Yeni Anayasa yapmaya soyunanlar “Yeni Türkiye” değil, “Başka
Türkiye” istiyorlar. Orada siyasal adımız Türk vatandaşı olmayacak,
egemenlik Türk Milleti’ne ait olmayacak.
Türk
vatandaşlığı yerine TC Vatandaşlığı getirmek istediklerini
ilan ettiler.
Türk
Milleti yerine de ya isim olmayacak ya
da Leyla Zana’nın TBMM’de yemin ederken açık ettiği üzere, ulusa Türkiye milleti gibi yeni bir isim
takılacak. Yeni doğana isim takılır, bunlar kendilerini yeni doğan ünitesinde
sanıyorlar.
Yıllardır hazırlıkları sinsi sinsi yapılan bu yıkımın
yapmak istediği anayasanın “yeni” değil
“başka” bir şey olduğunu söylemek için daha ne olması gerekir?
*
Yeni
değil, başka…
Başka, yani ulusal - milli devlet yerine AKP için ümmet devleti,
Başka, yani
ulusal – milli devlet yerine HDP için biz’ler
dedikleri etnikler – milliyetler devleti….
Başka, yani
laik devlet yerine toplumu ümmet diye tanımladığı için rejimini de şer’i
esaslara göre kuracak ihvani devlet…
Başka, yani üniter devlet yerine eyaletleşme esasına
dayanan federal devlet…
Başka, yani parlamenter demokrasi yerine başkanlık devleti…
*
Başka Türkiye planı çeşitli kesimlerin hoşuna gidiyor.
Avrupa
Birliği’nin hoşuna gidiyor; toplumda azlık
olan farklılıklar anayasal statü kazanacak diye alkış tutuyorlar. Bu iş Türk Milleti’nin egemenlik iddiası
ortadan kaldıracak bir iş. Onlar da böylece hem tarihsel hesapları görmüş
olacaklar, hem de Orta Asya ve Orta Doğu pazarında daha engelsiz bir ovaya
kavuşacaklar.
ABD’nin
hoşuna gidiyor; Bağımsız Türkiye
mücadelesinden ve Türk Ulusu olarak egemenlik hakkına dayanıp emperyalizme kafa
tutmaktan bir türlü vazgeçmeyen şu can sıkıcı Türkiye’den kurtulacaklar.
Böylece Orta Doğu’nun doğal kaynakları üzerinde serbestçe iş görme olanaklarına
da kavuşmuş olacaklar.
Atlantik
İttifakı’nın hoşuna gidiyor; ABD
ile AB, aralarında transatlantik ticaret ve yatırım anlaşmalarıyla (TTIP),
bazılarının yüzelli yıldan beri hayalini kurduğu bölgesel ittifakı kurmaya
çalışırken, arka bahçelerinde başka sesler çıkarma olasılığı güçlü bir Türkiye’nin
varlık göstermesinden hazzetmiyorlar. Kıbrıs’a ve Ege Denizi’ne “engelsiz”
yerleşmek istekleri bir kez daha tavan yapmış bunlarda.
*
“Başka
Türkiye” peşindeki ihvancı hayal, yüz yıl önce olduğu gibi, bu sıralar bir kez daha
“Haçlılar” dedikleri emperyalizmle aynı akıntıda kürek sallıyor. Kendine devlet
satın almak hayali peşindeki etnik
bölücülük, aynı akıntıda emperyalizmin küreklerine sarılıyor. Soykırım iftiracıları katledilen Hrant
Dink’in arkasına saklanıp, CHP’nin tepesine yerleşmiş kliğin yardımıyla iftira
gönüllüsü eski devlet başkanlarından ve belediye marifetli iftira sergilerinden
medet umarak Türk Ulusu’nun egemenlik hakkına el konacağı “Başka Anayasa”yı bekliyor.
*
Türkiye’nin siyasetini kendisinin belirlediğini sanan kerameti
kendinden menkul üç-beş “yüksek gazeteci” de oturmuş köşelerinden ahkam
kesiyor: “İstemezükçü” olmayın! Pozitif
olun! Kendinizin ne istediğinizi söyleyin! Kendi anayasanızı ortaya koyun! Anayasaları
yarıştırın!”
Bunlar siyaseti mesajcılıktan ibaret reklam sektörü
sanıyorlar. Bu çok bilmiş piyasacı akıllar, tek derdi malını satmak olan
reklamcılığın “muhalefet etmek”, “boykot
etmek”, “ayak diremek”, “itaat etmemek”, “direnmek” gibi kavramlardan
bihaber olduğunun farkında değiller mi? Bunlar, toplumsal yaşamda ve siyasette
muktedirliğin yapma gücü kadar
yaptırmama gücünden kaynaklandığını bilmiyorlar mı? Kimbilir! Ama
biliyorlarsa, bu bilgiç telkinleriyle karşı-devrimi püskürtecek direnişi kırma
ve bize sözde muhalifler elbisesi giydirip “Başka Türkiye”cilerin işlerine
katarak onları meşrulaştırma gayretinde oldukları ortada.
*
Büyük ihanet parlamento koridorlarından yükseliyor. O
halde parlamento-dışı muhalefet sözünü söyleyebildiği en yüksek perdeden
söylemeli:
Başka
Türkiye yok! Anayasa Üzerine Müzakere Yok! Anayasaya dokunma!
***
[Şuradan da erişilebilir: http://baguler.blogspot.com.tr/2015/11/bu-yeni-degil-baska-turkiye.html ]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder