23 Haziran 2016 günü İngiltere’de halkoylaması yapıldı. Konu Avrupa Birliği üyeliği idi. Halk AB’de kalalım mı yoksa çıkalım mı sorusuna yanıt verdi. Katılım yüzde 72 oldu, sonucun katılım oranı bakımından tartışmaya açılması olanağı ortadan kalktı.
Sonuç Britanya exit -Brexit, yani “Britanya gider” oldu.
Halkın yüzde 52’si AB bu kadar yeter dedi. Ülkeden ayrılma referandumları yapan İskoçya, Londra, Kuzey İrlanda’da bu irade %38-44 arasında kaldı; ülkenin bütün diğer bölgeleri %52 – 60 oranlarıyla sonucu belirledi. Ülke adeta ortadan ikiye yarıldı; ama yönü yarıdan bir fazla oy oranı belirleyecekti; yön “çıkış”a doğruldu.
*
Çeşitli devletler hızla açıklamalar yaptılar.
Hindistan “büyük belirsizlik devri geliyor, tedirginiz” dedi. İngiltere’nin en ünlü sömürgesi ve şimdi de İngiliz ekonomisiyle sarmaş dolaş Hindistan’ın böyle hissetmesi doğal. Avusturalya “etkileri hemen ortaya çıkmaz, sonuçlarını orta vadede görürüz” dedi. Besbelli ki, onun da değerlendirmesi iri dünya meseleleri değil, kendi ülkesi bakımındandı. Çin “hem İngiltere hem AB ile işbirliğine hazırız” dedi; sonucu kendisi için pek de önemli görmediğini ilan etti.
Bölge gücü, dünya gücü olduğu iddialarını savurup duranların bol olduğu ülkemizde, bu yazıyı kaleme aldığım şu saate kadar, bizim iktidar da muhalefet de söyleyecek sözleri yokmuş gibi suskun kaldılar. Yalnızca, aynı zamanda İngiliz vatandaşı olduğu söylenen bakan Mehmet Şimşek bir twit attı; ‘pandoranın kutusunu açtınız’ gibi bir şey yazdı; sonuçları ürkütücü bulduğu anlaşıldı.
*
Fransa’dan bize de Frexit, Hollanda’dan bize de Nexit gerek gibi sesler yükselirken, Brüksel oligarşisi siyasetçisi ve bürokratıyla feveran etti. Biri ’27 ülke olarak devam edeceğiz’ derken, birden fazlası ‘AB’yi yeniden tanımlamak gerekecek’ gibi şeyler söylediler. Almanya Başbakanı Merkel “Avrupa dayanışması ve değerleri”nden dem vurdu. Amerikan yapımı anayasası ve Transatlantik Ticaret ve Yatırım Anlaşması (TTIP) müzakerelerinde Amerikancı – Avrupacı diye ikiye bölünmüş iş dünyası gerçeği orta yerde dururken “Avrupa değerleri”nden dem vurması pek “güçlü” bulunmadı.
ABD’den ise, başkan adayı Donald Trump “bravo İngiltere’ye” dedi ve “inşallah biz de İngiltere gibi bağımsızlığımızı kazanacağız” dileğinde bulundu. Bizim için pek şaşırtıcı! ABD de bağımsızlık mücadelesi verecek! Ne demek istediğini konuşmasının devamından öğrendik. ABD’nin ipleri “küresel elit”e kaptırdığını, buna son vermenin egemenliği yeniden kazanmak olacağını söylüyordu. Trump’ın sözü biz ve bizim gibi ülkeler bakımından harika!
*
Dünyada rüzgar döndü.
Türkiye, Türk ulusunun egemenlik hakkına el koymaya uğraşanlar karşısında büyük bir nefes alma zamanı yakaladı.
Brüksel’in kibirli bürokrasisinden gelen müfettişlik hevesi, temsiliyet kaynakları ve gücü tartışmalı Avrupa Parlamentosu’nun hazırladığı rapor ve aldığı kararlarla Türkiye’yi dövme arzusu, kendi içlerine gömüldü. Ülkemizin içinde “AB’ye gireceksen egemenliğini devredeceksin kardeşim!” diyen bilgiçler de böylece sahipsiz kaldı.
ABD’den, Trump’ın ağzından duyduğumuz ‘biz de bağımsızlık isteriz’ sesleri ise, emperyalizmin kanatları arasındaki büyük kavganın ilanı oldu. Belli oldu ki, emperyalizmin küresel şirket – ulusal devlet kanatları birbirlerine düşmüşler. Yüz yıldan bu yana elele kolkola dünyayı talan eden “küresel elit” ile emperyalizmin devlet merkezleri arasındaki kavga büyüyecek. Mazlum milletlerin anti-emperyalist direniş olanaklarını artıracak.
Çok uzun zamandır, “ulusal egemenlik ne Brüksel’e, ne Vaşington’a, ne de etnik gruplara devredilebilir” diyoruz. Bunu yapmaya çalışan AB’ciler derslerini aldılar. Bunun hizmetinde olan küreselciler yenilgiye uğradılar. Şimdi AB-ABD-küresel elit kavgasını seyre ve bu kanatların tümüne karşı Türkiye’nin ulusal çıkışını sağlama mücadelesini yükseltmeye koyulalım.
Yeni-anayasayı bırak!
(BAG, Aydınlık, 25 Haziran 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder