13 Eylül 2015 Pazar

İÇİMİZDEKİ DİASPORA DİLİ


Prof. Dr. Birgül AYMAN GÜLER

Yakın zamanlara kadar “Kürt” adı ağıza alınmazdı. Kürtçü ve ayrılıkçı siyasetler buna “inkar” derlerdi.

Şimdi herkes “Kürt”ten söz ediyor, ama acayip bir salgına düşmüşçesine “Türk” adını ağızlarına almıyorlar.

Dikkat çekmeye gerek kaldı mı bilmem!

Bayraktan söz edeceklerse, Türk Bayrağı yerine“albayrak” diyorlar.

O kadar çok “millet”, “bu millet” diyorlar ki, neredeyse baygınlık geçirecekler. Ama asla “Türk Milleti”demiyorlar.

Aynı siyasetçiler ülkemizden söz ederken “bu coğrafyada”, “bu topraklarda, “bu ülkede” diye konuşuyorlar. Dersiniz ki, kaderine hükmettikleri Türkiye, kendi ülkeleri, kendi vatanları değil.

Bu adamlarla kadınların bazıları kendilerine “dindar - mukaddesatçı” ya da “muhafazakar – milliyetçi”, bazıları “insan hakçı”, bazıları “sosyaldemokrat” ya da “solcu” diyorlar.

***

Bayrağın adını söylememek için tarifini yapmak, milletin adını söylemeden milletten söz etmek, ülkeyi sahiplenmek yerine işaretle göstermek, bir tür diaspora dili kullanmak ne demek?

Bunun üstünde durmak gerek. 

Çünkü bu diaspora dili, ülkemizin kaderini belirleyen iktidar koltuklarına yerleşmiş adamlarla kadınların yeni dili. Üstelik bunlar öyle arka koltuklarda falan değil, partilerinin genel başkanlık, başkan yardımcılığı, parti meclisi koltuklarını işgal etmiş durumdalar.

***

Tepemize yerleşmiş diaspora dili, siyaset yelpazesinin çok farklı uçlarında imiş gibi görünenlerin aslında aynı siyasetin hizmetinde olduğunu gösteriyor. Bunlar asla Türk vatandaşı demiyorlar. Vatandaşımızdan, yurttaşlardan söz etmeyi seviyorlarsa da, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı en çok tercih ettikleri söyleyiş. Etnik bölücülüğü sabit olanlar ise Türkiyeli demeyi daha uygun buluyorlar.

Diaspora dili konuşanlar, yaşadığımız bütün hengame içinde aynı havuza su taşıyorlar; Yeni Anayasa Havuzu´na.

***

PKK/HDP tarafının vurma politikası, AKP tarafının çözüm politikasıyla birlikte hep aynı havuza koştular. CHP yönetiminin çözüme ve teröre “açık çek”li desteği, diaspora dillileri çok umutlandırdı; “bu sefer tamam!”sevincine düşmüşlerdi.

Türklüğü elbirlik “kavmiyetçilik” ve “ırkçılık” ilan edenler, AB´ci Türk ve Türkiye düşmanlığıyla ABD´ci yeni ortadoğuculuğun önderliğinde çok mesafe aldılar.

2000´li yılları Öcalan´ı Türkiye´ye teslim ederek açmışlardı. İzleyen yıllarda Kandil´den roketle İmralı´dan çözümle vurdular. AKP´ciliği ortaya sürerek, AKP/Cemaat ortaklığıyla Mustafa Kemal Atatürk´ün laik cumhuriyetini çembere almışlardı. Balyoz – Ergenekon kumpaslarıyla ateşlerini Irak ve Suriye´ye yaydılar. Etnikçi – dinci çemberi sıktıkça, Yeni Anayasa çığlığı atıp karanlıklarını daimi kılmaya yöneldiler.

***

Ne mutlu ki, “bu sefer tamam!” dedikleri anda bozgunları başladı.

AKP/Cemaat işbirliği kırıldı. Cemaatçi kanat sınır kapılarından kaçıştı.

PKK´nın çözümcü ortakları maskesiz kaldı. Dolmabahçe´de AKP/HDP“ortak açıklama”sı yapılamadı. Terörün öbür yüzü olan sözde çözüm gerçekte teslim alma süreci suya düştü.

Şimdi karşımızdaki tehdidin Yeni Anayasa olduğunu bir kez daha söylemek zamanıdır. Yapılmak istenecek şey, kurumlarımızın tepelerine yerleşmiş olan diaspora dilinin Yeni Anayasa kumpası ile anayasal kurallar haline getirilmesi olacaktır.

Türk Ulusu´nunve ülkemizin esenlik dolu geleceği, bu diaspora dillileri siyasal partilerin ve iktidarların tepelerinden uzaklaştırmaya bağlıdır. Etkili ilk adım, diaspora dillileri fark edip ifşa etmek; son adım ise diaspora dillilerin yeni anayasalarına geçit vermemekten ibarettir.

http://yeniadana.net/kose-yazilari/icimizdeki-diaspora-dili-335.html

1 yorum:

  1. Türk ve Türklük görünümüne bürünmüş olan Türk düşmanlarına onlara çanak tutan içimizdeki hainler Türkiye Kazan onlar bir Kepçe Anadolumuzla dalga geçerek memleketimi karıştırmak.

    YanıtlaSil