BDP Eşbaşkanı CHP'ye Ne Diyor?

Birgül AYMAN GÜLER

CHP İzmir Milletvekili

Bataklık iyice derinleşti. 

Köşe yazarlarıyla TV’cilerden sonra başka partilerin başkanlarını da CHP’yi yönetme hevesi sardı. BDP Başkanı Sayın Gülten KIŞANAK, 16 Nisan 2013 günü kendi partisinin grup toplantısında “CHP’nin barışa, çözüme katılması gerekir” diyor. “CHP tutumunu değiştirmeli, gelsin biz yardımcı olalım” diye ekliyor. “Yoksa” diyor, “Kürdistan'dan gelen yöre dernekleri bize söylediler, CHP’ye oy vermeyecekler!”

TBMM'de oturan ve TBMM çatısı altındaki kürsüden konuşan bir partinin başkanı, bu meclisin egemenlik alanı olan ülkenin bir bölümünü başka bir ülkeymiş gibi adlandırıyor. 

BDP eşbaşkanı, CHP'ye bir hayali ülkede "oy yitireceksiniz" diye kaygılanıp "size yardımcı olalım" diyor! 

Şaka gibi! 

KIŞANAK, CHP’nin genel merkez yöneticisi Sayın Gülseren ONANÇ tarafından Malatya’da ilan edilen, ancak diğer dört genel merkez yöneticisi Haluk KOÇ, Adnan KESKİN, Gürsel TEKİN, Faruk LOĞOĞLU tarafından “yok öyle bir anket” diye açıkça reddedilmiş bulunan “anketleme”den etkilenmiş olsa gerek.

BDP eşbaşkanı "barış sürecine çözüm sürecine karşı olan bu tutumu kabul etmiyoruz" diyor; "CHP bu işe girecek"! Siyasal nezaket yitip gitmiş, eşbaşkan öbür eşbaşkana değil, CHP'nin genel başkanına parmak sallıyor.

Merakımız bir daha şahlandı. Böyle acayip sözler ve kendini yitirmiş hallere yol açan bu “süreç” ne süreci?

Eğer bu bir “barış süreci” ise, kim kimle barış yapıyor? Barış, en az iki savaşan düşman taraf arasında yapılır. Bu süreçte “barış” için bir yanda AKP Hükümeti öbür yanda PKK-Öcalan ile BDP milletvekilleri var. PKK – BDP’ye göre taraflar belli: “Kürtler ile Türkler”. Ya AKP’ye göre taraflar kimler? Burası karışık. Çünkü AKP kendi ağzından bir taraf tayini yapmıyor. Kendisi hükümet! Bu konumu nedeniyle bu taraf da hükümet – devlet, yani “TC” imiş gibi görünüyor. İki taraf bile tarafların kimler olduğu konusunu netleştirememişler iken biz, ortada iki devlet olmadığını, bu yüzden de “barış” sözünün yanlış olduğunu düşünüyoruz! Ülke içinde ‘barış’ değil, ‘huzur’ aranır.

Eğer bu bir “çözüm süreci” ise, ne çözülüyor? Çözülen sorun, en az dört farklı adlandırmaya sahip: Terör sorunu, Kürt sorunu, Türk sorunu, Güneydoğu sorunu… “Soruna ne ad verirseniz verin” demek olmaz. Çünkü ad, sorunun özünü ve türünü gösterir; çözüm de ad’a göre billurlaşır. PKK-BDP konuyu “Kürt – Türk sorunu”na bağlamış durumda. Peki diğer taraf? AKP, kah terör, kah Kürt, kah Türk sorunu diyor; içlerinden bazılarının Güneydoğu sorunu dediklerine de tanık olunuyor. Ne adı; ne tarafları; ne de sorunun tanımı üzerinde açıklık olan tuhaf bir süreç!

Ama bu kargaşa içinde bunların neye “çözüm” dediklerini öğrendik. Anayasayı “anayasal vatandaşlık ilkesi”ne göre yapmak istiyorlar. Yani, “etnik kimliklerin eşitliği” üzerine kurulan bir anayasa. 

Biz ise, yurttaşların eşitliğine inanıyoruz; büyük huzur yurttaşların eşitliğindedir. Etnik kimliklerin eşitliği denen şey ise milliyetler mezbahasının kapılarını ardına kadar açmaktır.  

Bizce bu süreç terör şantajıyla anayasayı değiştirme sürecidir. Silah bırakmaya niyet eden yok! Akil adam Baskın ORAN İzmir Urla’da “Bak, PKK terörü yine başlar; siz AVM’lere bile gidemezsiniz, internetten alışveriş yaparsınız; üstümüze ceset parçaları yağar” demiyor mu? Ve aynı kişi bunu derken “eyalet sistemi çözümdür” demiyor mu?.... Eyalet sisteminin getirileceği tek araç var, o da anayasa. AK(P)KK, anayasadan Türk vatandaşlığını sileceğiz diye anlaşmadılar mı? Öcalan “Tayyip Bey’in başkanlığına destek vereceğiz” derken, BDP anayasa önerisine eyalet sistemi koymuyor mu?

Sayın KIŞANAK, teşekkür ederiz, biz almayalım. 

Siz AKP ile beraber yürüyüşünüzü sürdürün.  

Bizim, bizleri kah oy ile; kah üstümüze “ceset parçaları yağdırmak” ile tehdit edenlerle birlikte atacak tek bir adımımız bile yok. 

Siz şaka mısınız? 

Türkiye’de, Irak’ta, Suriye’de halkların kanlarından kimlik hakkı talep edenler “bak çok fena olur” diyerek üstümüze çullanmışken, bu saldırıyı ‘barıştır, çözümdür, kabul et’ diye CHP’yi yönetme hevesine kapılmak nasıl bir kendini bilmezliktir? [BAG, 16 Nisan 2013]