25 Ocak 2015 Pazar

EMPERYALİST YALANA PANKART OLMAK -Bu chp CHP Değil!


Hrant Dink sekiz yıl önce katledildi. Kendilerine “Hrant’ın Arkadaşları” adını verenler, ilk gün katili işaret ettiler; “ulusalcılar” dediler, bunu durmadan yazıp söylediler, adeta kampanya gibi!

Daha ilk günden, bu cinayetin kumpas kurmaya alışık emperyalist çetelerle işbirlikçilerinin işi olduğunu söyledik. Bizce Dink namuslu bir aydındı, katledenler sahte gözyaşlarıyla cenazesinde en önde yürüyenlerin arasındaydı. Gerçekler ortaya çıktı, “Hrant’ın Arkadaşları” da sekizinci yılda, 2015 yılında, bu katli soykırım yalanına alet ederek arkadaşlıklarının anlamını gözler önüne serdiler. ‘Arkadaşlar’ın can ve kan üzerinden siyasetleri, anma törenini İstanbul’un göbeğinde soykırım yalanı saldırısına dönüştürdü.

Emperyalist soykırım yalanı, döküldüğü pankartları taşıyan CHP genel başkan yardımcılarının, parti meclisinde oturanların, yüksek disiplin kurulu üyelerinin, milletvekillerinin avuçlarında ihanet yangınına dönüştü. Pankartta “yüzleşin soykırımla” yazıyordu; ardında CHP’deki yüksek makam yöneticileri boy vermişti. Pankartta “100 yıllık soykırıma susuyorsunuz” yazıyordu; ardında CHP’de ileri-geri ihraç kararları veren yüksek disiplin kurulu üyeleri yer alıyordu.

CHP Programı, bu sözleri yalan sayıp iftirayla mücadele etme politikasını, üyelerin görevi olarak satırlara dökmüşken, partinin sözcüsü bunun da ‘ifade özgürlüğü’ kapsamında görülmesi gerektiğini ilan etti. Sanki, yüksek koltuk yöneticileri orada değilmiş gibi, ortada onların böyle sözlere pankart olmaları gibi bir sorun yokmuş gibi… Ve partinin yetkili organları da genel başkanı da sustu!

Üyeler partideki merkeze şikayet dilekçeleri gönderdiler. Bu dilekçelerde “CHP Programı’nın sayfa 131-132 hükümleri açıkken, soykırım yalanına pankart olmak “programa aykırı” davranmak demektir. CHP Tüzüğü 70/A-a maddesi, programa aykırı davranışın partiden kesin çıkarma cezası verilmesini öngörür; sorumlular için gerekli işlemin yapılmasını istiyoruz” dendi. Yüksek makamlar, yüksek koltuklardaki arkadaşlarının suçuna karşı ölüm sessizliğine gömüldüler, üzerinden dört gün geçti, susuyorlar.

Daha önce de susmuşlardı. Bir yüksek koltuk sahibi CIA yan kuruluşu tarafından TR-705 olarak kodlanmış dendiğinde susmuşlardı. Bunu bir milletvekili dile getirdiğinde konuştular; Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’a disiplin cezası vererek… Suskunlukları, yandaşlıklarındanmış, anlaşılmıştı.

Daha önce de susmuşlardı. Anayasa’dan Türk vatandaşlığı çıkarılamaz, CHP bu suça ortak olamaz dendiğinde ikna ve zorlama turlarını sürdürmüşlerdi; bu mücadelenin kazanan kişisi Eskişehir Milletvekili Süheyl Batum’u söylemediği sözleri bahane edip parti-içi hukuku ezip ihraç ettiler. Suskunlukları, Türk vatandaşlığından vazgeçme kararlılığındanmış, anlaşıldı.

Şimdi sergiledikleri suskunluk da aslında CHP’nin kurucu ilkelerine, Program’ına, tarihsel gerçeklerine ve ulusal onurumuza inanç ve güven duymamalarından mı? Suskunluk, aslında emperyalist soykırım yalanının yanında olmalarından mı, elbette bu da anlaşılacak.

Yeni-CHP zihniyeti, CHP’nin dünya görüşüne karşı bir zihniyet. Pek çok atadan dededen CHP’linin artık çok sık söylediği gibi, “Bu chp CHP değil”!

Bu, Atatürkçü-Kemalist değil liberal sosyaldemokrat merkez parti diye kodlanan; amblemi Altı Ok değil bir yerlerine gül yerleştirilmiş ağaç olan bir yapı. Yürürlükteki Program’ı “bir takım dokümanlar” sayan kimselerin milletvekili unvanı taşıdıkları bir şey. Sosyal medyada CHP adına açılmış hesaplardan gerçek partililere saldıran cemaatçi kilitlerin, haspartiden katılma hiziplerin, sızma ayrılıkçı etnikçi grupçukların, soykırım müfterisi lobilerin at koşturduğu bir yapı. Ortadaki chp, gerçek CHP’lileri tasfiye ederek CHP’yi ortadan kaldırmaya hizmet edenlerin koalisyonu.

Eksik gördüklerimizi, hatalı saydıklarımızı, kusur-kabahat diye değerlendirdiklerimizi, yanlış işleri hep söyledik, düzelmesi için çalıştık, görevimizi yaptık. Ama şimdi karşımızda bütün bunlardan daha fazla bir şey, bir dert var. Bu chp, benim milletvekili olduğum CHP değil.
Derdin dermanını bulmak gerek. Cumhuriyet ve Türk Ulusu adına dermanının bulunması şart!

[Yeni Adana, 26 Ocak 2015]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder