7
Haziran 2015 günü genel seçim yapıldı. Sandık, tek başına hükümet çıkarmadı. 13
Temmuz 2015 günü AKP-CHP arasında koalisyon görüşmeleri başladı. Bir taraf bu
işe ‘istikşafi görüşme’ adını takarken,
öbür taraf buna hiç takılmadı. Karşısındakine neden böyle dediğini bile
sormadı, yapılan işe ‘koalisyon
görüşmesi’ demeyi sürdürdü.
Elbette
karşı tarafın görüşmelere “istikşafi”
adını takmaktaki amacının ne olabileceğini soranlar oldu. Sözlüklere bakıldı;
bunun yalnızca yoklama anlamına
geldiği anlaşıldı. Ne var ki, çevresine olumlu, yapıcı, sonuca odaklı düşünme
erdemi pompalayanlar, soruşturanları anında payladılar. Hatta ‘insan biraz kendine güvenmeli canım!’ da
dediler.
Bir
ay bitti. Ülkenin orta yerine 32. gün boşluğu doğdu. 15 Ağustos 2015 günü
anlaşma olmadığı ortaya çıktı. CHP genel başkanı söylediği sözle herkesi
şaşırttı: “Koalisyon müzakeresi olmadı” dedi. “Bize seçim hükümeti kurmayı önerdiler”. AKP genel başkanı da “seçim sıhhat için aşı gibidir, korkmamak lazım”
dedi. “Bugün itibariyle CHP ile olanlar
tükendi. Şimdi diğerleriyle devam edeceğiz. Tükete tükete gideceğiz.”
Nitekim
gittiler, sonuç malum. AKP tek başına, hükümet olma dayanaklarını yitirmiş
olduğu halde, MHP’ye bir ve HDP’ye iki bakanlık vuruşla 1 Kasım 2015 günü seçim
yaptı.
*
AKP
şimdi Yeni Anayasa yapmak için çalışıyor.
Cumhurbaşkanı
Yeni Anayasa’yı başkanlıkla mantoladı. Mantonun altında Türk Vatandaşlığı ve
Türk Milleti elbisesi yok. Pantolon da federemsi bölgelerden biçilmiş. HDP
ulusal devleti ortadan kaldıracak Türksüz, çok-etnisiteli ve ülke toprakları
üzerinde özerkçi, çok-ortaklı bir devlet peşinde, Oslo müzakerelerinde kurulan
Yeni Anayasa masasına çoktan yerleşti.
CHP
ve MHP ise masaya yerleşme derdindeler. Gelgelelim neden olduğunu kimse
bilmiyor. Bunların ”Türkiye’ye yeni bir
anayasa gerek” sözünü neden benimsediklerini bile kimse bilmiyor. Nasıl ‘istikşafi’nin
ne demek olduğunu anlamamış ya da anlamazdan gelmişlerse, “anayasa değişikliği” ile “yeni
anayasa” sözlerinin de aynı anlama gelmediğini fark etmemiş görünüyorlar. Belki
de fark ettiler de, fark etmezden geliyorlar.
Tükene
tükene gidiyorlar.
*
TBMM’de
2011’de oturulan masa, Anayasa Uzlaşma
Komisyonu, anayasada değişiklikler üzerinde görüşmeler yaparak uzlaşma
arama masasıydı. Oysa şimdi AKP, tuhaf ortağı HDP ile birlikte, Yeni Anayasa
adıyla, ihvancı – etnikçi bir yıkım anayasası yapma düzlemine geçti. Şimdi TBMM’de
2016’da kurulan masa, başka yerlerde kotarıldığı besbelli olan Yeni Anayasa işini
meşrulaştırmaktan başka işlevi olmayan kırık bir masa.
CHP
ve MHP, büyücek kısmı Atlantik düşünce kuruluşlarında, bir kısmı Kandil’de, bir
kısmı da Cumhurbaşkanı sarayında kotarılan Yeni Anayasa’yı, TBMM’deki sözde
komisyonda oturarak perdeliyorlar. Aynı çok bilmiş ‘biz masadan kaçmayızcılar yine konuşuyor. Aynı kendimize güvenimiz yok mucular, kendine güvenmeyi Yeni Anayasacılarla işbirliği
yapmak diye satmaya devam ediyorlar. Kendine güvenmenin her zaman oyuna
katılmak değil, kritik zamanlarda oyunu
bozmak olduğunu gözlerden kaçırmaya uğraşıyorlar.
*
CHP
ve MHP’ye son kez bir çağrıda
bulunmalıyız.
Yeni
Anayasa denen kürek, ülkemizi, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesiyle açtığı ve AB
lordlarının çevrelediği ‘Yeni Ortadoğu’ çukuruna sürüklüyor. Bunun sapına
yapışmayı bırakmak gerek.
Yeni
Anayasa yapmak isteyenlerin bu işteki
en büyük eksikleri, meşruiyettir. Onlara
bu can suyunu verenler, sizlersiniz. Bugün mesele anayasa değişikliği yapmaktan
çıkmış, uzlaşma masaları kullanma masaları haline gelmiştir. Her türlü başka
konu bir yana, en başta, egemenlik
hakkının kime ait olduğu konusunda ayrı yollara girmiş olanlar, birlikte
anayasa yapamazlar. Tükenirsiniz. Türkiye’yi de tüketirsiniz.
BAG, Aydınlık, 31 Ocak 2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder