Cumhurbaşkanı ve Başbakan konuşmalarında “78 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı” diyor; buna göre TC vatandaşıyız.
Kemal Kılıçdaroğlu da öyle diyor, “Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları….”
HDP yöneticileri ne vatandaşı olduğumuzu söylemiyorlar, daha çok “halklar….” diyorlar; herhalde “halklar vatandaşıyız”.
*
Anayasanın “siyasi haklar ve görevler” bölümünde, her birimizin “Türk vatandaşı” olduğumuz belirtiliyor. Madde 66’nın başlığı Türk vatandaşlığı. Maddede deniyor ki, “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.”
Gelin görün ki, siyasetin tepesindeki parti yöneticileriyle devlet yöneticileri “Türk vatandaşları”nı hiç ağızlarına almadıkları gibi, taşıdığımız kimlik belgelerinde de başka başka durumlar var. Nüfus cüzdanlarımızda “Türkiye Cumhuriyeti Nüfus Cüzdanı” yazıyor; dinimiz hanesi var, ama uyruğumuzu ayrıca gösteren bir hane yok. Pasaportlarda ülke kodu TUR, uyruğu (nationality) bölümünde de TUR yazıyor. Herhalde Turkey –Türkiye kısaltması. Bu temel resmi belgelerde de “Türk vatandaşlığı”na işaret eden bir ibare yok.
*
Aslına bakarsanız bu çeşitliliği çok dert etmeyebilirdik.
Dert etmeye başladık. Çünkü Yeni Anayasa yapmak isteyenler, yapamazlarsa kapsamlı anayasa değişiklikleri yapma niyeti taşıyanlar var. Başta iktidar partisi AKP var; diğer üç muhalefet partisi de seçim bildirgelerinde “yeni anayasa yapacağız” dediler. Ve MHP hariç, 1 Kasım 2015’de yapılan son seçimde anayasada vatandaşlığı değiştirecekleri yönünde sözler koydular.
AKP, CHP, HDP, yeni anayasa için “eşit vatandaşlık anlayışı”nı benimsediklerini ilan ettiler. Seçim bildirgelerinde yer alan ifadeler şöyle: AKP “eşit vatandaşlık anlayışını benimsiyoruz”; CHP “eşit vatandaşlık temelli bir anayasa yapacağız”; “HDP’nin öngördüğü anayasa; eşit yurttaşlık temelinde olacak”.
İşte bu anlayış çerçevesinde ilk atacakları adımın, vatandaşlık adımızı değiştirmek olacağı da bildirgelerde açıkça dile getirildi. HDP’nin zaten çoktandır istediği bu değişiklik konusunda AKP “herhangi bir etnik veya dini kimliğe referans yapmayan bir vatandaşlık tanımını esas alacaktır” sözünü verirken, CHP yeni adı da yazıp “devlet yönetiminde, dil, kültür, inanç ve yaşam tarzları arasında ayrım yapmaksızın Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığı ortak paydasını esas alacağız” dedi.
*
Yaptığımız alıntılar yeterince açık biçimde gösteriyor ki, TBMM’deki üç partinin tepesindekiler anlaşmışlar; vatandaşlığın adını değiştirecekler. Türk silinecek, yerine TC vatandaşlığı yazılacak. Bundan böyle “eşit vatandaşlık”, eskimiş adıyla da “anayasal vatandaşlık” anlayışı benimsenecek.
Peki şimdiki Türk vatandaşlığı eşitlik ilkesine dayanmıyor mu? Anayasanın 10. Maddesi eşitlik maddesi ve şöyle diyor: “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. ….”
“Eşit vatandaşlık” bundan daha ileri ne getirmek anlamına geliyor?
*
İpucu, yukarıda AKP’nin seçim bildirgesinden yaptığımız alıntıda. “herhangi bir etnik kimliğe referans yapmayan vatandaşlık tanımı”… Yani “Türk” bir etnik kimliğe referans yapıyor; onu yerinden edeceğiz.
Ya sonra?
*
Yanıtsız sorular da bu noktada başlıyor:
(1) Peki “Türk”ü ulusal vatandaşlığımızın adı olarak sildikten sonra, eşitlik ve güvence için, kimliklerin anayasal statüye kavuşturulması gerekmeyecek mi?
(2) O zaman her etnisitenin kendi yönetim kurumları mı olacak?
(3) Bunlar siyasette ve devlette kendilerini nasıl temsil edecekler?
(4) Bir etnik grup saydığınız Türk’lerin anadili Türkçe, şimdi olduğu gibi tek-ulusal-resmi dil olarak kalacak mı?
(5) Yoksa o da mı kaldırılacak?
(6) Madem eşitlik etniklerin eşitliği, diğer etnik grupların dilleri de resmi dil mi olacak?
(7) Bu durumda kamu hizmetlerinin de her etnik grup için ayrı ayrı örgütlenmesi gerekmeyecek mi?
(8) Türk vatandaşlığı yoksa, Türk Milleti nasıl olacak? Yurttaş, milletin yapıtaşı olduğuna göre, yapıtaşı bireyden etnik topluluğa dönüşünce “millet” de mi silinecek?
(9) Herbirimiz Türk vatandaşı kimliğimizle, Türk Milleti olarak egemenlik hakkına sahibiz. Bu kimliğimiz değişince Türkiye sınırları içinde egemenlik hak ve yetkimiz düşecek mi?
(10) Yoksa “Türk Milleti” de, Leyla Zana’nın TBMM yemin töreninde dediği gibi, “Türkiye Milleti” gibi bir şey mi olacak?
*
Yukarıdaki sorular duygudan arınmış, öngörülen değişikliğin olası sonuçlarına ilişkin gerçek sorulardır.
Gerçek-üstü olan şey, bu kimselerin, egemenliğini yarı-sömürgeleşip parçalanan bir kül yığınından çekip çıkarmış bir ulusun, egemenlik hakkından parlamenter demokrasinin dehlizlerindeki pazarlıklara boyun eğip vazgeçebileceğini düşünmek… Hem de yüz yıl önce kaderini “müdafaai hukuku milliye”, yani milli varlığını ve haklarını savunma bilinciyle belirlemiş olan bir ulusun!
Şaka mısınız siz?
[BAG, Egeekspress, 04 Ocak 2016]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder