Yüksek Ticaretliler, 14 Ekim 2016 Cuma günü Ankara´da Bölgesel Kalkınma ve Gelir Adaletsizliği başlıklı bir panel düzenledi. Panelin yöneticisi Prof. Dr. Aziz Konukman idi; Dr. Serdar Şahinkaya ile ben konuşmacıydık.
Aziz Hoca konunun sürpriz bulanıklıklar taşıdığı uyarısı yaptı; paneli bunları açığa çıkarmaya odaklayan bir çerçeve çizdi. Salondaki dinleyiciler arasında bu konuların en iyi uzmanları vardı. Böyle olunca da toplantı, yapılması gereken başka toplantıları ve irdelenmesi gereken bambaşka boyutları belirlememizi sağladı.
*
İstatistik
bilgi yoksa, envantere sahip değilsen, bunlar ortada var da senin ihtiyaçlarına
uygun derlenmemişse, doğru politika üretme şansın neredeyse yok. İstatistik
sistemimiz, 2002’den beri, Avrupa Birliği’nin bastırmasıyla AB’ye uyumlu. DİE’yi
TÜİK’e dönüştüren ‘istatistik reformu’
ve 2002’de yaratılan 26 istatistiki bölge, AB’ye uyumdan doğdu. Model AB’ye
uyumlu; ama 2006’dan beri Türkiye’ye uyumsuzluğu gözle görülür halde. Çünkü
basitçe söylersek; Türkiye ilçe – il temelinde yaşıyor. Dr. Oktay Küçükkiremitçi, ülkeye AB eliyle kondurulmuş bu yapay ‘bölgeleme’nin, yaşayan dertli bedenin
nabzını almamıza nasıl engel olduğunu en iyi bilenlerden biri.
*
Şahinkaya
iki gerçeğe dikkatimizi çekti.
Birincisi,
sosyoekonomik özellikler bakımından Türkiye’yi tanımlamak için Zonguldak’tan
Hatay’a bir çizgi çekilebilirdi. Bu çizginin solunda kalan kısım ile sağında
kalan kısım bize başka hikayeler anlatıyordu. Hepimizin aklında şu belirdi:
Durum böyleyse, Türkiye neden 26 ‘istatistik bölge’ye ayrıldı? Elde bu 26’lık
sistem oldukça ve 26’nın herbiri birbiriyle rekabet ilkesine bağlanmaya
çalışıldıkça, Şahinkaya’nın gösterdiği özelliği görmemiz nasıl mümkün olabilir?
İkincisi,
İstanbul her türlü gösterge bakımından Türkiye’nin üzerine adeta abanmıştı.
Kocaman bir kafa gibi, pekçok iktisadi-mali gösterge bakımından tek başına
ülkenin yarısına bedeldi. Bu durumda, her biri yalnızca “kendi” bölgesine
odaklanmış 26 bölge peteği, bu özelliğe tümüyle kör ve bu duruma müdahale
bakımından mutlak biçimde etkisiz iken, “bölgesel kalkınma” adına ne
yapabilirdi?
Bölgesel
kalkınma, bölgecilik, bölgeler arasındaki eşitsizlikleri gidermek bir yana daha
da azdıran köhnemiş bir dizidir.
*
Bölgesel
kalkınma, bölge kalkınma ajansı adlı
26 ayrı kuruma bağlı. Bu ajansların ilkesi “bölgesel
rekabet”. Rekabetin konusu ise yabancı
yatırımcı çekmekten ibaret.
İstanbul’un
yanında yöresindeki diğer ajansların İstanbul ile ya da İstanbul’un onlarla “rekabet”ini
düşünsenize! İstanbul’la rekabet hangi “bölge”nin haddine?
Daha
önemlisi, ‘nazlı’ yabancı yatırımcı ulusal engel istemez. İşgücü, sağlık,
çevre, gümrük kuralları olmasın ister. Bunlar ne kadar azsa o kadar istekli
gelir. Hep ve daima daha az merkezi yönetim, daha az ulusal bakış, daha az kamu
kuralı ve dolayısıyla bölgelere daha çok özerklik! ABD’nin BOP çağında, kalkınma adına bölgesel özerklik!
*
Konuşmacılar
arasında Doç. Dr. Yücel Çağlar yoktu; salonda dinleyiciler arasındaydı. Dedi ki, “bölge ajanslarına bakıyorsunuz, ama bir de
6 adet bölge idaresi var; Türkiye’yi
bölgeselleştirme baskılarının çok önemli parçasıdır”. AB’ye uyum uğruna
ilan edilen 12’lik bölgelemeye henüz denk düşmüyorlar; ama bu “idare”ler, ülkeyi
bölgelere bölme siyasetinde nereye denk düşüyorlar? Biz konuşmacılar,
eleştirisini haklı ve uyarısını çok yerinde bulduk.
*
Bölgesel kalkınma
sözü, siyasal bölgecilik perspektifinin çalışma aracı. Bizim bakış açımız ise “ulusal
ölçek” üzerine kurulmalı, bölgesel değil
ulusal kalkınma üzerine çalışmalıyız. Bunun için aracımız ulusal planlamadır. İstatistik ve
envanter temelimiz ilçe – il çevresidir.
Sistem olarak “bölgesel kalkınma” düsturunu, gerçek kalkınma ve toplumsal
eşitlik bakımından zararlı görürüz. Bölge ölçeğine en fazla, sektörel planlama
gibi, ulusal planın uygulama araçlarından biri olarak önem veririz.
*
Aktarabildiklerim,
ulaştığımız sonuçların küçük bir kısmı. Ulusalcılığın küreselciliğe ve
bölgeselciliğe karşı üretken bir seçenek oluşturduğunu gösteren ve Prof. Dr. Ahmet Saltık’ın önemli
katkılar getirdiği “zihniyet” ve “kavram inşası” gibi diğer boyutlara
ilişkin tartışmalarla birlikte, gerçekten verimli bir toplantıydı.
(BAG, Yeni Adana Gazetesi, 176 Ekim 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder