Kendilerine özgürlükçü demokrat diyenlerin siyasal programı, “eşit yurttaşlık ve ortak vatan” diye
özetlendi. Eşit yurttaşlık, çözümcü AKP
ile özgürlükçü demokrasi devrimi
yapıyoruz diyen yeni CHP’nin de
resmi parti belgelerine girdi.
*
Ülkemizde bu siyasal program, 2000’li yıllarda örülmeye başlanmıştı.
HDP Kongresi, 2016 |
*
Öcalan patentli HDP programı eşit vatandaşlık, eski bir azınlıkçılık
teorisi.
Bunun meşhur teorisyeni Otto Bauer.
Avusturyalı. 1900’lü yılların daha başlarında etnik topluluklara ayrı bir
devlet değil, her devletteki “milliyetlere
kültürel özerklik” istiyordu. Tek-ulusun
değil çok-milliyetli toplumun siyasal düzeni kurulsun önerisinde
bulunuyordu. Bu Avusturya Marksisti, Rusya’da Menşeviklerin bir bölümü
üzerinden etkili olmuştu. 1910’lu yıllarda Rusya’daki Menşevik – Bolşevik mücadelesinde yenilgiye uğradı. Demokratik toplum, demokratik iktidar,
demokratik siyaset diyen Menşeviklere, Bolşevikler tarafından söylenen bir
söz çok etkiliydi. Bolşevikler demişlerdi ki, “kültürel özerklik kültürel değil, dört başı mamur siyasal bir
taleptir; dürüst olun kültürel’lik arkasına saklanmayın, alemi aptal yerine
koymayın!”. Sonra da, talebin bir ya da birkaç etnik-dini topluluğun
iktidarlarını garanti ederken, toplumun bütünü için mutlak bir dağılmaya yol
açacağını göstermişlerdi. Otto Bauerci öneriler 1918’de toz olup dağıldı.
*
Bu fikir, 1970’li yıllarda bir Avrupa Birliği kurma uğruna düşünen Alman
vatandaşı Jurgen Habermas tarafından
işlendi. Ondan ortaya “ulusal
vatandaşlık” yerine “anayasal
vatandaşlık” önerisi geldi.
1990’ların post-modernizmi bunu aldı; çeşitlilik, farklılık, öteki,
çoğulculuk, katılımcılık, vb… kavramlarla birlikte yüceltti.
1990’larda sosyalist sistem dağılınca, profesyonel anayasa yazıcılar
yakaladıkları ülkelere mozaik anayasalar biçmeye giriştiler. Ulus’suz, örneğin
Irak’ta “Iraklı insanlar”dan söz eden
2005 tarihli işgal anayasası gibi anayasalar bunlar tarafından yazıldı. Her
etnik topluluk, her inanç grubu anayasal-siyasal kimlik sahibi oldu. Her yerel
ve bölgesel parçaya, istiyorsa başka bir dili de resmi dil olarak kabul etme
yetkisi verildi. Hem siyasal hem toplumsal yaşam etnik – dinsel – mezhepsel
daracık elbiselere sokuşturuldu. Ortak zeminleri, diğer canlılar gibi yalnızca toprak
idi. Ulus olamayacak bu insanlar için biricik ortak zemin, vatan olma niteliği
zinhar olmayan bir dünya parselinden ibaret oldu.
*
Şimdi, PKK/HDP siyasal programı nefes alamıyor. Çözümcü AKP, Davutoğlu
döneminden kalma bu “siyasal program yerleştirmeleri”ne sırtını dönmüş
görünüyor. Ortada tek sahip, CHP’deki, özgürlükçü yani neoliberal demokratlar
kaldılar. Kurultay ve Parti Meclisi bildirgelerine müdahaleleriyle ses
veriyorlar. Bildirgelerde, hem Cumhuriyetin temel değerlerine (yani ulus
bilincine) dayanmaktan hem de ulus bilincinin ve ulusal vatandaşlığın reddi
anlamına gelen “eşit vatandaşlık”tan söz ederek ayıplanacak bir kandırma oyunu
oynuyorlar.
*
Onlar yıllardır söylüyorlar, biz de öyle:
Evet, eşitlik! Eşit vatandaşlık değil; yani etnik
toplulukların eşitliği değil. Yurttaşların Eşitliği, etniği dini inancı mezhebi ne olursa olsun ulusun
bireylerinin eşitliği.
[BAG, Aydınlık, 14 Şubat 2018]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder