29 Mart 2013 Cuma

Sn. ATİLLA KART’ın KABUL ve REDLERİ (7)

Birgül AYMAN GÜLER, İzmir Mv. 

CHP Konya Milletvekili Sn. Atilla KART, Radikal adlı gazetede 15 Mart 2013 günü “Ne Mutlu Eşitim Diyene” başlıklı bir yazıyla, vatandaşlık kurumuna ilişkin görüşlerini kamuoyuna duyurdu.

Yazar tarihsel yargılarını şöyle dile getirmektedir:
(1) Atatürk 1920’lerde ‘Türkiye Ahalisi’ kavramını kullanmıştı ve bu 1924 Anayasası’nın özünü teşkil etti.

(2) Cumhuriyet tarihi boyunca ‘Türk kimliği’ resmi ve tartışılmaz kimlik olmuştur. Kürt kimliği olgusu, yalnızca 1920’lerin başında ve 1990’lardan itibaren açıkça kabul edilmiştir. Cumhuriyet boyunca asimilasyon uygulanmıştır; ‘Türkiye Kürtlerinin Türkleştirilmesi’ politikalarından vazgeçilmelidir.

(3) Hala sivil anayasamız yoktur; şimdi önümüzde önemli bir fırsat vardır.
Bilindiği gibi bu saptamalar, AKP – BDP ve bu kesimi destekleyen neoliberal yazarlar tarafından önceden beri dile getirilen siyasal değerlendirmelerdir. Yazarın bu savları içinde belki şimdilik üzerinde durulabilecek nokta, “sivil anayasa için önümüzdeki fırsat” değerlendirmesi olabilir. Hukuk devletinin tüm göstergelerini kırmış bir çoğunluk partisinin baskısı altında ve sürekli bir güven bunalımı ortamında ‘sivil anayasa fırsatı’ndan söz edebilmek, aşırı iyimserlik olsa gerektir.

Yazarın çözüme ilişkin olarak belirttiği görüşü ise şöyledir:
(1) Kürtlerin Türkiyeli oldukları duygusunu hissetmelerini sağlayacak politikalar üretilmelidir.
(2) “Eşit yurttaşlık” anlayışı benimsenmelidir.
(3) Eşit yurttaşlık anlayışı, anadil eğitimi – öğretimi başta olmak üzere temel hak ve özgürlüklerde yapılacak anayasal düzenlemeler, aidiyet duygusunun güçlü hale gelmesini sağlayacak, Türkiye’yi herkesin Türkiyesi yapacaktır. 
“Eşit vatandaşlık” anlayışı, bireysel temel hak ve özgürlüklerle ilgili değildir. Bireysel haklarla ilgili kavram “yurttaşların eşitliği”dir. Yazarın sözünü ettiği terim ise, farklı kimliklerin kültürel haklarının siyasallaştırılması ile ilgilidir. Bu durumda Sayın Atilla Kart “anayasal vatandaşlık sistemi”ni benimsiyor; bireysel değil kolektif kimlik hakları temelinde bir anayasa yaklaşımıyla hareket ediyor demektir.

Dolayısıyla yazı, sayın milletvekilinin “ulusal devlet ilkesi”ne karşı olduğunu gösteriyor.

Nitekim kendisi de, “laiklik ve üniter devlet temeldir” diyor. Ama ortadaki sorunun “ulus devlet ve ulus devletin şahsında ‘etnik bir üst kimliğe’ odaklılık olduğunu dile getiriyor. Adını açıkça yazmasa da, yazının bütününden açıkça anlaşılıyor ki, bu ‘etnik üst kimlik’ ulusal devletin yapıtaşı olan Türk vatandaşlığıdır. Yazıda “Türkiye kamuoyu”, “Türkiye Toplumu”, “Türkiyeli Kürtler”, “Türkiyeli olma duygusu” sözcüklerinin oldukça sık kullanımı, bu sonucu pekiştiriyor.

Ulusal devlet ilkesi, Anayasa’nın değiştirilmez maddelerinden biri olan 3. Madde konusudur: “Türkiye devleti… milletiyle bölünmez bütündür.” Bu ilkenin mekanizmaları, bireysel temel hak ve özgürlükler temelinde siyasal kimlik olarak Türk vatandaşlığı; kolektif kimliklerle ilgili konuların siyasal değil toplumsal – kültürel düzlemde korunması ve geliştirilmesi üzerine kuruludur.

