25 Ağustos 2014 Pazartesi

EMPERYALİST EVRENSELCİLİK


Evren, Kaşgarlı sözlüğüne göre “gök kubbe” demek. Başka dillerden gelen “kainat”, “alem”, “kozmos” anlamında. Evrensel ise, evren ile anladığımız ‘mevcudat’ düzleminden farklı.

Evren gerçek dünyayı anlatırken, evrensel mantıksal kurguyu anlatıyor. Ve asıl olarak da Batı düşüncesinin kurgusunu.

Evrensel, üniversel… Latince universalis’ten bozma. Tüm - bütün ile ilgili buyruk. Değişken ve farklı şeylerin içinde genel, ortak, her yerde geçerli olduğu kabul edilen karakteristik ilke. Evrensel ilke ulaşılması gereken bir şey. Bir tür ‘amaç’. Her yerde mutlak geçerliği olan ilkeler var; bunlara bağlanmak özgürleşmek demek. Değerler hiyerarşisinin adeta en üst basamağı.

Her ulusun kendi gerekleri ve değerleri, “tümün temeli”ni temsil ettiği ileri sürülen evrensel değer karşısında nedir ki!


AYDLK 24.08.2019
PARTİ OLARAK EN BÜYÜK ÇABAMIZ

Evrensellik ve evrenselleşmek, günümüzde felsefi tartışma olmaktan çıktı. Adeta günün modası. Siyasal partilerin kader çizgisi dahi bu kavramla anlatılabiliyor. Örneğin Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz hafta içinde İngilizce Zaman Gazetesi’ne şunları söyledi:
“Ben ulusalcılıktan vatanseverliği, evrensel hukuku, insan haklarını, kadın erkek eşitliğini anlıyorum. Benim anlayışım sosyal demokrasinin evrensel kurallarını benimsemek ve onları daha özgürlükçü yorumlamak. CHP yereli de kapsayan bir evrenselliğe doğru adım atıyor. Değişim, yenilenme dediğimiz bu. Dünya küçülüyor, evrensel değerleri benimsemek, onun parçası olmak en büyük çabamız, parti olarak.”
Burada “evrensel hukuk” uluslararası hukuk yerine kullanılmış durumda. Dünya henüz evrensel sıfatı yüklenmiş bir hukuk düzenine ulaşamadı. Tahkim mahkemeleri ile AİHM gibi kurumlarda üretilen kararlar, küresel-bölgesel kapitalizme odaklı ve ilahi adalet ağırlığından pek uzak.

Sosyal demokrasi ise Avrupalı ve sosyalizmden sapma bir akım. Doğum yeri gereğince emperyalizm gerçeğini hep ıskalamış. Bu akımın evrensel kurallarından söz etmek mümkün değil. Olsa olsa genel kuralları olabilir. Günümüzde bu bile oldukça güç. Son temsilcisi, ABD’yi ve sözde “uluslararası toplum”u Irak işgali için kışkırtan Tony Blair idi. Bu vahşiliğin bedelini Katolik Kilisesi’ne ve tarihe gömülerek ödedi.

Yereli de kapsayan evrensellik cümlesinde de benzer bir sorun var. “Evrensel” sözünün çifti “tarihsel”, yerel sözünün çifti ise küresel sözüdür. Demek ki hedeflenen durum Türkiye’yi ulusal bir bütün olarak uluslararası düzende konumlamak değil, küresel dünya düzeninin yerel parçası haline getirmek. Bunu Dünya Bankası daha 20 yıl önce şemaya dökmüştü.

Ya “dünya küçülüyor, evrensel değerleri benimseyerek onun parçası olmak” ne demek?

EVRENSEL DEĞERLER DERKEN? 

Evrensel değerler oldukça kapalı bir deyiş.

Kimileri bunların insanlığın manevi – ahlaki değerleri olduğunu ileri sürer; bu alana dinlerin çatışması / tolerans - hoşgörüsü / diyalogları el atmış durumdadır. Kimileri bunların toplumsal ve siyasal modelleri olduğunu söyler; bu alan Batılı bir avuç ülkenin entelektüelleri ve kurumları tarafından belirlenmiştir. Kimileri de evrensel değeri “şirket/dünya vatandaşlığı” temelinde kozmopolitizm olarak tanımlamış durumdadır.

F tipi dahil siyasal İslamcılar, “seküler milliyetçilik egemen iken sorunları İslam’a göre çözme imkanımız yok; ama aynı amaca evrensel hukuk normlarını esas alarak, insan hakları anlayışı çerçevesinde” ulaşabiliriz diyorlar. Hristiyanlık ve Yahudilik dünyası, çoktan beridir bugünkü “evrensel normların kaynağı biziz” diye haykırıyor. Hem bu kaynak hem de onun dünyevi kolları, 500 yıllık sömürgeciliğin failleri

Eldeki “değerler”in üreticileri, küresel düzenin tepesine yerleşmiş dinsel ve dünyevi tekellerle bir avuç ülkeden ibaret. Ve bunlar şimdi dünyayı “ebedi dünya barışı”, “açık toplum” ve “demokrasi” değerleri adına yangın yerine çevirmiş olanlar.

Evrenselci siyasal dinciler ile küresel sömürgeciliğin ortaklaştığı “evrensel değerler”e bağlanmayı hedeflemek, tüm insanlık için olduğu gibi, bizler için de müjde değil; çağın gericiliğine gönüllü teslimiyet haberidir.

Taraf’ın “kene avcısı”, Cumhuriyet’in “sonbahar temizlikçisi” yazarlarıyla eski AİHM yargıçlarının söylediklerine bakın, yeter!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder