Adanalı değilim. Hatta Adana’ya gelin de değilim. İzmir Bergama’lıyım. Sinop Gerze’ye gelin oldum. Kişisel bağlarım Ege ve Karadeniz’de. Ama Akdeniz’in Adana’sıyla kuvvetli düşünsel bağlarım var.
Adana’da Lozan
24 Temmuz 2014 Perşembe günü, Lozan üzerine konuşmak üzere, Atatürkçü Düşünce Derneği Şube Başkanı Mehmet Gül Hoca’nın davetiyle Adana’ya geldim. Toplantıdan sonra, daha önceden de bildiğim Yeni Adana Gazete’sini ziyaret ettik. Ziyaret programımızın parçasıydı. 1918’den beri, Müdafaa-i Hukuk örgütlenmesinin can damarı olan bu gazeteyi ziyaret etmek, yaptığımız toplantı kadar önemli, toplantıdan daha anlamlıydı.
Yarım saatlik ziyaretimiz bir buçuk saati aştı. Geçmişi konuşmayı pek hızlı geçtik. Bugünü biraz daha fazla konuştuk. Ama asıl geleceği konuşurken bulduk kendimizi. Bu, ilk kez tanışan ya da birlikte çok az zaman geçirmiş olan insanlar arasında sık yaşanmaz. Ancak aynı ilkeleri paylaşan ve aynı ahlaki temelde yaşayan insanlar arasında görülen durumlardan biridir.
Yeni Adana’da yazmak
YA_04.08.2014 |
Yeni Adana’da yazmak, işte bu sohbetin içinden doğan bir istek oldu. Ne zamanlar yazılsa iyi olur? Ne sıklıkta yazılırsa daha yararlıdır? Anibal Başkan ‘Pazartesi en iyi gündür’ dedi. ‘Sıklığı sana bağlı’.
‘Tamam, pazartesi’. Peki haftada bir mi, onbeş günde bir mi? Ankara’ya dönüp işin gücün arasına dalınca zor olur mu? İhmalkarlık çıkar mı ortaya? Bu risk var. Ama Yeni Adana’da her pazartesi yazmak, zamanın yüklediği görevlerden biri adeta. Zamanın yüküyse, görevi üstlenmek düşer. Tamam, 2014 yılı sonuna kadar, beş ay boyunca her pazartesi! Okuyucu beğenirse, Yeni Adana ‘güzel… güzel’ derse 2015 için ayrı bir değerlendirme…
İşte, bu ‘merhaba’ böyle başladı.
Sözlerimin konuları ne olur?
Yeni Adana’da basılacak her yazı, Yeni Adana’nın ruhuyla bütünleşmiş olur; kuşku yok. Ama okuyucusunun ilgisini çeker mi? Çünkü yazılar ister istemez Adana sorunlarıyla ve yerel gündemiyle ilgili olamayacak. TBMM’nde İzmir Milletvekili olarak görev yapıyorum; Ankara siyaseti ve memleket geneliyle ilgili konular öne çıkacak. Tercihten değil, durumun zorlamasından böyle olacak. Ama evet, sanırım bu bakımdan sorun yok. Çünkü Yeni Adana, 1918’den beri okuyucusuyla birlikte ‘yerel’e gömülmemiş bir yerel gazete. Tersine, yereli merkezi olana, ulusal olana, uluslararası olana bağlama alışkanlığıyla var olmuş entelektüel bir odak.
12 Haziran 2011’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde temsiliyet görevime başlamadan önce 25 yıl öğretim üyesi olarak görev yaptım. Seçimi kazanıp ayrıldığımda Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde Yönetim Bilimi Anabilim Dalı Başkanı idim. Yıllarca Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi alanında çalıştım. 1992 yılında Yerel Yönetimler –Liberal Açıklamalara Eleştirel Yaklaşım adlı tezimle doktor olmuştum. 1996’da Yeni Sağ ve Devletin Değişimi adlı kitabımla doçentliğimi aldım. Mesleğime, 2002 yılında devlet üzerine çalışmalarımla profesör olarak devam ettim. Bazı yazılarımda çeyrek yüzyılı kaplayan bu uğraşın ürünleri olarak siyaset - yönetim bilimi konuları da yer alır muhtemelen.
Bugünden başlayarak, beş ay boyunca her pazartesi görüşmek üzere, sevgi ve selamla…
http://www.yeniadana.net/web/HaberDetay.aspx?id=62753
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder