliktir..." Bu ifadeler ulusun farklı unsurlardan, topluluklardan oluşabileceğini kabul ederken; "Her ulusa bir devlet ne kadar gereksizse her ulusa tek bir dil veya şive de gereksizdir. Ulusal dil gerekli olmakla birlikte olmazsa olmaz bir şart değildir." ifadesinde birinci ulus kavramını ilk ifadesinde yer alan "kabile ve aşiret" olarak ifade ettiği "farklı toplumlar" yerine kullanmaktadır. Aynı tümcede yer alan "her ulusa tek bir dil veya şive" bölümündeki "ulus" kavramı ise tüm toplulukları kapsayan üst kimlik niteliğindeki "ulus" kavramıdır... Bu ve buna benzer tutarsızlıklar "bilgisiz fikri olan çoğunluklar" yaratmak için kullanılmaktatadır!
YanıtlaSilDem.ulusun vatandaşı - üyesi - "farklı".. yani, ulusal uyruğundan önce milliyetine tapulu; her yerde (bürokraside, yerel mecliste, tbmm'de, pazarda...) milliyeti ile tanımlanan kişi.. Şöyle birşey: Kürt TC vatandaşı; Çerkez TC vatandaşı; Roman TC vatandaşı....
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil