2016 yılının Kasım ayı önemli bir zaman
dilimi oldu. Avrupa Parlamentosu (AP) ardı ardına önce Rusya sonra Türkiye ile
ilgili birer karar aldı. Karar metnine buradan erişebilirsiniz.
*
AP, 23 Kasım 2016’da “AB karşıtı propagandaya karşı koymak için stratejik iletişim kararı”
aldı. Oylamada üyelerinden 304’ü kabul, 208’i çekimser, 179’u hayır oyu
kullandı. Meclisin 751 üyesi var; kabul edenler yüzde 50’nin altında kaldı.
Bu 12 sayfalık uzun kararla belli oldu ki,
Avrupalıların “bizimle aynı değerleri
paylaşmayanlar” diye bir kategorisi var. Bunu yeterli sayıyor. Basına
sansür, yasak getirmek, basın kurumlarını düşman ilan etmek, bunlara ceza
yağdırmak için başka ölçüye gerek duymuyor. Gündeme getirip kabul ettiği, ama
bu sırada kendisinin de parçalanmasına yol açan bu kararda böyle yaptı. Rusya’nın televizyon ve ajanslarının
çalışmalarını El-Kaide, IŞİD gibi
terör örgütlerinin işleriyle aynı kefeye koydu.
Avrupa parlamenterlerinden kimileri hayret
ettiler; “o halde Avrupa’da ABD
propagandası yapan CNN ile Fox tv de kapanmalı, bu ne saçmalık böyle!”
dediler. Bazıları “Berlin duvarı yıkılalı
çok oldu, bazılarımız bunun farkında değil gibi davranıyorlar” diyerek
Avrupa havasının ne halde olduğunu dile getirdi. “Irak’ta nükleer silahlanma var diyen hangi medya idi; bu suç ortada
dururken medya için “kara liste” yapmak nasıl bir şey?” diye soran da oldu.
Bu ‘soğuk savaş’ ruhlu düzenleme,
büyük çoğunluk tarafından savaş
kışkırtıcılığı diye nitelendi.
*
Avrupa parlamenterleri, karar metninde insanı
gülümseten cümleler kurmuşlar. Örneğin diyorlar ki Avrupa’yı bölmek isteyenler var! Çeşitli sosyal ve dinsel grupları kışkırtmaya çalışanlar var! Kendi
amaçları için Avrupa’daki siyasi partileri ve diğer örgütleri (ilginç, sivil
toplum örgütleri demiyor) fonlayanlar
var! İsim de veriyorlar; bunların hepsi Rusya ve Kremlin.
Biz, Avrupa’ya Türkiye’den bakanlar, bu pek
tanıdık sözlere ne diyebiliriz ki!
Bölünme paranoyası, etnik ve mezhebi
toplulukların kışkırtılması, derneklerle vakıfların yabancı benzerleriyle ortak
projeler ve mali ortaklıklar kurmasından rahatsızlık… Avrupalının hastalık
saydığı ne varsa, hepsi kendinde nüksetmiş! Ve diyor ki, medya çoğulculuğu, haber alma hakkı, ifade özgürlüğü, medya serbestliği
evrensel [yani her zaman, herkes için,
her yerde geçerli] temel ilkelerdir; ama ‘benim değerlerimi paylaşmayanlar’
için yoktur!
Avrupa kurumlarının kendi dar amaçları
için koydukları kuralları ‘evrensel
iyilik’ diye yutturma uyanıklığı adeta tek kale maç gibiydi. Bıktırmıştı.
Şimdi işte bu oyunun sonu geldi.
*
Rusya odaklı kararından hemen sonra, AP 24
Kasım’da 479 evet, 107 çekimser, 37 red oyu verilerek Türkiye’yle müzakereleri geçici dondurma tavsiyesinde
bulundu. Aslında şaşırtıcı olmadı. Çünkü daha bir hafta önce, AB Dışişleri
Konseyi, Türkiye’yle müzakereler konusunu görüşmüştü. Orada Türkiye ve AB
üyeliği hakkında sarf edilen sözler hem neye hazırlandıklarını hem de Avrupalılığın
ne menem bir şey oluğunu gözler önüne sermişti. Örneğin İngiltere temsilcisi lafı eğip bükmeden “ne izole edelim ne köşeye sıkıştıralım” diyordu. Almanya “etkimizi korumanın tek yolu bu müzakereler” [oyunu] demişti. Tutumları
ve yapmak istedikleri açık, daha nasıl söylesinler?
AP tarafından alınan karar, yıllardır sürüp
giden yular tutmaca oyununun yeni
perdelerinden biri. Daha fazla bir anlamı da önemi de yok. Paracıların ‘ticaretimizin %60’ı Avrupa’yla, batarız’
çığlığı da, uygarlıkçıların tazeledikleri ‘yönümüz
Batıdır’ yeminleri de, oyunun sürmesine Türkiye’deki ortakların sundukları katkılardan
ibaret.
Bizdeki AB-yanlılığı, artık bir tür süründürülme
bağımlılığı.
Ve artık gerçekten bıkkınlık verdi.
[BAG, Aydınlık, 27 Kasım 2016]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder