17 Nisan 2013 Çarşamba

DÖRT ANAYASAL HÜLYA ÜZERİNE


Prof. Dr. Birgül AYMAN GÜLER
CHP İzmir Milletvekili 

TBMM’nde grubu olan dört siyasal parti AKP, BDP, CHP ve MHP temsilcileri, Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na önerilerini vermeyi sürdürüyorlar.

Başlangıç paragrafları verildi.

Anayasaların “başlangıç” cümleleri, (1) kimlerin, (2) kimler için, (3) hangi ortak paydada, (4) hangi temel ilkeler üzerinde, (5) nasıl bir yaşam hayal edildiğini gösteren en genel çerçevedir.

Aşağıda, siyasal değil de daha çok akademik gözle yapılmış bir çizelge çalışması yer alıyor.

Çizelgeye bakıldığında, önerilen “Başlangıç” metinlerinin şu özelliklere sahip oldukları görülüyor:
  1. Batı liberal demokrasisi ortak paydadır; serbest piyasacılık galebe çalmıştır. 
  2. Temel değer "farklılıklar”dır. 
  3. Toplumun kalkınması ve zenginliğin adil paylaşımıyla sağlanabilecek olan eşitlik hedefi terk edilmiştir.
  4. Ülkenin bağımsızlığı hedefler arasında yer almaz.
Neler yok?

Farklılık demokrasisi yükselişte. Dört partinin temsilcileri de demokrasinin “farklılıklara göre tanımı”na kapılmış görünüyor. Toplumsal sınıfların gelir dağılımı adaleti üzerinde yükselen ve bireylerin gerçek eşitlik ve özgürlüğünü sağlama amacına kilitlenmiş toplumsal demokrasi zihniyeti kovulmuş bulunuyor.

Sosyal devlet yok. Parti temsilcileri, devlet örgütlenmesinde “sosyal devlet” ya da “halkçı devlet” ya da “refah devleti” ilkelerinden hiçbirini anmıyor.

Bağımsızlık yok. Yalnızca MHP temsilcilerinin önerisinde anılan bu terim, anayasal hülyalardan temizlenmiş bulunuyor. Dünya ülkeleriyle ilişkilerimize ilişkin hiçbir doğrultu (yurtta barış dünyada barış gibi; diğer dünya ülkeleriyle eşitlik gibi) yok.

Kalkınma – gelişme yok. CHP temsilcilerinin önerisinde ‘çağdaş uygarlık hedefi’nden söz edilmekle birlikte, bu kavramı kalkınma – gelişme idealini vurgulayacak güçte görmek güç. Diğer önerilerde bu tür bir zayıf gönderme de yok.

Atatürk ilke ve devrimlerine bağlılık yok. Partilerin komisyon temsilcilerinin tümü için dışarıda bırakılmış bir düşünce sistematiği.

Hukuk devleti yok. Yalnızca MHP hukuk devleti ilkesini anmış, diğer üç parti bunun yerine hukukun üstünlüğü kavramını yeğ tutmuştur. Bu ilke, hukukun üstünlüğü kavramına yenilmiş bulunuyor.

Hukukun üstünlüğü, özü bakımından “bireyin devlet karşısında korunması” demektir; yani serbest piyasa ekonomisinin temelini oluşturur. Oysa “hukuk devleti” ilkesi güçler ayrılığını, güçler arası ilişkileri, yasama – yürütme – yargı güçlerinin temel kuruluş özelliklerini, yargının bağımsızlığını, idarenin yargısal denetim usullerini, vb.. gösterir.

Anayasanın Sahibi Kim ve Bu Anayasa Kimler İçin? 

Parti temsilcileri, anayasanın kimin olduğu ve kim için hazırlandığı konusunda ortak payda sahibi değillerdir.
  1. Anayasanın sahibi AKP – MHP’ye göre Türk Milleti, BDP’ye göre Türkiye halkı, CHP’ye göre TC Ahalisi’dir.
  2. Anayasa kim için yapıldı sorusuna verilen yanıtlar daha da gariptir:
a) AKP, anayasanın sahibinin Türk Milleti olduğunu söylemişse de, ilgililerine isim koyamamış –herkes- demeyi uygun görmüştür. 
b) Bu açıdan MHP tutarlıdır; samimi olduğunu göstermekte ve ilgililerin Türk vatandaşları olduğunu ilan etmektedir.

c) BDP, anayasayı “bireyler ve halklar” için yaptığını belirterek, ulusal devlet yapılanması yerine milliyetler devletine açıldığını göstermektedir.

d) CHP önerisinde ise, anlaşılmaz biçimde “ahali” adı verilen anayasa sahibinin, geçmiş ve gelecek tüm kuşaklar – nesiller için anayasa yaptığı söylenmiştir. Bazı durumlarda söylenecek söz bulmak güç olur; bu da öyle durumlardan biridir.
Anayasa önerilerinin "ortak paydası nedir", "hangi temel ilkeler benimsenmiştir" sorularına ilişkin sonuçlara ulaşmak için aşağıdaki çizelge yardımcı olacaktır. 

Ama, çizelgeye geçmeden son olarak bir noktaya daha dikkat çekelim. 

"Yeni" Bir Değer: Ebedi Barış İdeali

BDP ile CHP temsilcileri, başlangıç hükümlerinde aynı hedefi paylaşmış bulunuyorlar. "Ebedi barış ideali"... Bunu, anayasa çalışmalarında görev almış olanlara sormalıyız. 

Acaba bu ideal Alman 18. yüzyıl felsefecisi Kant'ın "ebedi barış" felsefesi olan ideal midir? Eğer öyleyse, anayasa önerilerine ilişkin yorumlarımıza da pek başka ilginç boyutlar eklenecek demektir. 

Kant'ın altı maddelik felsefesi, adeta bir programdır; iki farklı partinin anayasaq hülyasında böyle bir "ideal" ortaklığının nasıl geliştiğini hızla anlamamız gerekecek. 

Sonuç

Sizce bu öneriler arasında uzlaşma olur mu? 21. yüzyılın bu ateşli zamanında böyle önerilerin uzlaşmasıyla Türkiye'nin sağlam bir geleceği olur mu? 

Bence zor!

Çizelge: Dört Siyasal Partinin Anayasa Önerilerinde “Başlangıç”ların Karşılaştırılması

AKP
BDP
CHP
MHP
1
Anayasa: Herkes için
Bütün bireyler ve halklar için
Nesiller için
Türk vatandaşları için
2
Biz: Türk Milleti
Türkiye Halkı
Türkiye Cumhuriyeti Ahalisi
Türk Milleti
3
-----
-----
Mustafa Kemal Atatürk
Mustafa K. Atatürk
4
İnsan haysiyeti
İnsan onuru
İnsan onuru
İnsan şeref ve haysiyeti
5
Evrensel hak ve hürriyetler
Evrensel hak ve özgürlükler
İnsan hakları
Temel hak ve hürriyetler
6
Demokrasi
Demokrasi
Demokrasi
Demokrasi
7
Ayırımcılığı red
Ayrımcılığı red
Ayrımcılığı red
Ayrımcılığı red
8
Etnik ve dini farklılıklara saygı
Farklı kimlik, kültür, dil, inançlara anayasal güvence
Farklılıkları ve kültürel çoğulculuğu ulusal bütünlük içinde eşitlik anlayışıyla
-----
---------
9
Müşterek tarih ve değerler etrafında birlik
Birlikte yaşama irademiz
İlerleyen bilim değişen dünyanın gereklerine uygun dayanışma ve gönüllü birliktelik anlayışıyla
Milli birlik ve kardeşlik duygusuyla
10
-----
-----
Laik Cumhuriyet
------
11
Hukukun üstünlüğü
Hukukun üstünlüğü
Hukukun üstünlüğü
------
12
-----
-----
-----
Hukuk Devleti
13
------
Ebedi barış ideali
Ebedi barış ideali
----
14

Demokratik düzen hedefi
Çağdaş uygarlık hedefi
----
15
-----
-----
-----
Bağımsızlık
16
-----
-----
-----
Bölünmez bütünlük
17
-----
-----
-----
Egemenlik milletindir

YOK OLANLAR
SOSYAL DEVLET;
GELİR DAĞILIMI ADALETİ;
KALKINMA – GELİŞME;
ATATÜRK İLKE VE DEVRİMLERİ

1982 - 1961’de Olup Parti Önerilerinde İtibar Edilmemiş Olan Cümleler
  • Dünya milletleri ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olarak Türkiye Cumhuriyeti
  • Kutsal din duygularının devlet işlerine ve politikaya karıştırılamayacağı
  • Her Türk vatandaşının onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine sahip olduğu
  • Yurtta sulh cihanda sulh ilkesine bağlılık
  • Atatürk devrimlerine bağlılık

 [BAG 17 Nisan 2013]

7 yorum:

  1. Akademisyen kimliğinize yakışır bir analiz olmuş. Anlamak isteyenlere tabii...

    YanıtlaSil
  2. Birgül Ayman Güler'in belediye başkan adaylığı üzerine bir yazı okudum; kendisi de paylaştığına göre, bu yönde kafa yoruyor olmalı. Bu çok yanlış bir yönelim.

    O yazıda ifade edilenler "gerçekçilik" sayılabilir ve fakat eriyip giden Cumhuriyet Türkiyesi'nin bu lüks için zamanı yoktur.

    Birgül Ayman Güler'in yapması gereken iş, kendini çağdaş değerlerle sınırlı sayan yeni bir Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti kuracak şekilde plan yapmak ve eyleme geçmektir.

    Boydan boya kararmış görünen Türkiye'de parlayan bir iki yıldızdan biri olan güzel İzmir, büyük enerjisiyle Birgül Ayman Güler'in çıkış noktası olsun. Birgül Ayman Güler oradan öyle bir çıkmalı ki, ilk varacağı yer CHP Genel Başkanlığı olmalı.

    İktidarın ağzına bakar görünen CHP canlanmalı ve bunu ancak Birgül Ayman Güler yapabilir. İzmir Belediye Başkanı olarak Birgül Ayman Güler İzmir'de kalır; oysa Erzurum'un da, Artvin'in de, Tokat'ın da ve hatta Diyarbakır'ın da Birgül Ayman Güler'e ihtiyacı var.

    YanıtlaSil
  3. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  4. Sayın Güler, sizi son çıkışınızdan dolayı twitter'dan kutlamıştım. Sayın İnce ve sizi takdirle izleyenlerdenim. Ancak yukarıda verdiğiniz şablondan da görüleceği gibi eskinin yerine konacak olan yeni kanun maddeleri ilerici değil aksine gericidir. Ne demek Atatürk devrimciliğinin kalkması;laiklik, dünyada ve yurtta barış istemenin neresi abes? Anlaşılan hem CHP'ye hem de diğerlerine birileri dayatıyor bunları ve pazarlıklar sonucu ancak bu kadar uzlaşılabildi. Siz bugüne kadar hiç bu maddelerle ilgili bir rahatsızlık, bir eylem, bir şikayet duydunuz mu halktan? Nerden çıktı bu rahatsızlık? Biz sizleri oraya memleketin içine edin diye göndermedik.Üstelik yemeyip, içmeyip sizleri ve teröristleri en yüksek maaşlarla besliyoruz mecliste. Sizden kastım şahsınız değil, tüm milletvekillerinedir sözüm. Avrupa ülkesi olan Fransa, Almanya, İngiltere vs hiç sık sık anayasa değiştiriyor mu? Neden enerjimizi muassır medeniyetler seviyesine çıkmak için harcamıyoruz da hep ya terör ya silahlanma ya da lüks makam araçlarına harcıyoruz servetimizi? Üstelik bunlar doğmamış çocuğun ödeyeceği borçlarla sağlanıyor. Sizden ricam; herkes aklını başına alsın. Halk artık uyandı. CHP şu an sınırda duruyor %23-27 arası. Eğer Kemalist devrimlerden en ufak bir şüphe duyarsam oyum asla CHP'ye gitmeyecek.Benim gibi düşünen de çok. Selamlar

    YanıtlaSil
  5. Sayın Hocam;öncelikle Anayasa'da yapılmak istenen değişikliklerde MHP'nin partimizden çok daha ULUSAL bir Anayasa yapma çizgisinde olması biz Ulusalcı CHP liler bakımından, sayın Genel Başkana olan güvensizliğimizin doğrulanması bakımından çok yerinde olmuştur. Yeni Anayasa bu meclis tarafından yapılamayacak olması inancında olmam beni yanıltmayacaktır,umarım.Yoksa bu olgu CHP için bir yıkım olur.Lütfen Belediye Başkanlığını düşünmeyin.Her nekadar İZMİR'li,olsamda bir Aktif CHP üyesi olarak sizin yerinizin gelecekte CHP'nin Başı olacağı görüşündeyim.Saygılar..CHP İzmir İl Genel Meclis Adayı..

    YanıtlaSil
  6. CHP içinde parıldayan yıldızlardan birinin bu düzeyli ve aydınlatıcı yazısını izinsiz paylaştığım için umarım kızan olmaz.Her yolu deneyerek,tesadüfen tpeden inme gelenlerin bütün engellemelerini etkisiz hale getirmek isabetli olmuştur.Yazıların takipçisi olacağım.Her yazı sayesinde yeni bir bilgi edinebileceğimi umuyorum.

    YanıtlaSil
  7. Neriman Fidan

    Sayın Güler 1,5 yıldır yürüttüğüm CHP nin Uzlaşma komisyonundan çekilmesi çağrılı çalışmada defalarca sizlerle temasım oldu. Bu konuda çalışma yapan birisi olarak "seçmen katogorisinde" muhatap görülmesek de belli bir kamuoyu oluşturma sürecine kamu kaynağı kullanmadan katkıda bulunuyoruz.

    Türkiye'de siyasetçi kimliği ile kamuoyu önünde görüş ortaya koyan vekil ve yöneticilerimizin tarafsız analiz yapma değil Partinin ilke ve programı konusunda pozisyon alması gerekmektedir ki kamoyu oluşturulması mümkün olabilsin.

    Bu sebeple kavram kargaşasını arttıracak söylem geliştirmek yerine, Partinin ideolojik duruşunun referans alınarak Yeni Anayasa'ya karşı kamuoyu oluşturulması çalışması yapılması gerekmektedir.

    Yönetim göreviniz bitmiş olsa bile milletvekilliği ile temsil görevinde bulunmaktasınız. Bugün önemli olan önümüzdeki Yeni Anayasa - Yeni rejim tehlikesi için daha net pozisyon alınması, bu konuda görüş beyanından öte tavır ortaya konulmasıdır.

    Süreçle ilgili tehlikeli gidiş yönünde uyarıcı çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

    YanıtlaSil