9 Haziran 2015 Salı

16 PARTİ = %4,8 OY


Prof. Dr. Birgül AYMAN GÜLER


Haziran 2015 genel seçimlerinde geçerli oyun yüzde 95,2 oy dört parti tarafından paylaşıldı.

İktidar partisi olan AKP yüzde 50’den 41’e düşmekle birlikte seçimin 1. partisi oldu. Anamuhalefet partisi CHP 26’dan 25’e gerilese de 2. parti konumunu korudu. Muhalefet partilerinden MHP yüzde 13’ten 16’ya yükseldi. Bağımsızlardan kurulmuş ve son seçime parti olarak giren yüzde 7’ye yakın olan oyunu 13’e yükseltti.

İlk dört partinin aldıklarından sonra geriye kalan yüzde 4,8 oy diğer 16 partiye dağıldı. 

Bu az miktarın yüzde 2’sini bir parti (SP) aldı. Dolayısıyla yüzde 2,8 oy, sayıyla söylersek yalnızca 1,3 milyon oy, tam 15 parti arasında paylaşıldı. Bunlar arasında en yüksek pay binde 3, en düşük pay da onbinde 1 oldu.

BARAJ "MİLLİ İRADE"Yİ BİR KEZ DAHA TUTSAK ALDI

Oy kullanmayan seçmen sayısı toplam 7,3 milyon oldu. Bunun "protesto oyu" olduğunu söyleyemeyiz. Çünkü bu kesimle ilgili olarak bu yönde herhangi bir irade ilanı olmadı.

Seçim sisteminin yüzde 10 barajlı olması nedeniyle, sandalye dağılımında 3. ve 4. artiler birbirlerine eşit sayıda milletvekili çıkarınca, MHP daha çok oyla sahip olduğu 3. sırayı korumakla birlikte TBMM içinde sırasını 4. Partiyle paylaşma durumuna düştü.

Oysa seçimden bir yıl önce kurulmuş cumhurbaşkanlığı seçim sandığına seçmenin yüzde 76’sı gitmişti; gitmeyenler arasında daha önceden oy kullanmayacağını ilan edenler vardı. CHP-MHP’nin ortak dayatma adayına karşı, seçilme şansı olmayan HDP adayına oy kullananlar; geçersiz oy verenler vardı. Hesaplamalara göre 5 milyonu aşkın seçmen, seçim barajı yüzden 10’dan fazla bir miktar, protesto halindeydi.

Yapılan değerlendirmeler, AKP dışında ve genel olarak CHP-MHP’ye ait olan yüzde 10’luk bir kesimin, yeni bir toplanma yeri aradığı yönündeydi. Bu kesimi toplamak için pek çok girişimde bulunuldu. Bu girişimlerin hemen bir yıl sonra yapılan seçimde aldıkları sonuçlar, binde 3 ile onbinde 1’lik dilimde değişen dibe vurmuş bir karşılık oldu.

Bu durumun temel nedeni, yüzde 10’luk anormal barajlı seçim sistemiydi.

Birincisi, barajı geçemeyecek partilere verilecek oyların öncelikle iktidar partisi AKP’yi besleyeceği gerçeği, muhalif kesimin oldukça kavgalı olduğu CHP ve MHP’de bir kez daha tutulmalarına yol açtı. İkincisi, seçim sistemi gereğince, parlamentoya dördüncü bir partinin girememesi durumunda iktidar partisi AKP’nin anayasayı tek başına değiştirme olanağı yakalayacağı 376 üstünde milletvekili alması olasılığı, bir kısım seçmenin buna en yakın durumda bulunan etnikçi partiyi desteklemesine neden oldu.

Böylece özgürce tercih yapma hakkına el koyuldu. “Milli irade” barajlı seçim sisteminin yönettiği bir iradeye dönüşerek, 1983 yılından beri olduğu üzere, parlamentoda kendisini bir kez daha çarpılmış bir halde buldu.

BARAJ VURGUNUNUN 16 SONUCU

Haziran 2015’te Türkiye’de toplam 98 siyasal parti kurulmuş durumdadır. Partilerin listesi için: http://www.yargitaycb.gov.tr/belgeler/site/documents/SPartiler20052015.pdf

Bunlardan beşte biri seçime girebildi. Seçime girenlerin de yalnızca beşte biri TBMM’nde yer alabildi. Parlamento dışında kalan 16 partiden hiçbiri, Hazine yardımı almak anlamına gelen ikinci barajı, yüzde 3’ü aşamadı.

Toplam 16 partiden en çok oy toplayan parti, Saadet Partisi (SP) ile Büyük Birlik Partisi’nin (BBP) seçim ittifakı oldu. İttifak yaklaşık 1 milyon oya uzanabildi. Ne var ki daha önceki 2011 seçiminde SP yüzde 1,25 oy alırken BBP 0,74 oy almıştı. İkisi birleşince oyları 1,99’dan yalnızca 2,06’ya kıpırdayabildi. SP, AKP'nin kurulduğu 2001 yılında kurulmuş, girdiği seçimlerde yüzde 2 civarında gezinmiş, 2011'de yüzde 1'e doğru çekilmişti. BBP 1992'de kurulmuş, önceki seçimlerde 1,5 civarında olan oyunu yitirmeye başlamıştı. BBP ittifaklı SP, Hazine yardımı almak için gereken yüzde 3'ü de yakalayamadı. Birleşme etkisizdi. Listede 5. sıraya yerleşti.

Aldığı oy yüzde 1’den daha az olan 15 partinin ilk sırasında Vatan Partisi (VP) geldi. Daha önce İşçi Partisi olarak girdiği 2002 seçimindeki kadar, 161 bin seçmenden destek bulabildi. İP’nin oy desteği 2007 seçiminde 125 bine gerilemişti, o tarihe göre bir miktar oy artırabildi. VP asıl olarak, cumhurbaşkanlığı seçimindeki CHP-MHP içindeki tepkili oylara odaklanmıştı. Ancak görüldü ki, Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığına gösterilen tepki, barajlama sayesinde o seçimle sınırlandı. VP. 6. sırada yer aldı.

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP), 2001 yılından beri siyasetteydi. 2002’de 153 bin, 2007’de 197 bin seçmenin onayını almıştı, 2015’te desteğini yitirdi, 96 binlik bir desteğe geriledi. 7. sıraya yerleşti.

Demokratik Sol Parti (DSP), Bülent Ecevit’in partisi olarak binde 2’yegüçlükle erişti. Bir önceki seçimde 106 bin seçmenin desteğine sahipken, 86 bin seçmenin oyuna gerileyerek 8. oldu.

Demokrat Parti, ismiyle 1950’lerin ve amblemi kıratla 1960-70’lerin hatıralarına yaslanarak 2007’de kurulmuştu. Çok daha büyük bir erime sergiledi; bir önceki 2011 sandığında 281 bin kişilik desteği 2015 sandığında 76 bine düştü. Parti, 9. oldu.

Toplumsal Uzlaşma Kalkınma ve Reform Partisi, listenin en uzun adlı üyesi (TURKPARTİ), 2010 yılında kurulmuştu. 2014 yerel seçimlerinde ülke genelinde 1200 kişinin desteğini almıştı. İlk kez girdiği 2015 sandığında 73 bin kişiden destek bularak listenin 10. sırasına yerleşti.

Halkın Kurtuluş Partisi (HKP), Dr. Hikmet Kıvılcımlı’nın düşüncelerine bağlı sosyalist parti olarak 2005 yılında kurulmuş, bir yıl önceki yerel meclis seçimlerinde 26 bin kişilik destek bulmuştu. 2015’te 60 bin seçmenden destek alarak listede 11. oldu.

Hak ve Adalet Partisi (HAKPAR), 2002 yılında Kürt etnisitesini ve Türkiye’de federalizmi savunmak üzere kurulmuştu. Yerel seçimde 44 bin oy ve 1 belediye almıştı. 2015’te seçmenden 59 bin kişilik bir destek buldu. Listede 12. sıraya yerleşti.

Doğru Yol Partisi (DYP), 1983’te kurulan partinin hatıraları üzerine 2007’de kurulmuştu. 2011’de 65 bin seçmenden destek bulurken 2015’te desteği 29 bin kişiye düştü. Listenin 13. sırasındadır.

Anadolu Partisi (AP), 2014’te kuruldu. İlk seçiminde 28 bin oy alarak listenin 14. sırasına yerleşti.

Liberal Demokrat Parti (LDP), önceki genel seçimde 15 bin kişilik seçmen desteğini 27 bin kişiye yükselterek başarı sıralamasında listenin 15. sırasında yer aldı.

Merkez Parti, 2014’te kuruldu. İlk olarak girdiği seçimde 21 bin oyla listenin 16. oldu.

Millet Partisi, 2011’de 60 binlik desteğini yitirdi ve 2015’te 17 bin seçmen desteğiyle 17. sıraya yerleşti.

Komünist Parti, önceki seçimde 61 bin olan desteğini 14 bin kişiye geriletti, listenin 18. sırasına yerleşti.

Yurt Partisi, 2002 yılında yeni kurulduğunda yaklaşık 300 bin olan seçmen desteğini, aradaki yıllarda seçime girmeden 2015’te 9 bin kişiye düşürdü. Listede 19. sırada yer aldı.

Hak ve Adalet Ana Partisi (HAP), 2015 başında “Ana Parti” ile birleşmeyle yeniden biçimlenmişti. İlk seçimi olan 2015’te 6 bin seçmenden destek bularak listenin son sırasında yer aldı.

*
MİLLİ İRADE DEĞİL, BARAJ İRADESİ

2002 yılında yeni kurulmuş bir parti olan AKP, seçmenden %34,3 oy almıştı. Buna karşılık TBMM'nde 363 sandalyeye sahip oldu.

Aynı yıl CHP %19,4 oy almıştı. TBMM'de 178 sandalyeye sahip oldu. Böylece iki parti 550 koltuğu doldurdular.

Yüzde 10 barajı geçebilen başka parti yoktu: Oyların %46,3'ü TBMM'ye girememişti. Böyle bir kütle, adaletsizliği ortada bir sistemden doğan sonuca nasıl itiraz edemedi? Nasıl sustu ve kabullendi? Bu, artık o zamana ilişkin olarak sonuç verici olmasa da, gelecek için ders çıkarmak için üzerinde durulması gereken bir soru.

DYP yüzde 9,5 ile, MHP 8,4 ile, Genç Parti 7,3 ile, DHP 6, ANAP %5, Saadet 2,5, DSP 2,1, YTP 1,1, BBP %1 ile dışarıda kalmıştı.

O seçimde Hazine yardımı almak için yüzde 10 barajını aşmak gerekiyordu; dolayısıyla toplumun yaklaşık yüzde 50'si hem TBMM'nin hem de Hazine'nin kapısından çevrilmişti.

Onüç yıllık AKP iktidarları, işte böyle %34 oyla açılmıştı. 2015 yılında AKP %41 aldı, ama Hükümet kurma gücü bile elde edemedi. Bunun tek nedeni de, TBMM'ne o zamanki gibi 2 partinin değil 4 partinin girmiş olması.

Bu durumda, ortadaki şeyin "milli irade" değil, barajın iradesi olduğunu söylemek doğru değil mi?

Peki bu baraj kimin tercihi? 12 Eylül istikrarcılığının....

Ama 12 Eylül rejimi, MGK'nin Cumhurbaşkanlığı Konseyi olarak sona erdiği 1989 yılında herşeyiyle bitmişti. O tarihten bugüne "istikrarcı baraj"ı ortadan kaldırmaya girişmemiş onca iktidar-muhalefet partisi, bu acayipliğe son vermediklerine göre, 12 Eylül iradesi aynı zamanda onların da iradesi değil mi?

SONUÇ

Günümüzde iktisadi tercihlerde 24 Ocak Kararları nasıl sürüyorsa, 12 Eylül rejimi de öyle sürüyor.

Ortalıkta kaldırılıp kopartılan AKP ve "Tayyip Diktatörlüğü" fırtınası sahte bir fırtınadır. Radikal demokratından sosyal demokratına, milliyetçi demokratından müslüman demokratına, "demokratlar ligi", hep birlikte 24 Ocak - 12 Eylül darbesinin uzamış parçalarıdır.

Bir çıkış yolu bulacaksak, bu gerçekten hareket etmek belki derde gerçek bir çare bulmamıza yardımcı olabilir.









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder