Davutoğlu sonra 2014 yılında TC Başbakanı oldu. Bu kez konuşmalarına “mekan, zaman, insan anlayışımız” ve “kadim zamanlar” ve “medeniyetimiz” sözleri damga vurmaya başladı. Konuşmalarını dinleyenlerden “Hocadır, meslek bozulması işte, soyut konuşuyor, hatip değil” diyenlerimiz oldu. Ama 2014’ten bu yana biriken sözleri ilginç bir hal aldı. Bizim İbrahim Milleti olduğumuzu söylemeye başladı.
27 Aralık 2014 günü yapılan Diyarbakır İl Kongresi’nde ilginç şeyler söyledi. “Çözüm süreci çok önemli” dedi. “Çözüm süreci temelinde yeni bir Orta Doğu yaratacağız” dedi. Bu yeni bölge tevhidi, İbrahimi, Eyyubii temellerde kurulacak bir bölge olacaktı. Peki Türkiye’nin yeri ne olacaktı? Başbakan o konuşmasında bu soruya anlamlı bir açıklık getirmemişti. En azından ben notlarıma öyle düşmüşüm.
5 Şubat 2016 günü Mardin’de yapılan “Kardeşlik Buluşmaları” adlı iki gün önce yaptığı toplantıda merakımı giderdi. Bu konuşmasıyla Türkiye için nasıl bir gelecek düşündüğünü açıkladı.
Bir saat onbir dakikalık konuşmanın ilk 45 dakikasında, Türkiye için ne yapmak istediğini anlattı. Son 25 dakikayı, toplantının düzenlenme nedeni olarak duyurulan konuya, “10 Maddelik Eylem Planı”na ayırdı. Gazeteler ve TV’ler bunun üzerinde durdu. İlk 45 dakika ise, Başbakanın “hocalığı tuttu, konuştukça konuştu, asıl konuya çok az zaman kaldı” diye görüldü.
Kanımca bu değerlendirme çok yanlış oldu. Çünkü Davutoğlu’nun ilk 45 dakikada söyledikleri, asıl ve derin eylem planı ile ilgiliydi. Derin Plan, konuşmanın bu bölümünde, şimdiye kadar hiç olmadığı kadar açığa vuruldu.
5 Şubat 2016 günü, AKP Genel Başkanı’nın “yeni anayasa”yla yapmak istediklerini sansürsüz biçimde ilan ettiği gün oldu. Yazılı tam metni bulamadım; konuşmayı https://www.youtube.com/watch?v=Ae8uvDGkgeA internet adresinden dinleyerek çözdüm. Tahammül gösterip gösteremeyeceğinizi düşünmeyin, ülkemiz ve ulusumuzun adına son derece üzüntü ve kaygı verici olan bu konuşmayı dikkatle dinleyin derim.
*
Kolaylık olsun diye, ilgilenecek olan okuyucularımız için, aşağıda konuşmanın iskeletini sunuyorum.
Birleştirici Ruh ile Parçalayıcı Ruh çarpışıyor.
Birleştirici Ruh (1) Milleti İbrahim, (2) Türkmen – Kürt birliği olarak Sultan Alpaslan, (3) Kudüs’e inen Selahaddin Eyyubi’nin ruhları.
Parçalayıcı Ruh (1) Haçlı, (2) Moğol, (3) Sömürgeci devletler ruhu.
Birleştirici ruh, parçalayıcı sömürgeci ruha karşı dördüncü olarak harekete geçtiğinde, bu ruh Kut’ül Amare’nin, İslamın son ordusu istiklal savaşı ordularının, 1920 Birinci Meclisinin ruhu.idi. Ama parçalayıcı ruh bir kez daha ortaya çıktı. Bu kez o, Türk ulusçuluğu idi. Bölücü ve parçalayıcı ruh!
Şimdi kendisi (ve anlaşılan AKP yönetimi), yeni bir ruhu ve yeni birleştirici anlayışı harekete geçirmiş bulunuyor. Parçalayıcı ulus anlayışı yerine, birleştirici bir millet-devlet anlayışını yerleştirecekler.
Konuşmanın iskeleti böyle.
Özünü dile getirirsek, o da şu: Başbakan, parçalayıcı Türk Milleti (ulusal devlet) anlayışı yerine, birleştirici İbrahimi Millet anlayışını (ümmet devletini) getireceğini ilan etmiş bulunuyor.
TC Başbakanı, “Türk Milleti’nin egemenlik hak ve yetkisi yok” diyor. Ama bunu dediğinde, kendisi “Büyük Türk Milleti önünde” ettiği yemini yemiş ve koltuktaki meşruiyetini (yasallığını) yitirmiş oluyor.
Türkiye temellerinden sarsılıyor.
Birleştirici ruh, parçalayıcı sömürgeci ruha karşı dördüncü olarak harekete geçtiğinde, bu ruh Kut’ül Amare’nin, İslamın son ordusu istiklal savaşı ordularının, 1920 Birinci Meclisinin ruhu.idi. Ama parçalayıcı ruh bir kez daha ortaya çıktı. Bu kez o, Türk ulusçuluğu idi. Bölücü ve parçalayıcı ruh!
Şimdi kendisi (ve anlaşılan AKP yönetimi), yeni bir ruhu ve yeni birleştirici anlayışı harekete geçirmiş bulunuyor. Parçalayıcı ulus anlayışı yerine, birleştirici bir millet-devlet anlayışını yerleştirecekler.
*
Konuşmanın iskeleti böyle.
Özünü dile getirirsek, o da şu: Başbakan, parçalayıcı Türk Milleti (ulusal devlet) anlayışı yerine, birleştirici İbrahimi Millet anlayışını (ümmet devletini) getireceğini ilan etmiş bulunuyor.
TC Başbakanı, “Türk Milleti’nin egemenlik hak ve yetkisi yok” diyor. Ama bunu dediğinde, kendisi “Büyük Türk Milleti önünde” ettiği yemini yemiş ve koltuktaki meşruiyetini (yasallığını) yitirmiş oluyor.
Türkiye temellerinden sarsılıyor.
(BAG, Yeni Adana, 8 Şubat 2016)
Bütün amaç ve hedefleri, Cumhuriyetin temel kazanımlarını ortadan kaldırarak, Millet esasına dayalı bir devlet yerine, Ümmete dayalı bir devlet yapısını hakim kılabilmektir.
YanıtlaSil