Yazar, BDP ve AKP arasındaki anlaşmayı uygun görüyor; anayasada Türk vatandaşlığından vazgeçilmesini savunuyor. Onlardan farklı olarak ise, “Türk Milleti sözü kalsın ve Atatürk’ün kurucu rolünün kabulü olsun” diyor. Ne var ki, her iki unsuru da bir ‘hatıra’ olarak korumayı öngörüyor; bunların anayasanın kurucu ilkeleri olarak temele yerleştirilmesini arzu etmiyor.

Demek ki Türk Milleti ile Atatürk, anayasanın başlangıç bölümünde anılacaklardır; hüküm maddelerinde değil. Böylece Madde 3’teki ‘ulusal devlet ilkesi’ kaldırılmadan içi boşaltılacaktır. Bu ise, CHP’nin ‘Anayasa’nın ilk dört maddesi kırmızı çizgimizdir’ duruşunu göstermelik kılmak anlamına gelir.

Birkaç Söz…

Sayın Atilla Kart’ın Mustafa Kemal Atatürk’e ve ülkesine olan sevgisinde şiddetle samimi olduğunu, kendisini tanıyan ya da çalışmalarını izlemiş olan herkes, hepimiz biliriz. Buna karşın, bütün bir Cumhuriyet’i “asimilasyon”la suçlaması, tarihsel gerçeklere aykırıdır ve kabul edilemez. Türk ulusal kimliğinin, zamanımızın etkili ve uygun bir tarihsel entegrasyon – bütünleşme aracı olduğu, halkımızın ezici çoğunluğunun bunu gönülle ve sevgiyle kabul etmiş bulunduğu gerçeklerini es geçmemek gerekir.

Anayasa temelinde yapılması gereken tercih iki seçenekten ibarettir:
  • Bireysel temel hak ve özgürlükler temelinde “yurttaşların eşitliği”ni gelir dağılımı adaletini de içerecek biçimde genişletip güçlendiren bir ulusal vatandaşlık sistemi mi? 
  • Kolektif kültürel hakları siyasallaştırmayı ve bireylerin eşitliğini değil, ait oldukları milliyetlerin/etnisitelerin/alt kimliklerin eşitliğini (eşit yurttaşlık) öngören bir anayasal vatandaşlık sistemi mi? 
Bizim tercihimiz birincisidir.

Yazarın tercihi ise ikincisidir; belki daha doğrusu ikincisine ya(t)kındır. [BAG, 29 Mart 2013]

 


3 yorum:

  1. Değerli B.G.Ayman,
    Kuşkusuz , Sayın A.Kart önermelerinde içtenliklidir. Ne yazık içtenlik tehlikelerin giderilmesine yetmiyor.
    Eşit yurttaşlık tanımlamasını iki yıl önce kullanmış ve yasalarımızda, Kime, kimlere ayrıcalık tanınmaktadır (?) Sorusunu sormuştum. Uygulamadan gelen hataların ayrı olduğunu anlatmaya çalışmıştım.
    İnsan olmaktan gelmeyen etnik ve sosyal edinim ve tanımlamalar siyasi karakter kazandığında hukuki dayanağının olması diyalektiğin gereğidir. Bu gerçeği bilenler Önce ETNİK KİMLİKLERİ SİYASALLAŞTIRDILAR .... Şimdi, hukuksal dayanağı üretiliyor. . NE YAPILIRSA YAPILSIN bu hukuksal üretim ayrıştırıcıdır. Bölmeci karakterdedir. Bu gerçeği görememek nasıl bir aldanıştır ?
    En büyük ortaklık İNSAN OLMAK ortaklıdır ve eşitliğidir. Bu da işaret ettiğiniz gibi ekonomik gelişmeyi kapsayan bireysel hak ve özgürlüklerin eşitlik temelinde mutlak sağlanmasıdır.
    Eşit yurttaşlık demek ; bilimsel olarak kişisel gelişim fırsatının, refahın , hak ve adaletin tek tek elde edilmesi , öğlece yurttaş olabilmektir...! . ULUS kavramı da bu yurttaşlar topluluğunun bir biçimde siyasal anlatımıdır...! Yurttaşlar, ölecek / doğacak /devam edecektir. Yurttaşların birlikte eşit ve özgür yaşamasının somut sonuçları olacaktır. Bu sonuçlardan birisi toprağının olmasıdır. Ve bu topraklarda üremiş nesnel dayanaklarının tarihi adı TÜRK olursa bu etnik yada ırki olmaz ki ! BATI UYGARLIĞI , FRANSIZ UYGARLIĞI , ASYA UYGARLIĞI, ANADOLU TÜRK UYGARLIĞI gibi ....! Ulus tanımlaması ile etnik tanımlamaları karıştırmak nasıl bir akıl ? Bireysel hak ve özgürlükler , insanların hukuk önünde eşlitliği yalnız ca ulus devletlerde görülmesine karşın; etnik, ırkçı, cinsiyetçi ayrışmalı haklar ve özgürlükler din devletleri başta olmak üzere tüm devlet örgütlenmelerinde görülmektedir. İnsanlık mücadelesinin ulaştığı son aşama demokratik ulus devlet aşamasıdır.
    GERİYE GİTMEK İSTEĞİNİ ANLAYAMIYORUM.
    Oligarşinin ise; bu isteği desteklemesini anlıyorum. Kendi çıkarlarını İÇEREN VE KOLLAYAN ZAMANI katlayarak uzatıyorlar .... Öğlece kendi çelişkilerini azaltıyorlar...Akıllıca ama çoğunca hayvanca olabilen istekleri gerçekleşiyor....Ulus devletin ve toplumlarının bundan zarar görmesi etnik temelde örgütlenmemiş ve hukuk üretmemiş olmasından DEĞİLDİR Kİ...Aksine, siyasi güçlerin eşit yurttaşlık temelinde örgütlenen hukuk sisteminde yargının bağımsızlığını, yani başka bir anlatımla ulus devletin bağımsızlığını kabul edemedikleri ve bu ilkeyi bozdukları için , halkın hükümetleri olmadıkları için zararın etki şiddeti yüksek olmaktadır. ULUS devlet kötü ise " KATİLLER VE İŞBİRLİKÇİLERİ "KÜRDİSTAN" diyorlar ya , neyi kastediyorlar ? Sayın Attila Kart, Konya'da din, ticaret,hukuk ve insan ilişkilerinin temellerinde bilim/akıl-insan ve hukukun ne kadar yer tuttuğuna bakarsa etnik temele dayanan ve kollektivizmi bu temelde inşa eden " vatandaşlık sisteminin" bizi bu günden ne kadar geriye götüreceğini, perişan ve tarümar olacağımızı kabul edecektir. Makaleniz için teekkürler ! Tükenmeyecek saygım ile.

    YanıtlaSil
  2. TESEV, TUSİAD, MÜSİAD, MÜTAREKE BASINI(!), KÜRT VE TÜRK GERİCİLERİ ELELE patronlarının çıkarları için canla başla çalışıyorlar ve mücadele ediyorlar... Bu kesimlerin CHP içindeki uzantıları, temsilcileri, militanları ve taraftarları da var, bunu açıkça biliyoruz... üstelik CHP içindeki sayıları hiç de az değil...Bence Atilla Kart da bunlardan biri...

    YanıtlaSil
  3. Neden donanımsız ve sığ insanlar daima gerçekleri saptırarak türibinlere oynarlar bunu bir türlü anlayamıyorum.Sayın Atilla KART da bunlardan biri,seçmenlerinin hemen hemen hepsi Konyanın Kürt kökenli insanları.Bu insanlar asimile olmuş değil, Cumhuriyet Türkiye'si ile barışık ,hatta onsuz yapamayacak kadar bağlı insanlar.Cihanbeyli,kulu ve diğer kasabaları çok iyi tanıyorum.bu vatandaşlarımız ATATÜRK ve Türk Bayrağı ile yatarlar ,kalkarlar.Sayın KART'ı şiddetle kınıyorum.CHP İzmir İl Genel Meclis Adayı ve Aktif Üyesi

    YanıtlaSil