Oradan
buradan “bu anayasa değişikliği
bürokrasiyi azaltacak” lafları geliyor. Bunun nasıl olacağını açıklayan ise
yok.
*
Bürokrasiyi
azaltmak sözü, özelleştirmecilerin sözüydü. Yıllar önce özelleştirmelerin bürokrasiyi
azaltacağını ve hatta ortadan kaldıracağını ileri sürmüşlerdi. Böylece devlet
demokratikleştirilecekti. Devlet ekonomiden de hizmetlerden de elini ayağını
çekecek, piyasa ile sivil toplum güç kazanacak, devlet ise küçülecekti. Devlet
ne kadar küçülürse, o kadar demokratikleşirdik. Hatırladınız mı?
*
Devleti
küçültmenin yollarından biri, hizmet üretmemesiydi. Görmekle yükümlü olduğu
işleri özel sektöre gördürecekti. İhaleyle satın alacaktı. Daha açık deyişle
taşerona verecekti. Hatta yalnızca halka sunmak üzere üreteceği işleri değil,
kendi çalışmalarının bazılarını da piyasadan satın alacaktı. Personeline yemek
vermek, binasının güvenliğini sağlamak, temizliğini yaptırmak gibi… Artık özel
güvenlik şirketleri, temizlik şirketleri, vb. kuruluşlar kanıksanmış hale
geldi.
*
Hem
görmekle yükümlü olduğu hizmetleri, hem de kendi iç işlerini “hizmet satın alma yoluyla gördürmek”
denen taşerona verme usulü, belediyeleri sarıp sarmalamış durumda.
Bütçelerinin
%40’lık bölümü mal ve hizmet alımına gidiyor.
Personel
sayıları büyüme değil, gerileme eğilimi yaşıyor. 1990’lı yıllarda yerel
yönetimlerde 300 binin üzerinde kişi çalışırdı. Şimdi toplam çalışan sayısı 230
bin. Bunların içinde işçi sayısı, memur sayısından daha az. Toplam 117 bin
memura karşılık, sürekli ve geçici işçi toplamı 103 bin. Geriye kalan, yuvarlak
rakamla 10 bin kişi de sözleşmeli olarak çalışıyor.
Bu
demektir ki, belediyeler artık üreterek iş
yürüten emekçi kuruluşlar değil. Bunlar ihaleyle hizmet alıp yerel halka
sunan aracı iş veren patron kuruluşlar oldular.
*
Aracı işverenlik özelliği,
belediyelerin genişleyen hizmet ölçekleriyle birlikte düşünülmeli.
Daha
beş-on yıl öncesine kadar belediyelerin sayısı 3 binin üzerindeyken, şimdi
yalnızca 1397. Kasaba belediyeleri azaldı. Ya kapatıldılar ya birleştirilerek
daha büyük ölçeğe taşındılar. Köylerin sayısı 35 bin iken şimdi 18.329. Belediyeler
il merkezleriyle ilçe merkezlerinde yoğunlaşırken, köy iradesi büyük ölçüde
ortadan kaldırıldı.
İş
görme usulü taşeronluğa dayanan genişlemiş yerel yönetimler, asıl olarak da
belediyeler, artık nabzı halktan çok iş dünyasıyla birlikte atan kurumlardır.
*
Özelleştirme,
merkezi idareyi de sardı sarmaladı. Özel okulculuk ve özel hastanecilikten elektrik
dağıtımı ve posta hizmetlerine uzanan özelleştirmecilik, “hizmet alımları usulü”nün
temel iş görme usulü haline gelmesiyle, kamu yönetimi ihaleci bir dünyaya
dönüştü. Ona eşlik eden şeyin demokratikleşme
olduğunu ileri süren varsa beri gelsin!
*
Şimdi
yürütülen referandumda anayasaya yerleştirilmek istenen “bakanlıklar cumhurbaşkanınındır” hükmü, bu süreç bakımından ne
anlama gelir dersiniz? Hiç kuşkunuz olmasın, bu hüküm özerkleştirme anlamına gelecek. Yani şimdiki tek devlet
tüzelkişiliğinin çözülmesi ve devletin her biri ayrı kamu tüzelkişilikleri
dünyası haline gelmesi… Eksikleri giderilmiş, tam piyasa aktörü bir devlet. “Bürokrasi azalacak” sözünün anlamı
bundan ibaret. Şu 40 yıllık bildik devlet çözme modeli!
Devleti
çözmek diriliş değil, çöküş demek.
Bu
AB-D’leri sevindirir, bizi üzer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder