Küreselcilerin
8. Dalga Anayasa bastırması
Türkiye’de murada eremedi. Ülke için gereksiz ve gerekçesiz “yeni-anayasa” boşboğazlığı sona erdi.
Böylece Türk ulusunun egemenlik hakkına
uzanmaya niyet eden eller geri çekildi. Ülke topraklarında eyaletçilik hevesleri kırıldı.
Ortada
başkanlık rejimi yorgunluğu kaldı.
*
İstenen
şeylerden biri, cumhurbaşkanının partili
olması. Şimdiki anayasanın 101. Maddesinde, cumhurbaşkanı
seçilen kişinin varsa partisiyle ilişiği kesilir deniyor. Değişiklik
yapılacak, bu hüküm kaldırılacak.
Olabilir
mi? İlkece olabilir.
Ama
bu ne demek?
Cumhurbaşkanı
olan kişi, aynı zamanda bir partinin
genel başkanı olacak, seçilince de genel başkanlığı sürdürecek demek mi?
*
ABD’de de
başkan seçilen kişinin partisiyle ilişkisi kesilmiyor; başkan “partili”. Ama o kişi, Demokrat Parti’de
1848, Cumhuriyetçi Parti’de 1856’dan beri partinin genel başkanı değil. Başkan
olan kişi, partisinin yalnızca üyesi ve adayı. Partide genel başkanlık bir yana
yöneticilik görevi bile yok. Başkanlık koltuğuna oturunca da parti yönetimiyle
ilgisi olmuyor. Bu ülkede partilerin genel başkanlarını tanıyan yok desek
yeridir. Şimdi başkanlık seçimini kazanan Cumhuriyetçi
Parti’nin genel başkanı, Beyaz Saray’da personel şefliği gibi bir göreve getirildi.
Parti genel başkanının ağırlığı ancak bu kadar.
Başka
bir örnek, yarı-başkanlık rejimi
olan Rusya. Orada da başkan bir
partinin üyesi ve adayı olarak “partili”.
Başkan Putin Birleşik Rusya Partisi’nin
adayı idi; başkanlık seçimini kazandı, başkan oldu. Partide yönetici değil. Partinin
genel başkanı, seçimi kazanması durumunda başbakanlık görevini üstleniyor. Partinin
genel başkanı Medvedev’di, seçimleri
kazanınca bu unvanını korumayı sürdürerek başbakanlık koltuğuna oturdu.
*
Partili
cumhurbaşkanlığının, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AKP’nin genel başkanı olarak
kalması için gerekli olduğunu düşünenler, ne dediklerini iyi bilmeliler.
“Partililik”, cumhurbaşkanlığı makamında iken aynı zamanda parti genel
başkanlığı makamında oturmak değildir. Eğer öyle olmasını isteyen varsa,
istedikleri şeyin yalnızca başkanlık değil, aynı zamanda resmen parti devleti
yaratmak olduğunu görmeleri gerekir.
Herhalde
en doğrusu, “partili cumhurbaşkanlığı”
önerisinde bulunanların bu sözden ne anladıklarını bir an önce açıklığa
kavuşturmalarıdır.
*
Türkiye’ye
biçilmek istenen elbise partili
cumhurbaşkanlığı mı? Eğer oysa, henüz bunun ne anlama geldiği bile açık
değil.
Yok,
daha ötesi ise, yarı-başkanlık amaçlanıyorsa,
bu durumda başbakanlık – bakanlık kurumlarının ortadan kaldırılmasından söz
etmenin anlamı nedir?
Daha
da ötesi ise, sözü edilen şey başkanlık
rejimi ise, neredeyse 200. yılına ulaşan bakanlık kurumlaşmasının bir
kalemde silinip atılabileceği nasıl düşünülebilir? Böyle karmaşık, zamanın
hassas terazisinde yapısal hataları durmadan düzeltilmiş büyük sistemleri
dağıtma riski nasıl göze alınır? Üniter başkanlığın güç yoğunlaşmasına, bundan
doğacak şikayetlerin ise eyaletçi dağılmaya kapı açacağı nasıl görmezden
gelinir?
AKP’nin
önerisini MHP biliyor, biz bilmiyoruz. Az kaldı gibi. Önerilerini görünce,
nasıl olmayacağını ayrıntılarıyla da anlarız.
[BAG, Aydınlık, 20 Kasım 2016]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder