1 Şubat 2016 Pazartesi

BANA BİR "ŞEY" KAHVESİ LÜTFEN!


Rüyanda görsen hayra yormayacağın şeyler, anayasa temelinde tartışılıyor. AKP-HDP önceden anlaşmıştı; CHP yönetimindeki bir grup da bu anlaşmaya katılmaya can attı. Konu anayasadan Türk Vatandaşlığı statümüzü kazıyıp atmak…
Anayasa dendiğine bakmayın, bu işler günlük yaşamımızın işleri.
Güzel Ege kıyısında sabah kahvesini nescafe olarak almaya alışmış olanlar bile, illa ki bizim kahveden ister. Siz siz olun, “Bir Türk kahvesi, orta olsun” demekten vazgeçin artık. Kendinizi alıştırın: “Bir TC kahvesi, orta olsun” Ya da şunu deneyin: “Bir Türkiye kahvesi, orta olsun”. Zor mu gelecek? O halde şunu deneyin: “Bir Şey kahvesi, orta olsun”!
*
Hazırlıklar uzunca zamandır sürüyordu.
Tüm ülkede, Ege’nin neredeyse her kasabasıyla kentinde çocukluğumuzun büyük şenliği kurtuluş günleri kutlaması, TV ekranlarında yüzlerini buruşturan çok bilmiş bir takım kozmopolit adam ve kadın tarafından aşağılanıyordu. “Küreselleşme çağında ne bu!” diyorlardı. “Şehrin göbeğinde Fransıza, İngilize, Yunana düşmanlık körükleyen müsamereler! Bırakın artık bunları!İzmir’in 9 Eylülü, Bergama’nın 14 Eylül’ü, yüreklerimizin kahramanlık şenlikleri, bazılarınca sevilmeyen günler ilan edilmeye başlanmıştı.
Sonra iktidardaki ve muhalefetteki partiler devreye girdi, onlara göre, okullarda okutulan “Andımız” bazı yurttaşlarımızı rahatsız ediyordu, kaldırdılar.
Dernek, sendika, birlik genel kurullarında ve hatta kimi bakanlık toplantılarında açılış İstiklal Marşı ve Saygı Duruşu ile yapılıyordu; kaldırdılar. Daha geçtiğimiz hafta Edirne’de vali yardımcısı başkanlığındaki Köylere Hizmet Götürme Birliği’nin genel kurulunda ne bayrak vardı, ne Atatürk resmi. İstiklal Marşı ve Saygı Duruşu da yoktu. Muhtarlar bu durumu protesto ettiler, salonu terk ettiler. O vali yardımcısı 31 muhtarın salonu terk etmesine aldırmadı; oturmayı sürdüren 9 muhtarla “toplantı”sını yaptı.
Bırakın Cumhuriyeti, bizzat bulunduğu partiyi kurmuş olan ve partinin ilk genel başkanı olan Mustafa Kemal Atatürk’ün resmi, üstelik TBMM içindeki makam odasında, bir CHP milletvekilini rahatsız etti. Atatürk’ün resmini indirip çöpe attığı öğrenildi. Partinin genel başkanı bu kişinin kim olduğunu biliyor. O kişiyi besbelli yüksek koruması altına aldı, işi “komisyona havale” ederek hepimizin gözünün içine baka baka yürüyüp giden büyük operasyonun sahiplerinden biri olduğunu adeta ilan etti.
*
Alanlarda Cumhurbaşkanı başta olmak üzere “Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Boşnak…. Hepimiz bir milletiz” sözü, devletin her kademesinden çın çın çınlatılıyor. Bir cümlede “Türk”, etnik gruplardan biri haline getiriliyor. Böylece de Millet, adsız kalıyor.
CHP genel başkanı da aynı şeyi söylüyor; vatandaşlığa bir etnik grubun adı verilmemeli, yani “Türk” denmemeli, diyor.
HDP zaten bunu talep ediyordu.
Böylece “Türk vatandaşı”, 1919-1923 mücadelesiyle kanla-canla elde ettiği egemenliği, tepsi içine koyup “ben egemenlik hakkımdan vaz geçiyorum” diyerek birilerine ikrama hazırlanıyor.
*
Biz diyoruz ki, kurulan cümle yanlış, doğrusu: “Türkmen, Yörük, Kürt, Laz, Çerkez, Boşnak… Hepimiz bir milletiz, Türk Milletiyiz”… Etnik gruplar var, Millet var, Millet’in adı da var.
Biz diyoruz ki, “Türk” bir etnik grubun adı değildir; tüm etnik grupları kapsayan milletin/ulusun adıdır. “Türk” demekten vazgeçmemeli.
Biz diyoruz ki, HDP’nin isteği bireysel kültürel haklar değil, istekleri etnik bölücülük ve ulusu ortadan kaldırmaktan ibaret.
Yani, hiçbir toplum, bir kez egemenlik hakkını elde ettikten sonra terk etmez. Böyle hileler işe yaramaz. Bu sinsi hazırlıklar, bir yerden mutlaka dönecek.

Şimdi güzel Ege kıyısında benim için de bir Türk Kahvesi söyler misiniz, şekerli olsun.

BAG, Egeekspress, 01.Şubat.2016, Pazartesi


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder