Anayasa
Uzlaşma Komisyonu, “masa” takma adını aldı. 2011’de kurulan masa, uzlaşma
olmadan başarısızlıkla sonuçlanmıştı. 2016’da ikinci kez açıldı. 4, 10, 16 Şubat
günlerinde üç kez toplandı. Usul adı verilen (1) komisyonun adı, (2) komisyonun
görevi maddeleri tartışılırken, AKP’nin başkanlık rejimi dayatması karşısında CHP’nin parlamenter rejim ve ilk dört maddeye
dokunulmaması demesiyle çıkmaza girdi. Komisyonun başkanı “olmuyor” dedi, çok tutmuş deyişle “masa dağıldı”.
*
AKP ve HDP neredeyse karalar bağladılar. AKP cenahından sözcü Ömer Çelik, artık gına getirmiş
olan “baskıcılar, tek parti zihinliler…”
küfürlerini savurdu. Ahmet Davutoğlu “n’olur
masaya dönün” derken, Bekir Bozdağ “inşallah
dönülür” diye dualar etti. Söyledikleri şu oldu: “Yeni anayasa önemli, ama yapım süreci ondan daha çok önemli”. İşte
bu söz doğruydu; çünkü AKP, yapmak istediği anayasaya “toplumun ve siyasetin tam katılımı” olmadıkça adım atamaz. Bu işe herkes katılmış gibi bir görüntü
yaratmaya nefes kadar muhtaç. Komisyon da bu görüntünün ta kendisi…
*
Bu
gelişmeler üzerine Cumhurbaşkanı “AKP kendi anayasa taslağını hazırlar,
ortaya koyar” dedi. AKP bunu elbette yapabilir. Hatta yapmasında büyük bir
yarar da vardır. Böylece katılımcılık gösterileri, uzlaşma-pazarlık hikayeleri,
usandırıcı ilmi-siyaset oyunları bir yana itilir ve AKP anayasasının ne tür bir
şey olduğunu hepimiz görürüz. Kendi partilileri de görür. Seçmenleri de… AKP’nin
“sivil anaya” dediği metnin ne olduğu ortaya konsun, herkes ve özellikle AKP’liler
bir görsün.
*
AKP’nin
masadaki temsilcilerinden biri olan Ahmet
İyimaya, 19 Şubat 2016 akşamı bir televizyon programında “madem öyle, biz de kendi taslağımızı
anayasa olarak halkoyundan geçiririz” dedi. İşte bu en çarpıcısıydı.
Peki nasıl geçirirsiniz? Anlaşıldı ki, şimdi geçerli olan tüm usul kurallarını, TBMM’de
yeterli ve gerekli sayı koşullarını; referandum şartlarını bir yana atmanın
yollarını arıyorlar. Ama daha söylerken, bunların gayrımeşru arayışlar olduğu
ortaya çıktı. Çaresizliğin ayıplı zihni...
*
Durum ortaya çıktı; AKP – HDP için en temel
eksiklik “meşruiyet”. Anayasa Uzlaşma Komisyonu, bu can suyu ihtiyacını karşılayan
bir pınar. Masa devrildi, can suyu çekildi, AKP – HDP çaresizliğe düştü. Türkiye, başına geçirilecek karanlık
çuvaldan kurtuldu.
*
Böyle bir manzara karşısında MHP anlaşılması çok güç bir
tavır sergiledi. Masadaki temsilcileri
“biz masa sürsün isteriz” dediler. MHP’nin,
Türksüz Anayasa Dayatması artık iyice açığa çıkmış bulunan o masaya oturma
arzusu herkesi şaşırttı. Hatta AKP’liler “üç
partiyle otururuz” gibi sarsak laflar ettiğinde de “olur, otururuz” gibi şeyler mırıldandılar.
Neden?
MHP
yöneticileri hala “masadan kalkan
kaybeder, masayı deviren kaybeder” gibi içi boş tehditlere değer mi
veriyorlar? Oysa o şantaj anlamını ve etkisini yitireli çok oldu!
Üstelik
MHP masada “bu komisyon ve meclis yeni
anayasa yapamaz, ancak ve ancak anayasa değişiklikleri üzerinde çalışabilir”
görüşünü savunmuş, AKP ise bunu adeta duymazdan gelmişti. Bu konu çözülmeden,
yani “masa”nın oynayacağı oyun kararlaştırılmadan,
Komisyon’un çalışması mümkün değildi. MHP bu temel konuyu çözüme kavuşturmadan
masada nasıl oturacak?
*
Tarih iki notu yazdı:
(1)
“Masa”da CHP görüş ve
itirazlarının arkasında durdu. MHP durmadı.
(2)
CHP ve MHP, “Türk’süz
Anayasa Dayatması”yla ilgili olarak, 2016 Masası’nda da açık konuşmadılar.
Yenianayasa Müzakeresi Yok! Yenianayasaya Geçit Yok!
(BAG, Yeni Adana, 22 Şubat 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder