İki
karanlık proje sürer görünüyor.
Malum,
bunlardan biri PKK’nın demokratik anayasa, demokratik cumhuriyet, demokratik
millet nidalarıyla piyasaya sürdüğü “Türksüz
Anayasa” projesi. Türkiye’de egemenlik yetkisinin Türk Milletinden alınıp bazılarının
“Türkiye Milleti” adını verdikleri, bazılarının ise isimsiz bıraktıkları bir etnikler
devleti yaratma hayali. Hayal çok yol aldı, yayıldı. Andımız ırkçı ilan edildi;
“dinimiz kavmiyetçilik sevmez” diyen
yetkililerle “evrensel barış millet istemez” diyen solcular uzun süre beraber yol
aldılar. Bu hayal “eşit vatandaşlık”
kılığında AKP’den CHP’ ve yeni kurulan İYİP’e kadar resmi belgelerde burnunu
çıkardı. Projenin vuslata ermesi için tek yol var; o da Yeni Anayasa yapımını
becerebilmeleri.
İkinci
proje yine PKK tescilli olsa da, başka kanatlardan tescil iddiasında olanların
pek çok ve çeşitli olduğu federasyon
hayali. Bu hayalin bir ucunda “yerel
yönetim demokrasinin beşiğidir” diyen sağlı sollu liberaller var. “Çağımızda en güçlüler federal ülkeler”
diyen sözde karşılaştırmacı ve desteksiz atan bilgiçlerce destekleniyorlar. Hayalin
diğer ucunda ise kudretli siyasetler var. Irak-Suriye’de gördüğümüz gibi, millet
ve ülke parçalama mühendisi Batı dünyasından yerel demokrasici Avrupa Konseyi’ne
uzanan güçler ve bunların himayesinde değişik renklerden yerli kudretliler iş
başındalar. 12 Eylül rejiminin sekiz
bölgeli Türkiye hayalcileri, Avrupa’nın bölgesel kalkınma ajansı yanlıları, Yerel Yönetim Özerklik Şartı fanları, tüm illeri beledileştirme
yolunda halihazırda yüzde 37’lik [81 ilin 30’u büyükşehir belediyesi yaptılar] zafer
elde etmiş bütünşehirciler…
*
Projelerin
bugünkü manzarasına gelince…
“Dışlayıcı Türk Milleti yerine
kapsayıcı Türkiye Milleti” inşacısı olduğunu, bunun bir hukuk
reformu gerektirdiğini söyleyen Mehmet Uçum,
Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili olarak misyonuna uygun bir makama
yerleşti. Bu arada çözüm sürecinin eski “akil”lerinden birkaçının yine Oslo’da toplandıklarını duyduk. Arslan Bulut, Yeniçağ Gazetesi’nde Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu
tarafından 1 milyon avronun üstünde 18 ay süreli bir açılım-diyalog projesinin
yürüdüğünü yazdı. ABD bu uca, PKK’nın
başlarına takip ilan edip bunun Suriye kolu YPG’ye devletleşme yolunu
açarak destek atmaya kalkıştı. AKP milletvekillerinin Almanya’da federasyon konusunda bilgiler
edindikleri toplantılar yaptıkları kendilerince açıklandı. Son
zamanlarda sözde sivil toplum kurumu vakıflardan “ABD devlet personel sistemi nasıl bir şey” konulu “bilimsel”
raporlarla aydınlanıyor, federalizmin nimetlerini öğreniyoruz.
Ve
bu arada… Aydınlık Gazetesi’nde Zihni
Erdem, TBMM Başkanı Binali Yıldırım
İstanbul Belediyesi’ne başkan adayı olacaksa “durum”da bazı değişiklikler
yapılması gerektiği üzerinde tartışmalar yapıldığı haberini veriyor. Dendiğine
göre “memlekete başbakanlık ve TBMM Başkanlığı
yapmış birinin belediye başkanı olarak valinin arkasında yer alması, onun idari
vesayetinde iş görmesi olmazmış.” Bu haberin söylediği şey önemli. Karşımıza
ya İstanbul için “özel düzenleme” gündeme
getirilebilir ya da fırsattan istifade, büyükşehir olan her yerde başkan-vali ilişkilerini belediye
başkanı lehine değiştirecek bir kararname çıkarılabilir. Yani Türkiye’nin mülki
– mahalli sistemi üzerinde, devlet örgütlenmesinin üniter kuruluşunu yaratan
mülki sistemi geriye itme amaçlı müdahaleler…
*
Görünen o ki, 1980’lerden
bugüne küreselciliğin en güçlü zamanlarında sonuca varamayan bu iki proje şimdi,
Suriye odaklı yürütülen parçalama siyasetinin bir parçası olarak pragmatizmin
dolambaçlı yollarından yürütülmeye çalışıyor. [BAG, Aydınlık, 2 Aralık 2018]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder