Rüyanda
görsen hayra yormayacağın şeyler, anayasa temelinde tartışılıyor. AKP-HDP
önceden anlaşmıştı; CHP yönetimindeki bir grup da bu anlaşmaya katılmaya can
attı. Konu anayasadan Türk Vatandaşlığı
statümüzü kazıyıp atmak…
Anayasa
dendiğine bakmayın, bu işler günlük yaşamımızın işleri.
Güzel
Ege kıyısında sabah kahvesini nescafe
olarak almaya alışmış olanlar bile, illa ki bizim kahveden ister. Siz siz olun, “Bir Türk kahvesi, orta olsun” demekten vazgeçin artık. Kendinizi alıştırın:
“Bir TC kahvesi, orta olsun” Ya da
şunu deneyin: “Bir Türkiye kahvesi, orta
olsun”. Zor mu gelecek? O halde şunu deneyin: “Bir Şey kahvesi, orta olsun”!
*
Hazırlıklar
uzunca zamandır sürüyordu.
Tüm
ülkede, Ege’nin neredeyse her kasabasıyla kentinde çocukluğumuzun büyük şenliği
kurtuluş günleri kutlaması, TV
ekranlarında yüzlerini buruşturan çok bilmiş bir takım kozmopolit adam ve kadın
tarafından aşağılanıyordu. “Küreselleşme çağında ne bu!” diyorlardı. “Şehrin göbeğinde Fransıza, İngilize, Yunana
düşmanlık körükleyen müsamereler! Bırakın artık bunları!” İzmir’in 9 Eylülü, Bergama’nın 14 Eylül’ü,
yüreklerimizin kahramanlık şenlikleri, bazılarınca sevilmeyen günler ilan
edilmeye başlanmıştı.
Sonra
iktidardaki ve muhalefetteki partiler devreye girdi, onlara göre, okullarda
okutulan “Andımız” bazı
yurttaşlarımızı rahatsız ediyordu, kaldırdılar.
Dernek,
sendika, birlik genel kurullarında ve hatta kimi bakanlık toplantılarında
açılış İstiklal Marşı ve Saygı Duruşu
ile yapılıyordu; kaldırdılar. Daha geçtiğimiz hafta Edirne’de vali yardımcısı
başkanlığındaki Köylere Hizmet Götürme Birliği’nin genel kurulunda ne bayrak vardı, ne Atatürk resmi.
İstiklal Marşı ve Saygı Duruşu da yoktu. Muhtarlar bu durumu protesto ettiler,
salonu terk ettiler. O vali yardımcısı 31 muhtarın salonu terk etmesine
aldırmadı; oturmayı sürdüren 9 muhtarla “toplantı”sını yaptı.
Bırakın
Cumhuriyeti, bizzat bulunduğu partiyi kurmuş olan ve partinin ilk genel başkanı olan Mustafa Kemal Atatürk’ün resmi,
üstelik TBMM içindeki makam odasında,
bir CHP milletvekilini rahatsız etti. Atatürk’ün resmini indirip çöpe attığı
öğrenildi. Partinin genel başkanı bu kişinin kim olduğunu biliyor. O kişiyi
besbelli yüksek koruması altına aldı, işi “komisyona havale” ederek hepimizin
gözünün içine baka baka yürüyüp giden büyük operasyonun sahiplerinden biri
olduğunu adeta ilan etti.
*
Alanlarda
Cumhurbaşkanı başta olmak üzere “Türk,
Kürt, Laz, Çerkez, Boşnak…. Hepimiz bir milletiz” sözü, devletin her
kademesinden çın çın çınlatılıyor. Bir cümlede “Türk”, etnik gruplardan biri haline getiriliyor. Böylece de Millet,
adsız kalıyor.
CHP
genel başkanı da aynı şeyi söylüyor; vatandaşlığa
bir etnik grubun adı verilmemeli, yani “Türk” denmemeli, diyor.
HDP
zaten bunu talep ediyordu.
Böylece
“Türk vatandaşı”, 1919-1923 mücadelesiyle kanla-canla elde ettiği egemenliği,
tepsi içine koyup “ben egemenlik
hakkımdan vaz geçiyorum” diyerek birilerine ikrama hazırlanıyor.
*
Biz
diyoruz ki, kurulan cümle yanlış, doğrusu: “Türkmen,
Yörük, Kürt, Laz, Çerkez, Boşnak… Hepimiz bir milletiz, Türk Milletiyiz”… Etnik
gruplar var, Millet var, Millet’in adı da var.
Biz
diyoruz ki, “Türk” bir etnik grubun adı
değildir; tüm etnik grupları kapsayan milletin/ulusun adıdır. “Türk”
demekten vazgeçmemeli.
Biz
diyoruz ki, HDP’nin isteği bireysel kültürel haklar değil, istekleri etnik
bölücülük ve ulusu ortadan kaldırmaktan ibaret.
Yani,
hiçbir toplum, bir kez egemenlik hakkını elde ettikten sonra terk etmez. Böyle
hileler işe yaramaz. Bu sinsi hazırlıklar, bir yerden mutlaka dönecek.
Şimdi
güzel Ege kıyısında benim için de bir
Türk Kahvesi söyler misiniz, şekerli olsun.
BAG, Egeekspress, 01.Şubat.2016, Pazartesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder