Bizde, Anayasa’ya göre, 16 Nisan 2016
referandumundan bu yana, başkanlık
rejimi var. O rejimde başbakan ve ona bağlı hükümet yok. Bu rejim henüz
uygulamaya girmedi. 2019 seçimlerinden itibaren uygulanacak.
Anayasada yazan rejim henüz uygulamaya
girmediği için, halihazırda uygulanan rejim başka. 2007 yılında Anayasa
değiştirilmişti; sonraki cumhurbaşkanını parlamento değil halk seçecek
denmişti. Yedi yıl bitti, 2014 yılının yazında cumhurbaşkanı seçimleri yapıldı
ve cumhurbaşkanı doğrudan halk tarafından seçildi. Üstüne, 16 Nisan 2016 anayasa
referandumunda, cumhurbaşkanının siyasal parti ilişkisine yasak getiren madde
silindi. Cumhurbaşkanı partili olabilir dendi. Mevcut cumhurbaşkanı partisinin
başına geçti ve Partili Cumhurbaşkanlığı devri başladı. Bütün bunlar olup
biterken, başbakan ile hükümet de durduğu yerde durdu. Bunlar hala işlerinin
başında, 2019’da ortadan kalkacaklar. İşte bu özellikler nedeniyle şu anda fiilen
yarı-başkanlık rejimine sahibiz.
*
Ülkemizin toprakları, geleneksel olarak il sistemine göre, yani il – ilçe temelinde mülki idare [taşranın devlet idaresi] eliyle
yönetilir. Anayasaya göre halen öyle. Ama yasalara ve uygulamaya göre durum böyle
değil. İl sistemi, yerini artık yarı-il
sistemine bırakmış durumda.
Yarı-il sistemi 2014’ten beri uygulamada.
Yasası 2012’de çıkarılmıştı. Toplam 81 ilimizin 30’u büyükşehir yapıldı ve hepsinin
sınırları kuruldukları ilin sınırlarıyla çakıştırıldı. İl sayısına göre
bakarsanız, illerin az bir kısmı. Ama nüfusumuzun yüzde 80’i buralarda yaşıyor.
Bunlarda il sistemi olduğu yerde dursa da,
valilikler artık alanlarının tek yöneticisi değiller. İl – ilçe idarelerinin
yanı başında bir de hatırı sayılır bütçeler ve yetkilerle il genelinde
büyükşehir belediyesi, ilçelerde ise bunlara bağlı olan ilçe belediyeleri var.
Yeni tip büyükşehir belediyeleri “şehir”
yönetmiyorlar; il dediğimiz bölgesel alanı yönetiyorlar. Bunlara “belediye”
diyoruz ama, küçük ya da büyük olsun, bir
yerleşmeyi değil alanı yönettikleri için bu adın gerektirdiği karakterden
de yoksunlar.
*
Bir zamanlar, valilerin seçimle işbaşına
gelmesini isteyen bölgesel özerkçiler, şimdi bu çatallı halden müjde almayı
bekliyorlar. Büyükşehir garabeti tüm ülkeye yaygınlaştırılsın; sonra “bir ipte iki cambaz oynamaz” düsturuyla
valilikler kaldırılsın; bunların tüm işleri büyükşehir belediyesine devredilsin…
Yani büyükşehir belediyesi dönüşüme
uğrayıp “il yerel idaresi” olsun;
seçimli büyükşehir başkanı, valinin yerine geçsin. Hoş geldin, il ölçekli eyalet sistemi!
Siyasal rejimde zamana yayılmış hesapsız
bir dönüşüm, belediye sisteminde karakter bunalımı, ülkenin mülki yönetiminde
gelecek belirsizliği…
Hem de nasıl bir ortamda?
Dünyanın ağırlık merkezleri değişirken…
*
Dünyanın yeni ağırlık merkezlerinde işler
başka türlü.
Çin
yönetimi, kendi ülkesindeki önderlik bir yana, dünya
ülkelerinin siyasal partilerini davet edip büyük danışmalar süreci yürütüyor. Dayanışma
ağları örmeye gayret ediyor.
İran
yönetimi, 2014 yılında, ülkesinin gelecek 20 yılını hedeflere
bağlayan “Direniş Ekonomisi Doktrini”
adını verdiği bir ana politika belirlemiş, bu aklı ve planı Türkçe olduğu gibi
pekçok başka dilde yayımlıyor; dünyanın yolunu bilmesini istiyor.
Rusya
yönetimi, geniş topraklarından binlerce temsilciyle gelecek ve ülkemiz eksenli adeta planlama
kurultayları yapıyor. Öğrenciler arasında ‘gelecek
sensin, senin Rusya’n ne?’ diye yazı yarışmaları açıp gençliğini karar
besleme sürecine katıyor. 2018 seçimlerini böyle bir temele yerleştiriyor.
*
Bizdeki gidişe bakarsan, ülke yönetiminin omurgası
üzerinde ağır müdahaleler öne çıkıyor. Fikir ve siyaset dünyamız ‘çılgın projeler’ çağına takılıp kalmış,
yazık ki ufukta ‘önder devlet’ görünmüyor.
[BAG, Aydınlık, 24 Aralık 2017]
Yazına teşekkürler Sadece hükümet değil muhalefet de suçlu.. Muhattab bulamıyoruz. Örnek çalışmam hem köylüyü hem madenleri kurtaracak ... Eleştirini bekliyorum Örnek kömürden hem elektirik üretip hemde çevreye hiç zarar vermeden tarımda kullanmak mümkün.
YanıtlaSilBu yolla değerlendirildiğinde Zonguldak ta bulunan 2 milyar ton kömürden 2 trilyon dolara eş sera üretimi yapılır.
Nasıl çalışır. Zonguldak düz olmadığı için sera alanı en yakın düz bölge saltukovaya kullanılmayan havaalanı bölgesine kurulur.
Termik santraller yerin 1000 metre altına maden ocağından bağımsız galerilere alınır. Bu haliyle bile nükleer santralden ucuzdur.
Kurulan bu santrallerden çıkan gaz yer yüzeyine 1000 metrelik bacadan çıkarken sülfür yoğun olduğu için tamamen co2 den ayrılır.
Co2 sıcak halde sera alanına gider ve serayı ısıtırken bitki tarafından oksijene çevrilir.
Fabrika misali çalışan serada yılda 24 defa patates gibi ürünler yetiştirilir.
Üretim alanında demir içerikli mikroorganizma üreten tesis. Statik elektirikli tavan ve yüksek tını çıkardan davullar bulunur.
Statik elektirik bitki gövdesinde bulunan suyu çeker. + kuvvet - kuvveti çeker. Bitki gövdesinde mikroorganizmalarca üretilen besin daha hızlı akar ve bitki daha hızlı büyür. Davul sesi yüksek her ses bitkilerin büyüklüğünü arttırır. Patatesler karpuz kadar büyür. Bu yolla gdo ve hormon kullanmadan çiftçi zengin olurken besin sorunuda ortadan kalkar. Fiyatlar ucuzlar. Örnek 1 kilo patates üreten alanda yılda 3 defa ürün yerine 10 kg yılda 24 defa ürün ile toplam 80 kat fazla ürün alınır masraflar dahil kar 20 30 kat olur. CHP ve İYİ partiye duyurulur.