"Bu devasa sorunun Kürt sorununun çözüm adresi TBMM´dir" diyen Levent Gök, ... CHP .... bu sorunun mutlaka demokrasi insan hakları temel hak ve hürriyetler ve en ileri ülkelerde uygulanan en ileri fikirler ne ise o görüşler çerçevesinde çözülmesinden yanadır..... bu sorunu ancak CHP´nin çözeceğine ifade ediyoruz" ifadelerini kullandı."Böylece kliğin politikasının dört unsurdan oluştuğunu öğrendik:
(1) sorunun adı "Kürt sorunu"dur;
(2) çözüm yeri TBMM'dir;
(3) çerçeve demokrasi, insan hakları, temel hak ve hürriyetlerdir,
(4) referans en ileri ülkelerdeki en ileri fikirlerdir.
*
Yeni Adana Gazetesi'ndeki son yazımda "Adres TBMM, İyi Ama Neden?" diye sorup şöyle demiştim: Çünkü bu klik için konu tümüyle bir "Anayasa Sorunu"dur. Kamuoyunu anayasadan Türk vatandaşlığının çıkarılmasına; yerine TCV (türkiye cumhuriyeti vatandaşlığı) getirilmesine; böylece ulusal devleti ortadan kaldırıp HDP'nin kendi adında taşıdığı "halklar", yani milliyetler devletine boyun eğmeye hazırlama görevini yerine getirmektedir. Şimdi, bu politikanın (3.) parçası üstünde durmak gerek.
"Çözümün çerçevesi demokrasi, insan hakları, temel hak ve hürriyetlerdir" ne demek?
*
Çözümün çerçevesinde "ulusal devlet" neden yok? Ulusal devlet, CHP kliğinin saydığı çerçeveden daha soyut değil. Aksine, en az o çerçevedekiler kadar somut, elle tutulur.
Ulusal devlet, devlet sistemini "millete göre" kurmak demek. Bunun için "millet"in bir adı olmalı. Bizde bu ad 'Türk milleti, Türk ulusu..
Ulusal devlet, bireyleri devlete "milletin üyeliği" üzerinden bağlamak, bütün siyasal hak ve ödevleri böyle belirlemek demek. Bizde vatandaşlık bu nedenle "Türk vatandaşlığı"...
Ulusal devlet, ulusal resmi dil olarak milletin dilinin, Türkçe'nin kabul edilmesi demek. Tüm devlet işlerinde, eğitimde yargıda, sağlıkta muhasebe sisteminde, toplumsal işlerde tek dil demek...
CHP kliği "Kürt sorunu" adını verdiği sorunun çözüm çerçevesine ulusal devlet ilkesini koymuyorsa, bundan ne anlamalıyız?
*
HDP ve PKK da aynı çerçeveyi çiziyor. Ve CHP'den açık davranıp, dediğinin ne anlama geldiğini de açıklıyor. Demokrasinin "halklar" için gerekli olduğunu; insan haklarının artık "kollektif topluluk hakları" demek olduğunu"; temel hak ve hürriyetlerin de özgür bireyler için değil halklar ve kollektif topluluklara ait bireyler için anlamlı olduğunu söyleyip duruyor.
CHP kliği demokrasi, insan hakları, temel haklar reçetesini HDP-PKK gibi mi anlıyor?
Bu konuda açıklama yapmamışlar ki demeyin!
Yukarıdaki kısa açıklamanın (4.) parçası herşeyi anlatıyor. "En ileri ülkelerdeki en ileri fikirler" sözüne bakın! Herhalde sözü edilen ülkeler dünyanın kuzey, doğu, güney ülkeleri değil... Zaten bu "çerçeve" de dünyanın bu üç bucağının çerçevesi değil.
"En ileri ülkeler" ABD - İngiltere - Almanya - İsveç zincirinde "en ileri fikirler", dünyanın üç buçağına durup dinlenmeden azınlıklar; halklar; milliyetler... ve güzellemesi bir türlü bitmeyen yerellikler, özerklikler... şarkıları söylüyor.
Evet, CHP kliği "demokrasi, insan hakları, temel hak ve özgürlükler" çerçevesini HDP - PKK ağzından terennüm ediyor.
*
Bu çerçevede neden "üniter devlet" yok?Ulusal devlet, kurucu iradenin insana yaslanmış ifadesidir.
Üniter devlet, kurucu idarenin toprağa yaslanmış iradesidir.
"Millet-ulus" temelinde kurulmuş bir ülkede federal esasa geçmek, "millet esası"nı ortadan kaldırmadan olmaz.
CHP'nin tepesine yerleşmiş klik, ulusal devleti çerçevesinden atmışsa, üniter devleti aramak boşuna çaba...
*
CHP ne diyor?CHP seçmeni ve üyeleri "yok canım, hele dur bi bakalım" diyor.
CHP'nin tepesi HDP - PKK ile aynı şeyi söylüyor.
Türk ulusunun bağımsız ve egemen varlığının öncüsü olan CHP, tepesine yerleşmiş kliğin eliyle, ulusun etnik kökenlere ayrışmasını teşvik ediyor.
Daha önemlisi, bunu anayasaya taşımak için debeleniyor.
Sinsi parlamento oyunları işe yaramadı. Şimdi yalvar-yakar halde, koalisyon ortağı olup kliğin partide ve ülkedeki malum sonunu geciktirmenin yollarını arıyor.
Ama bu arada tepedeki klik görevini yerine getiriyor; ulusal-laik Türkiye'nin kurucu güvencesi olan CHP'yi bitiriyor.
Teşekkürler.Okudum.CHP de artık her şey açık ve net.
YanıtlaSilCHP'yi bitirme çabaları, daha kuruluş dilekçesini verdiği 9 Eylül 1922'de başlamış, bu tür klikler daha o günlerde oluşmuştu. Terakkiperver Fırka'yı kuran Kazım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy Rauf Orbay ve benzerleri de CHP'li değil miydi? Ve hatta İsmet İnönü?.. Değil Cumhuriyetin ilanına karşı çıkmak, harf devrimine karşı çıkmak, Sivas'tan öteye geçip hele Ankara'ya gelinmesine karşı çıkan, İngilizlerle başa mı çıkılır diyen Karabekir; "benim kursağımda hala padişahın ekmeği var; inkar edemem" diyen Rauf Orbay değil miydi?İngiliz Mandasi değil ama, Amerikan himayesi diyen Halide Edip, Refet Bele değil miydi? 1947'de, 48'de ilkokullarda din derslerini başlatan, tekke ve zaviyeleri açan, IMF'ye, Dünya Bankasına, NATO'ya ilk başvuruyu yaparak, Amerika ile ilk ikili anlaşmaları imzalayarak Türkiye'yi Batı emperyalizmine demirleyen İnönü değil miydi?
YanıtlaSilBirileri hep istedi CHP'yi bitirmeyi. Ama beceremediler, beceremiyorlar. Hakikaten altından kalkamıyorlar, başaramıyorlar anlamında... Sadece elini kolunu bağlıyorlar, etmesi gerektiği gibi hareket ettirmiyorlar... Ama haklısınız; Türkiye'nin hareket edememesine bu da yetiyor... CHP'nin eli kolu bağlanınca Türkiye'nin de eli kolu bağlanıyor. CHP kör olunca Türkiye de kör oluyor. Hangisi daha kötü bilemiyorum. Kımıldayamamak mı, bitmek mi?...