“Masa”,
TBMM’de dört partiden üçer temsilciyle kurulmuş olan Anayasa Uzlaşma Komisyonunun
takma adı.
Biri
2011’de kurulmuştu, gizli niyetler bir bir sızmıştı, “masa dağıldı”.
İkincisi
2016’da kuruldu, 4, 10, 16 Şubat günlerinde üç kez toplandı, üçüncü toplantıda CHP parlamenter rejim ve ilk dört madde temelinde bir anayasa, deyince bu
“masa” da dağıldı.
AKP
ve HDP karalar bağladılar. Normaldir, çünkü muhtaç oldukları meşruiyet zemini
dağıldı.
MHP “biz masa sürsün isteriz” dedi.
Şaşırttı, çünkü masada Türksüz Anayasa dayatması var.
*
Çaresizlik diz boyu. AKP şimdi bir yandan “masaya dönün”
çağrıları yapıyor, bir yandan da “kendi
taslağımızı anayasa yaparız” diyor. Çünkü yeni anayasadan daha önemlisi,
bunun yapılış biçimi. Gerçek ya da göstermelik olsun, parlamentodaki partilerin
tam uzlaşması bile değil, “tam katılımı”
yoksa, yeni anayasa da yok! Kendi başına anayasa yapmak ise olmayacak duaya amin demekten öte bir
anlam taşımıyor. Daha üç yıl önce, Mısır’da ihvancılar kendi anayasalarını
yapmışlardı. Referanduma sunup yürürlüğe bile sokmuşlardı. Tarih Aralık 2012
idi, Temmuz 2013’te hem anayasaları hem de iktidarları sona erdi.
*
Mesele
“masa” idi. Masa, AKP-HDP ortaklığıyla yürütülen ve Atlantik diyarından da
istenen yeni anayasaya can suyu idi. Can suyu kesildi. Türk Milleti’nin
egemenlik hakkını anayasadan silmeye kalkışmış odaklar tık nefes kaldılar.
*
Şimdi
“Türk milliyetçisiyim” diyenlere dikkat etme zamanı. PKK ve çevresi, bu
yoldan geçip etnik kimliklere statü ve Kürdistancılık fırsatı elde etmeyi
umuyor. AKP yöneticileri ve çevresi, Milleti İbrahim dedikleri bir çerçevede
ihvani ümmet egemenliği yakalama fırsatını kovalıyor. Atlantik dünyasından bin yıllık Anadolu hesabının görüleceği
günler geldi titreşimi yayılıyor. Çünkü yeni anayasacılık, Türk Milletinin
egemenlik hakkını ortadan kaldırmaya ahdetmiş. Üçü birlikte ve kimbilir başka
kimler, bin yılın son fırsatı peşinde koşarken, yıllardır Türk Milliyetçisiyim
diyenlerden bazıları ne diyorlar?
*
Bunlardan birkaçını söyleyeyim:
Televizyonlarda
kimileri “önemli olan Türk mefkuresidir,
anayasa da neymiş” diyorlar.
Gazetelerde
kimileri “Milleti İbrahim demek Türk
demektir, bir şey değişmez” demeye getiriyorlar. Bunlar Mu Uygarlığı’ndan
dem vuruyorlar; Hz. İbrahim Sümer Türkü idi, bilmez misin diye haykırmaya
gayret ediyorlar.
Sosyal
medyada bazıları “anayasayı boşver, Çin –
Rusya – İran Türklere zalimlik ediyor, onlar için konuşalım” deyip meydan
boşaltıyorlar.
*
Sol-sosyal demokrat çevreler Türk vatandaşlığını “etnik kimlik” sayıp ulusal
egemenliğin altını oymak isteyenlere yolu açarken, kendini bugüne kadar kamuoyuna “Türk Milliyetçisi” diye takdim etmiş çeşitli çevreler de iri
lakırdılarla yol temizliği yapıyorlar.
*
Ulusal
kurtuluş savaşıyla elde edilmiş egemenlik hakkımıza yönelik saldırıların bugün
elde ettikleri kuvvet, kendi güçlerinden bulup çıkardıkları kuvvet değil.
Bunlara karşı direnecek olan düşünce ve hareketlerin içlerindeki göçüklerden
buldukları cesaret.
(BAG, Egeekspress, 22 Şubat 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder