Tarih 2011’e geldiğinde, ele-avuca gelir büyüklükteki tüm siyasi parti yöneticileri “yeni anayasa” demeye başladı.
“Peki ama neden yeni bir anayasaya ihtiyaç var” sorusuna hiçbiri anlamlı bir şey söyleyemedi.
Şimdiki anayasa darbe anayasasıdır; kaldıralım diyen oldu. Ama ortaya çıktı ve hepsi de kabul etti ki, şimdi yürürlükte olan anayasa, doğumu darbe dönemi olsa da, geçen 33 yılda çok ama çok değişti. İçeriği bakımından yüzde 70’i değişti. Darbe hükümleri temizlendi, bu artık o anayasa değil.
Bunu askerler yaptı, anayasayı siviller yapsın diyen oldu. Geçen 33 yılda değişiklik için çıkarılan 17 yasayı sivil hükümetler çıkardı. Hatta öyle ki, değişikliklerin kallavi bir bölümü “AB’ye Uyum Paketleri” kapsamında yapıldı; yani değiştirme işini yalnız yerli değil aynı zamanda AB’li siviller gerçekleştirdi.
*
Artık biliyoruz ki, AKP ile HDP, ulusal devleti ortadan kaldırmak istiyorlar. Ulusal/milli devlet, egemenlik hakkı Türk Milleti’ne ait olan devlet demek. Anayasadan Türk Milleti’ni silmek ve egemenlik haklarını aynı işgal edilmiş Yeni-Irak’ta olduğu gibi “Türkiye ahalisi” deyip boşluğa atmak istiyorlar. CHP’nin tepesindeki klik her zamanki “açık çek”i elinde, bu hedefe örtülü destek veriyor. MHP “olmaz” diyor; ama sesini pek cılız çıkarmaya özen gösteriyor.
AKP başkanlık rejimi diyor; bu rejim özerkçi-eyaletçi bir devlet sistemi getirmek demek. HDP zaten bunu istiyor; açıkça da yazıp söylüyor. CHP’nin yönetimi, elinde yine bir açık çek, “yerel yönetim özerklik şartı” lafları edip o safa tutunmaya çalışıyor.
Kısacası mesele iki noktaya odaklanmış durumda.
Birincisi ulusal/milli devleti anayasadan silmek, ikincisi tekçi/üniter yapılanmaya son vermek.
*
Bu iki nokta, dış dünyadan destek bulabilmenin temel iki şartı.
Bugüne dek bu şartlar çevresinde dolanıp duran iki “uzman aktör” tanıdık.
Bunlardan biri, Yeni Adana’da “Ahtisaari Kokuşması” başlığıyla bir yazıya konu ettiğim Finlandiya’nın eski cumhurbaşkanı ve ‘ülke parçalayan adam’ diye ün yapmış olan Martti AHTISAARI adlı kişinin etrafında daha 2004 yılında örülmüş, İngiliz devleti (British Council) ve Soros Açık Toplum Vakfı tarafından yaratılmış TÜRKİYE KOMİSYONU.
Bir diğeri ise 1990’da Berlin Duvarı dağılınca sosyalist ülkelere anayasa yapmak amacıyla kurulmuş olan VENEDIK KOMİSYONU. Eski sosyalist ülkelere yapılacak işler bitince dağılmamış ve biz gibi ülkelere anayasa biçmeye başlamış komisyon. (Venedik Komisyonu ya da Yeni-Mandacılık)
*
Davutoğlu, 6 Nisan 2016 günü Finlandiya’ya gitti. Gazeteler yarım saatlik bir sürenin, Finlandiya’da artık hiçbir görevi olmayan bu kişiye –Martti AHTISAARI’ye ayrıldığını yazdı. Görüşme basına kapalı yapıldı ve hakkında hiçbir açıklama yapılmadı.
AKP’nin, 2007 yılında yeni-anayasa taslağı hazırlatma görevi verdiği Prof. Dr. Ergun ÖZBUDUN ise, daha 1990’da Venedik Komisyonu’na gönderilmişti. O tarihten bu yana ve AKP’nin kendisine anayasa görevi verdiği 2007’de, o komisyonda Türkiye’yi temsil eden kişi oydu.
*
Türkiye Komisyonu uluslararası hukukta dayanağı olmayan bir yapı. Fiili güç kullanıp, Türkiye üzerine raporlar hazırlıyor; Türkiye’nin AB üyeliğine destek olmak gerekçesini öne sürüp resmen “komiserlik” yapıyor. Başbakanlık koltuğunun, bu hukuk-dışı aşırılığın başıyla gizli tutulmuş görüşmeler yapması, hepimize rahatsızlık veriyor.
Venedik Komisyonu ise, Türkiye’de resmen çağrılıp görevlendirilmedi. Bu yeni-mandacı kurum dışarıda bırakıldı, buna hepimiz sevindik. Ama Türkiye’de anayasa yapma görevi verilen kişinin 17 yıldır zaten o komisyonun üyesi olduğunu düşününce…
Her neyse….
Yeni-Mandacı Venedik Komisyonu’nun Türkiye’den uzak tutulması her durumda iyidir. Artık pek gücü kalmamış görünen şu Ahtisaari başkanlığındaki komiserliğin de geç kalmış olsa da hukuksuzluğunun ilanını diliyoruz.
Türkiye’de Yeni Anayasacılara Geçit Yok!
İlgili yazı: Ahtisaari Kokuşması
İlgili yazı: Venedik Komisyonu yada Yeni-Mandacılık
(BAG, Yeni Adana Gazetesi, 11 Nisan 2016)
Türkiye’de Yeni Anayasacılara Geçit Yok!
İlgili yazı: Ahtisaari Kokuşması
İlgili yazı: Venedik Komisyonu yada Yeni-Mandacılık
(BAG, Yeni Adana Gazetesi, 11 Nisan 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder