30 Nisan 2013 Salı

HANGİ KATTAN KONUŞUYORSUNUZ?


Birgül AYMAN GÜLER
CHP İzmir Milletvekili


Hangi kattan konuşuyorsunuz? 
BİREYSEL kattan mı, 
TOPLULUKLAR ara-katından mı; 
yoksa ULUS - DEVLET çatısından mı?


Yıllardır süren tartışmalar, nihayet aydınlığa kavuştu.

“Kürtleri tanımak zorundasınız” diyenler,yıllarca ve kimi zaman şimdi de insani – kültürel – siyasi talepleri birbirine kararak konuşmayı sürdürdüler.

Üzerinde dikkatle durursak, gerçekte ortada üç farklı istek vardır.

Bir grup istek şöyledir:
  • “Adam askere gitmiş, telefonda annesiyle konuşacak. Annesi yalnızca Kürtçe konuşuyor; asker cezayı yemiş!”
  • “Anadili Kürtçe şu gençlerin. Kürtçe müzik dinleyecekler, ne var ki yasak!”
  • “Aralarında Kürtçe konuştular diye …..”
 Bu tür öykülerle ikinci grup şikayetlenme ve itirazlar birbirine karıştırılarak ileri sürüldü.
  • “Ben Türk değilim, ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ demeye zorlanmak beni inkar etmektir.” 
  • “Eğitimimi Kürtçe görmek isterim”; 
  • “Mahkemede kendimi Kürtçe savunmak isterim” 
  • “Siyasal propagandamı Kürtçe yapmak isterim” 
  • “Kürt milletvekili olarak siyaset yapmak isterim”; 
  • “Bürokraside genel müdürlük görevimi Kürt olarak yapmak isterim” 

Bunların dışında, üçüncü bir grup olarak da şu istekler duyuldu:
  • “Kürtler ayrı bir millet/ulustur.” 
  • “Ulusların kendi kaderlerini tayin etme hakkı vardır.” 
  • “Kürtler kendi kendilerini yönetmelidir; Kürtler kendi devletlerini kurma hakkına sahiptir.” 
Bu üç grup isteğin özellikleri şunlardır…

Birinci grup istek, İNSANİ – KÜLTÜREL özelliktedir. Bu tür “tanınma, kabul edilme” istekleri haklıdır. Bu istekler BİREYSEL KÜLTÜREL HAKLAR kapsamında yer alır ve karşılanması yalnızca şimdi değil ne zaman olursa olsun yerinde ve doğrudur.

İkinci grup istek, SİYASİ özelliktedir. Kürt kökenli Türk vatandaşlarının “Kürt milliyeti” olarak tanınmasını öngörür. TOPLULUK KİMLİK HAKLARI içinden konuşur. Eğer öyle olursa, diğer etnik topluluklara da bu hakların verilmesi hakkaniyet gereğidir. Sonuçta Osmanlı devletindeki –gerçekte dini inanca gör ortaya çıkan- “milletler sistemi” ortaya çıkar. Günümüzde PKK/BDP, AKP ve liberallerin Anayasa değişikliği yapılarak “TC vatandaşlığı formülü” getirmek düşüncesi bu kategoride yer alır.

Üçüncü grup istek de, SİYASİ özelliktedir. Bu, ister federasyon ister kopmak biçiminde olsun, ayrı bir devlet kurmak isteğidir. Bu, doğrudan DEVLET üzerine konuşmak demektir. Günümüzde KADEP, HAKPAR açıkça, bir kısım PKK/BDP unsuru ile liberaller örtülü olarak bu isteğin sahibidir.

Üç grup isteğin durumu…..

Birinci grup istek, Türk ulusal birliği içinde, kültürel varlığını bireysel olarak engelsiz biçimde yaşamayı içerir. Bu, her kökenden Türk vatandaşının sahip olması gereken bir konumu anlatır; buna belki çok küçük bir kesim dışında hiç kimse itiraz etmez.

İkinci ve üçüncü grup istek, Türk ulusal birliğinin reddine dayanır.

İkinci grup istek, toplum ve devlet örgütlenmesinin ulusal niteliklerinin ortadan kaldırılmasını ister. Bir “milliyetlerin özerkliği sistemi” temelinde mevcut yapının “milleti/ulusu bakımından bölünmesi”ni talep eder. Bu, Anayasa’nın değiştirilemez ilk dört maddesine aykırılık oluşturur; Anayasa tartışmalarının bugünkü gibi sert bir aşamaya yükselmesinin nedeni de budur.

Üçüncü grup istek ise, yine Anayasa’nın değiştirilemez ilk dört maddesinden “ülkesi bakımından bölünmez bütün” ilkesine aykırılık oluşturmaktadır. Anayasa’ya göre “ülkesi bakımından bölünmez bütün” demek, federasyon sistemi istenip uygulanamaz demektir.

Ayrılmak ise, zaten anayasalarda üzerine hüküm getirilmesini düşünmek dahi mümkün olmayan bir istek durumundadır.

Sonuç…

Türkiye’de her etnik köken ve inanç grubundan Türk vatandaşı, ana-baba kaynaklı bu özellikleri şerefle taşır, taşımalıdır. Bu bakımdan herhangi bir siyasal, toplumsal, kültürel engelleme varsa bunlara kararlı biçimde karşı çıkılmalı ve hem anayasal hem toplumsal yaşam düzlemlerinde gerekli her türlü güvence sağlanmalıdır.

Milliyetlere özerklik tanınmasını öngören siyasi talep, kabul edilemez. Çünkü bu, Türkiye’de ulusu ortadan kaldırmak ve toplumu “halklar mozayiği” yaratarak barış – huzurdan yoksun kılmak sonucu yaratır. Oysa uluslaşma süreci, Kürt kökenli Türk vatandaşları da dahil, çok büyük oranda başarılmış ve nüfusun bütünleşmesi sağlanmış durumdadır. Böyle bir tarihsel oluşumu çözmek nesnel olarak olanak dışıdır.

Kürt milliyetini Türkiye içinde federasyon biçiminde ayırmak, insanların yarısından fazlası federe devlet öngörülen Güneydoğu Anadolu Bölgesi dışında yaşayan insanlar varken, tutarsızdır. Böyle bir gerçeğe karşın bu yönde ısrar, söz konusu isteğin yalnızca Türkiye’yle ilgili olmadığını gösterir. Amaçlanan şey Türkiye, Irak, Suriye, İran’ın Kürt kökenli vatandaşlarına dönük bir devlet yapılanmasının önünü açmaktır. Bu ise, her yönüyle bir “uluslararası sorun”dan söz etmek anlamına gelir.

Herkes sözünü net söylemek zorundadır.

 Hangi kattan konuşuyorsunuz? 

BİREYSEL kattan mı, TOPLULUKLAR katından mı; yoksa ULUS - DEVLET çatısından mı?

[BAG, 30 Nisan 2013]


1 yorum:

  1. Bu güne kadar hangi yurtdaşımız Bireysel kattan konuşupta,bu yüzden kınandı ben bu yaşıma kadar hiç görmedim.BU kattan konuşma ile de tüm bireysel istemlerini gayet rahat kullanabildi ve kendi becerileri ile bu Ulus Devletin her kademelerinde özgür bir yurtdaş istediği statüyü elde etti , ne asimileye uğradı nede kınandı.Tüm uygar ve demokratik ülkelerde olduğu gibi.Diğer katlardan konuşma anarşi,kaos ve sonuçta Emperyalizmin yemi olmayı getirmiştir..

    YanıtlaSil