Anayasa
değişikliğinin geçici 21. maddesi, cumhurbaşkanı ile milletvekili seçimlerinin
aynı gün yapılmasını ve yeni düzenin ilk
seçiminin 3 Kasım 2019 günü gerçekleştirilmesini öngörüyor. Ama TBMM karar
alacak olursa tarih öne çekilebilir. Böyle
bir durumda iki seçimin birlikte yapılması yine zorunlu.
Yani
şu demek ki, 16 Nisan 2017 referandum sandığından çıkarılan yeni anayasa
hükümleri, 3 Kasım 2019’dan önce de yaşamımıza girebilir. En çok 2 yıl 4 ay…
*
Bunları
pazar günü bu köşede yazdım. Şimdi Güncel
Türkiye Takvimi’ni biraz daha ayrıntılı hale getirelim.
*
Cumhurbaşkanlığı
ve milletvekilliği seçimlerinden önce ülke çapında yerel seçimler var. İl genel
meclislerinin, belediyelerin, köy ve mahalle muhtarlıklarının beş yıllık görev
süresi 2019 yılının başında, Mart ayında doluyor. Bu durumda 2019 yılı, her
yanı kuşatacak seçim havası solumak anlamına geliyor. O halde, hesaptan 2019
yılını tümüyle düşün; en çok 1 yıl 6 ay…
Yaşadıklarımızdan
biliyoruz ki, genel nitelikteki seçimler, yasal olarak seçimin yapılacağı
tarihten bir yıl önce, fiili olarak
ise son altı ayda toplumun, bürokrasinin, siyasetin ana hareket güdüsü olur. Gerçekçi
analiz, uzun dönemli programlama,
doğru hareket, ahlâklı duruş üzerine
her söz ve her uyarı, karşısında “dur
şimdi, zamanı mı, seçimler var!” diye bağrışan sonuca odaklanmış son yüce
başarı avcılığını bulur.
Demek
ki, Türkiye’nin ulusal kurtuluş savaşının 100. yılına ve tepeden tırnağa bütün
siyasal karar verme makamlarının belirleneceği 2019 yılına doğru doğru düşünce – doğru eylem üzerine söz
edebilmek için altı aylık bir zaman dilimi var. Haydi üzerine bir altı ay daha
koyalım! Ama bu ikinci dilimin o ‘son
yüce başarı’ avcıları tarafından kolayca teslim alınabilecek bir süre
olduğunu akılda tutarak…
*
Takvim
sıkışık…
İktidar
partisi 2019 takvimini başlattı. Kurultayını yaptı. Cumhurbaşkanı partinin
genel başkanı oldu. Merkez organlarını seçti. Bu merkez şimdiden, il ve ilçe
örgütlenmesini yenilemekle görevlendirildi. Bunlara “unutmayın ha! bundan sonraki seçimlerde yüzde 50+1 oy almak zorunlu”
hedefi kondu; yerel seçimlerin cumhurbaşkanı ve TBMM seçimleri için büyük
hazırlık olarak görülmesi gerektiği hatırlatıldı. Partideki yeni yapı, bugün
yarın, hükümette yenilenme ile tamamlanacak.
*
Ya
muhalefet partileri?
Muhalefet
partilerinde ışıklar bile yanmıyor.
Bu
sallanma, anayasa oylamasında yüzde 48.59 oranında “hayır” diyen ve en temel
ilkelerde birbiriyle yan yana gelmezlerden bir cephe imal etme hayali içinde
yürüyenlerin 2. Ekmeleddin Vak’asına
doğru uzanma tehlikesinin sinyallerini veriyor. Ortalıkta AKP’den yüzde
10’luk bir dilim koparıp, kopukların başı çekecekleri ve CHP ile HDP’yi bu
sahte önderliğin tabanı yapma hayali kuranlar belirdi.
*
Bir
kısım yorgun muhalif, Birinci Ekmeleddin Vak’asında olduğu gibi sürüklenmeye
hazır olarak açık arazide bekleyişteler.
Ama
bu kapalı siyasete ‘siz en sonunda bana
bile Erdoğan’a oy verdirteceksiniz!’ diye isyan eden o kadar çok ki,
karanlıkta iş görme usulü besbelli işe yaramayacak.
*
Peki
ne?
Sözde
pragmatik, özünde karanlık kapı arkası siyasete karşı etnikçi, ümmetçi, sömürgeci kuvvetlere karşı Türk ulusunun egemenlik ve bağımsızlık hakkının sahibi olduğunu
ilan eden ilkeli siyaset…
Bunu
yapabilirsek ne alâ!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder