Yeni Anayasa politikası güdenler, yepyeni bir anayasa yapmak istiyorlar. O anayasayla “Yeni Türkiye”’yi kuracaklarını ileri sürüyorlar. Gerçekte kurmak istedikleri şeye “yeni” demeleri doğru değil, yapmak istedikleri şey anayasa eliyle “Başka Türkiye” yaratmak.
Başka Türkiye…
O Türkiye’de bireyler devlet karşısında “Türk vatandaşı” olmayacak.
Vatandaş “Türk” olmaktan çıkarılınca, devletin sahibi olan toplum da “Türk Milleti” kimliğini yitirecek.
Vatandaşa “Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı” adını vermeye karar vermiş durumdalar. AKP bunu açıktan açığa söylüyor, en yetkili ağızlardan ve resmi belgelerinden eksik etmiyor. HDP’nin zaten istediği bu şey, Y-chp yöneticileri tarafından da benimseniyor.
‘Başka Türkiye’ cephesi, millete ne ad verecekleri konusundaki fikirlerini açıkça söylemek için gereken cesareti henüz toparlayabilmiş değil. İmralı’da sözde mahpus Öcalan durmadan “demokratik bir millet tanımı getirilmesi gerekir” deyip durdu. Bunun ne demek olduğunu, TBMM kürsüsünde Leyla Zana yemin ederken açık etti. Metindeki “büyük Türk Milleti önünde yemin ederim” sözünü “Türkiye milleti önünde…” diyerek okudu. Böylece yeni anayasayla yaratmak istedikleri Başka Türkiye’nin “millet”ine de isim anası oldu.
AKP yöneticileri “TC Vatandaşlığı”nın isim babalığını çoktan kabul ettiler; Y-chp yöneticileri ise, bunu kabul ettiklerini yüksek sesle söyleyebilmek için “chp’deki değişimi sürdürmekte” kararlı olduklarını tekrarlayıp duruyorlar.
Peki bunlar, “Türkiye milleti” sözünün de isim babası olurlar mı?
Şimdiki Cumhurbaşkanı’nın başbakanlık zamanlarında “milliyetçiliği ayaklarımın altına aldım” deyişi hala kulaklarımızda. Eskiden beri “tek millet” diye bağırmasına karşın, bir kez bile milletin adını söylememesi aklımızda. Çeşitli konuşmalarını izleyince öğrendik ki, aklında ve ağzındaki millet, Türk Milleti değil. Milleti ortaya çıkaran şeyin “anasır-ı İslam” olduğunu dile getirdi. Yani kurucu olan birey ve topluluklar, tarihsel – kültürel değil de dinsel unsurlar. Cümle alem bilir ki, insan toplumlarının dinsel temelde bir araya gelmiş olanlarına ‘millet’ denmiyor; onlara verilen ad “ümmet”. Ümmet olarak tanımlanan toplumlar da elbette ulusal ve laik hukuk sistemi ile yönetilmiyor; bu temelin gerektirdiği rejim ‘dini ve şer’i sistem.
Böyle bir amaç peşinde koşanın Türkiye’si “yeni” değil, olsa olsa “başka” Türkiye’dir.
PKK/HDP ve benzerlerinin Türk Milleti’nden duydukları rahatsızlık üzerine çok şey söylemeye gerek yok. Onlar Kürtçülük davası güdüyorlar. Bu cenahın Irak ve Suriye’deki uzantıları, neye hizmet ettiklerini o ülkelerde gösterdiler. ABD silahlarıyla kendi vatanlarına karşı işledikleri suçlar, Türkiye’deki pozisyonları için yeterli açıklama. Bölücü amaçları, ümmetçi ufuklarda yelken açmalarına engel olmak bir yana, o ufukların hizmetinde iş görmelerini sağlıyor.
Y-chp yöneticilerinin durumuna gelince, artık belli ki, bunların yelkenleri “Başka Türkiye” rüzgarıyla şişti ve “yeni chp”leri ‘yeni’ değil, “başka chp” özellikleri sergilemeye başladı. ‘Başka chp’ uğruna partideki değişimi kararlılıkla sürdüreceklerini ilan edip duruyor ve hem gerçek CHP’ye hem de ulusal ve üniter Cumhuriyet’e meydan okuyorlar.
Bize gelince…
Başka Türkiyecilik hayaliyle kol kola girenlerin tek umutları Anayasa’yı ortadan kaldırmak ve kendi yıkım sözleşmelerini kara bir çuval olarak ülkenin kafasına geçirmek. Bu durumda bizim konumumuz, işimiz, sözümüz de belirlenmiş oluyor.
“Başka Türkiye yok!”
Anayasa Üzerine Müzakere Yok!
Anayasa’ya Dokunma!
***
[İlgili diğer yazı: http://baguler.blogspot.com.tr/2015/11/baska-turkiye-yok.html ]
[BAG, Yeni Adana Gazetesi, 23 Kasım 2015]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder