10 Aralık 2016 günü, TBMM Başkanlığına AKP milletvekillerinin imzasıyla bir anayasa değişikliği önerisi verildi. Bu öneri, AKP ve MHP genel başkanlarının anlaşmaya varmalarıyla gündeme gelmiş, öneriye son biçimi MHP yönetiminin görevlendirdiği bir milletvekiliyle görüşülerek verilmişti. Yapılan açıklamalara göre öneri 20 Aralık 2016 günü TBMM Anayasa Komisyonunda görüşülmeye başlanacak, çalışmalar Mart - Nisan ayında referandum yapılacak biçimde sürdürülecek.
[Güncel durum notu: Anayasa Komisyonu görüşmeleri 30 Aralık 2016 günü sabah saatlerinde tamamlandı. 21 madde 18 maddeye düşürüldü. Metnin özü değişmedi.]
GENEL OLARAK
1. 2016 Önerisi, toplam 21 maddeden oluşan, mevcut anayasanın 65 maddesinde, toplam 177 maddeli anayasanın %35’inde değişiklikler yapan bir pakettir. Öneri sayısal değerlendirmeyle ‘mini-paket’ ölçülerini çok aşmıştır.
2. 2016 Önerisi, özensiz ve yetersiz bir hazırlıktır.
a) Vatandaşların siyasi haklar ve ödevleri arasındaki seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma haklarını düzenleyen 67. Maddeyi iptal etmiş; yerine bir düzenleme de öngörmemiştir. Gerçekte 67. Maddenin iptal edilen maddelerden olmadığı, bunun yanlışlıkla yazıldığı ortadadır.
b) Bütçeyi düzenleyen madde 161’de “devletin” sözü “kamu idarelerinin” diye değiştirilmiştir. Devlet sözü, merkezi idareyi anlatır. Kamu idareleri terimi ise, hem merkezi hem mahalli idareleri içerir. Değişikliğin anlamı, yerel yönetimlerin bütçelerinin de cumhurbaşkanlığı tarafından hazırlanacağı anlamına gelir ki, böyle bir durum yanlış bile değil saçmadır.
3. 2016 Önerisi değişiklikleri, gerçek bütünlüğü açıklanmadan yapılmak istenen bir değişiklik paketi olması nedeniyle samimiyet, tamlık ve açıklıktan uzak niyetler bütünüdür. Bu nedenle ayıplı bir pakettir. [2012 Önerisi için basınız]
a) 2016 Önerisi, AKP tarafından TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na 2012 yılında teslim edilmiş olan 2012 Önerisi’nin bir bölümü ve rötuşlanmış hali özellikleri taşımaktadır. Öncekinde “başkan” diye anılan makam, şimdikinde “cumhurbaşkanı” olarak anılmış, ancak ilgili hükümler aynen korunmuştur.
b) 2012 Önerisi ve AKP’nin “yeni-anayasa” adıyla değişik zamanlarda gündeme getirdiği istekler çerçevesinde değerlendirilirse, 2016 Önerisi gerçekte AKP aklında yerine koruyan bir bütünün parçalarından biridir. Diğer parçaların, uygun zaman geldiğinde ve uygun başka ortaklar bulunduğunda uygulamaya koyulmak istendiği görülmektedir.
4. 2016 Önerisi “cumhurbaşkanlığı” makamı temelinde ‘başkanlık rejimi’ kurmayı amaçlayan bir metindir. Bu çerçevede “hükümet”in siyasal ve hukuksal varlığına son verilmiştir.
5. 2016 Önerisi, iddia edildiği gibi ‘güçler ayrılığı’ temelinde bir kuruluş getirmemiştir. Yasama organı olan TBMM’nin görev ve yetki alanını sınırlandırmış, yürütme organı olan cumhurbaşkanlığını yasama işleviyle donattığı gibi TBMM üzerinde ‘yasaları görüşülmek üzere geri gönderme’ yetkisi korunarak denetleyici kılmıştır.
6. Devletin “yasa ile düzenlenmesi” ilkesi ortadan kaldırılmıştır.
2016 Önerisi, demokratik devlet örgütlenmesinin kurucu ilkelerinden biri olan ‘idarenin kanuniliği’, yani kamu yönetiminin yasa ile düzenlenmesi ilkesini ortadan kaldırmıştır. Cumhurbaşkanı kararnameleriyle kamu tüzel kişiliği kurma ve kaldırma mümkün kılınmış, merkezi idarenin (bakanlıklar, elçilikler, valilikler, kaymakamlıklar) bütün kurum ve kuruluşlarını düzenleme yetkisi TBMM’den alınıp cumhurbaşkanlığı kararnamesine bırakılmıştır.
7. Böylece “üniter – merkezi devlet” yapısını değiştirmek mümkün kılınmıştır.
a) 2012 Önerisi’nde “Türk” sözcükleri temizlenmiş ve cumhurbaşkanı yemini değiştirilerek burada yer alan Türk Milleti ve Atatürk devrimleri ifadeleri silinmişti. 2016 Önerisi’ne bu maddeler alınmamış, çeşitli maddelerde geçen “Türk” sözü silinmemiştir. Açık ki bu, 2016 Ortağı’nın MHP olmasından kaynaklanmaktadır. Ama MHP, üniter – merkezi devletin ortadan kaldırılmasına hizmet eden düzenlemelere kapıları açmış durumdadır.
b) 2012 Önerisi’nde, devletin üniter ve merkezi idare örgütlenmesini düzenleyen 123 ve 126. Maddelerinde herhangi bir değişiklik yer almıyordu. Son Öneri’de bu maddelerde değişiklikler yapılmıştır. Yapılan değişikliklerle “idarenin kanuniliği” ilkesine, yani devlet yönetiminin TBMM tarafından yasayla düzenlenmesi ilkesine son verilmiştir. Yönetimin kuruluş ve görevlerini düzenleme yetkisi, cumhurbaşkanı kararnamelerine, yani “idare”ye verilmiştir.
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
2016 Önerisi milletvekili seçilme yaşını 25’ten 18’e düşürmeyi; milletvekili sayısını 550’den 600’e ve TBMM görev süresini 4 yıldan 5 yıla çıkarmayı öngörmektedir. Milletvekili olmak için gereken koşullardan biri, ‘askerliğini yapmış olmak’tır. 2016 Önerisi bunu ‘askerlikle ilişiği olmamak’ diye değiştirmektedir.
8. TBMM’nin yasama görevi çok büyük ölçüde sınırlandırılmıştır.
a) TBMM yasama görevini asıl olarak, bürokrasi tarafından hazırlanıp hükümet eliyle kendisine getirilen “kanun tasarısı” mekanizmasıyla yapar. 2016 Önerisi hükümeti ortadan kaldırdığı gibi, hükümetçe ortaya koyulan kanun tasarılarını da anayasadan silerek çıkarmıştır.
B. Kanunların
teklif edilmesi ve görüşülmesi
Madde
88 – Kanun
teklif etmeye
Kanun
|
B. Kanunların teklif edilmesi ve görüşülmesi
Madde
88 – Kanun
teklif etmeye milletvekilleri yetkilidir.
Kanun
tekliflerinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülme usul ve esasları
içtüzükle düzenlenir.
|
b) Şimdiki kanun tasarıları, 2016 Önerisi’ne göre, elbette bu adı taşımadan, doğrudan cumhurbaşkanına gidecektir. Burada Cumhurbaşkanı Kararnamesi adıyla, tek imzalı olarak ve TBMM’ye hiç uğramadan, doğrudan Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girecektir.
c) Durumun vehametini göstermek üzere, şöyle söyleyebiliriz. TBMM’nin çıkardığı yasaların %98’den çoğu “kanun tasarısı”, çok bonkör bir hesapla ve en fazla %2’si kanun teklifinden doğmuştur. Kanun teklifi, tek tek yada bir grup milletvekilinin yasa önerisi demektir. 2016 Önerisi TBMM’ye yalnızca bu kaynağı bırakmıştır. Bürokrasi – TBMM arasındaki yasama ilişkisini tümüyle kesip atmıştır; yasaklamıştır.
9. TBMM’nin denetim yetkisi ortadan kaldırılmıştır.
a) Anayasa’nın 98. Maddesindeki “TBMM… denetleme yetkisini kullanır” sözü silinmiştir.
b) TBMM’nin hükümeti ve tek tek bakanları denetleme yetkisini kullanmasını sağlayan gensoru ve meclis soruşturması mekanizmaları ortadan kaldırılmıştır. Anayasada bunları düzenleyen 99. ve 100. maddeler yürürlükten kaldırılmıştır.
Aşağıdaki kutuda görüldüğü üzere, meclis soruşturmasını düzenleyen 100. madde kaldırılarak, 106. maddeye iliştirilmiştir. Elbette değişiklik yapılmış, bu değişikliklerle meclis soruşturması yöntemi fiilen ortadan kaldırılmıştır. Şimdi geçerli olan sistemde meclis soruşturması tüm milletvekillerinin 1/10'u (55 kişi) tarafından verilen önergeyle başlatılabilirken, getirilen değişiklik bunun için salt çoğunluk (301 kişi) tarafından önerge verilmesini gerektirmektedir. Diğer adımlarda gerekli oranlar da, aşağıda 106. madde tablosundan okunabileceği gibi, bu çizgide artırılmıştır.
[not: bu paragraf yazıya 29.12.2016 tarihinde eklenmiştir.]
c) Milletvekillerinin hükümet mensuplarına sözlü soru yöneltme mekanizması ortadan kaldırılmıştır.
d) TBMM, yürütme organının faaliyetleriyle ilgili olarak yalnızca yaptırımı olmayan genel görüşme yapma, meclis araştırması yapma ve yazılı soru önergesi verme ile sınırlandırılmıştır.
Genel görüşme yöntemi kalmış, ama kapsamı daraltılmıştır. TBMM, yalnızca toplumu ilgilendiren belli bir konuyu görüşebilecek; ancak "devlet faaliyetlerini ilgilendiren" konularda genel görüşme yapamayacaktır. Bu daraltmaya göre TBMM adeta bir 'medeni hukuk' meclisi haline getirilmiştir. [not: bu paragraf yazıya 29.12.2016'da eklenmiştir.]
ŞİMDİKİ MADDE
IV. Türkiye
Büyük Millet Meclisinin bilgi edinme ve denetim yolları
Madde 98 – Türkiye Büyük
Millet Meclisi
Meclis
araştırması, belli bir konuda bilgi edinilmek için yapılan incelemeden ibarettir.
Genel görüşme,
toplumu
Soru, Meclis
araştırması ve genel görüşme ile
ilgili
önergelerin verilme şekli, içeriği ve kapsamı ile cevaplandırılma,
görüşme ve
araştırma yöntemleri Meclis İçtüzüğü ile düzenlenir.
|
2016 ÖNERİSİ
IV. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgi
edinme ve denetim yolları
Madde 98– Türkiye
Büyük Millet Meclisi belli bir konuda Meclis araştırması ve
genel görüşme yapabilir; milletvekilleri yazılı soru sorabilir.
Meclis araştırması, belli
bir konuda bilgi edinilmek için yapılan incelemeden ibarettir.
Genel görüşme, toplumu
ilgilendiren belli bir konunun Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda
görüşülmesidir.
Genel görüşme ve Meclis araştırmasına yürütme
adına herhangi bir temsilci katılamaz.
Yazılı soru; yazılı olarak en geç onbeş gün içerisinde
cevaplanmak üzere milletvekillerinin, Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlara
yazılı olarak soru sormalarından ibarettir.
Meclis araştırması, genel görüşme ve yazılı soru önergelerinin verilme şekli, içeriği ve kapsamı ile
araştırma usûlleri Meclis İçtüzüğü ile
düzenlenir.
|
10. TBMM Başkanlığı, devletin/yürütmenin vekaletini yitirmiştir.
a) Şimdiki durumda, cumhurbaşkanına vekalet yetkisi TBMM Başkanı’na aittir. 2016 Önerisi bu duruma son vermiştir.
b) Vekalet, cumhurbaşkanınca atanacak yardımcılardan birine verilerek, TBMM devletin temsili gücünden uzaklaştırılmıştır.
F. Cumhurbaşkanına vekillik
etme
Madde 106 – Cumhurbaşkanının
hastalık ve yurt dışına çıkma gibi sebeplerle geçici olarak görevinden
ayrılması hallerinde,
Soruşturma açılmasına karar verilmesi
halinde, Meclisteki siyasi partilerin, güçleri oranında komisyona
verebilecekleri üye sayısının üç katı olarak gösterecekleri adaylar arasından
her parti için ayrı ayrı ad çekme suretiyle kurulacak onbeş kişilik bir
komisyon tarafından soruşturma yapılır. Komisyon, soruşturma sonucunu belirten
raporunu iki ay içinde Meclise sunar. Soruşturmanın bu sürede bitirilememesi
halinde, komisyona iki aylık yeni ve kesin bir süre verilir.
|
F. Cumhurbaşkanı yardımcıları, Cumhurbaşkanına vekâlet ve
bakanlar
Madde 106- Cumhurbaşkanı, seçildikten sonra bir veya
daha fazla Cumhurbaşkanı yardımcısı atayabilir.
Cumhurbaşkanlığı makamının herhangi bir nedenle boşalması halinde kırkbeş gün içinde Cumhurbaşkanı seçimi
yapılır.
Yenisi seçilene kadar Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cumhurbaşkanlığına vekâlet eder ve Cumhurbaşkanına ait yetkileri
kullanır. Genel
seçime bir yıl ve daha az kalmışsa Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimi de
Cumhurbaşkanı seçimi ile birlikte yenilenir. Genel seçime bir yıldan fazla
kalmışsa seçilen Cumhurbaşkanı Türkiye Büyük Millet Meclisi seçim tarihine
kadar görevine devam eder. Kalan süreyi tamamlayan Cumhurbaşkanı açısından bu
süre dönemden sayılmaz. Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimlerinin
yapılacağı tarihte her iki seçim birlikte yapılır.
Cumhurbaşkanının hastalık
ve yurt dışına çıkma gibi sebeplerle geçici olarak görevinden ayrılması
hallerinde, Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Cumhurbaşkanına vekâlet eder
ve Cumhurbaşkanına ait yetkileri kullanır.
Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar,
Cumhurbaşkanı tarafından atanır ve görevden alınır. Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyeleri, Cumhurbaşkanı yardımcısı ve bakan olarak atanırlarsa
üyelikleri sona erer.
Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar,
Cumhurbaşkanına karşı sorumludur. Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar hakkında görevleri ile ilgili suç işledikleri
iddiasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının salt çoğunluğunun vereceği önergeyle soruşturma açılması istenebilir. Meclis, önergeyi en geç bir ay içinde görüşür ve üye tamsayısının beşte üçünün gizli oyuyla
soruşturma açılmasına karar verebilir.
Soruşturma açılmasına karar verilmesi halinde,
Meclisteki siyasî partilerin, güçleri oranında komisyona verebilecekleri üye sayısının
üç katı olarak gösterecekleri adaylar arasından her siyasi parti için ayrı ayrı ad çekme suretiyle kurulacak
onbeş kişilik bir komisyon tarafından soruşturma yapılır. Komisyon, soruşturma sonucunu belirten raporunu iki
ay içinde Meclis Başkanlığına sunar. Soruşturmanın bu
sürede bitirilememesi halinde, komisyona bir aylık yeni ve kesin bir süre verilir.
Rapor Başkanlığa verildiği tarihten itibaren on gün
içinde dağıtılır, dağıtımından itibaren on gün içinde Genel Kurulda görüşülür. Türkiye Büyük Millet
Meclisi üye tam sayısının üçte ikisinin gizli oyuyla Yüce Divana sevk kararı alabilir. Yüce Divan yargılaması üç ay içerisinde tamamlanır,
bu sürede tamamlanamazsa bir defaya mahsus olmak üzere üç aylık ek süre
verilir, yargılama bu sürede kesin olarak tamamlanır.
Bu kişilerin görevde bulunduğu sürede işlediği
iddia edilen suçlar için görevi bittikten sonra da bu madde hükmü uygulanır.
Yüce Divanda seçilmeye engel bir suçtan mahkûm
edilen Cumhurbaşkanı yardımcısı veya bakanın görevi sona erer.
Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, göreviyle
ilgili olmayan suçlarda yasama dokunulmazlığına ilişkin hükümlerden
yararlanır.
Bakanlıkların kurulması, kaldırılması,
görevleri ve yetkileri ile teşkilât yapısı Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile
düzenlenir.
|
HÜKÜMETSİZ YÜRÜTME ORGANI
11. “Hükümet” kurumu ortadan kaldırılmaktadır.
Başkanlık rejimi, baştaki kişinin doğrudan halk tarafından seçildiği ve hükümetin olmadığı yönetim biçimidir.
a) Başbakanlık ve Bakanlar Kurulu, yani hükümet, Anayasa’dan tümüyle silinmiştir. Anayasa’da Bakanlar Kurulunu düzenleyen 109-115 numaralı maddeler yürürlükten kaldırılmış, bunlara verilmiş tüm yetkiler cumhurbaşkanına verilmiştir. Madde 8, 88’de olduğu gibi, başka maddelerde de “Bakanlar Kurulu sözü çıkarılmıştır” gibi ayarlayıcı değişiklikler, bu düzenlemenin ürünüdür.
İLGA!
|
b) Bu durum, bakanlar kurulunun varlığının yeri değiştirilerek sürdürüleceği anlamına gelmez. Öneri’nin başkanlık rejiminde, hukuksal ve siyasal olarak “hükümet” yoktur.
c) “Bakan” olarak anılan kişiler siyasal değil, cumhurbaşkanınca görevlendirilecek teknik-idari kimliğe sahiptir. Göreve getirilmeleri, denetlenmeleri, görevden düşürülmeleri gibi süreçlerde TBMM yoktur. Bütün bu işlemler, önerisiz ve onaysız olarak, doğrudan cumhurbaşkanı tasarrufuna bağlanmıştır. [Bakınız, yukarıda 109. maddeyi gösteren kutu] Bunlar, tek tek de kurul olarak da artık hiçbir siyasal sorumluluğa sahip olmayacaktır. Aşağıdaki 91. maddede görüldüğü üzere, artık kolektif/kurul halinde kararname çıkarma yetkileri yoktur.
İLGA!
|
d) Hükümet’in hukuksal olarak ortadan kaldırılması, hem yasama TBMM hem de yürütmeye bağlı devlet örgütlenmesi üzerinde köklü değişiklikler yaratmıştır.
12. Yürütme organı cumhurbaşkanlığından ibaret kılınmaktadır.
Yürütme organının tek irade varlığı “cumhurbaşkanı kararnamesi” olmuştur.
a) Kanun hükmünde kararname (cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulunun birlikte imzaladıkları) çıkarma yetkisi ortadan kaldırılmış; bunu düzenleyen 91. Madde, hemen
b) Cumhurbaşkanlığı, sayısı belirsiz ve hepsi cumhurbaşkanı tarafından atanacak “cumhurbaşkanı yardımcıları” ile “bakan” unvanı taşıyan teknik-idari makamlardan ibarettir.
c) Bakanlar milletvekillerinden olamayacaktır. Öneri’de milletvekillerinin “sözlü soru önergesi” mekanizmasının kaldırılmasından da görüldüğü üzere, bakanlar bilgi ve hesap vermek üzere de TBMM’de yer alamayacaklardır. [Yukarıda 98. maddeyi gösteren kutuda]
d) TBMM Başkanlığına ait olan Cumhurbaşkanına vekalet yetkisi, cumhurbaşkanının kendisi tarafından atanacak yardımcılardan birine bırakılmıştır. Devletin ve yürütme organının vekaleten temsilinde gayrı-meşru bir durum yaratılmıştır.
13. Cumhurbaşkanına idari soruşturma yetkisi verilmiştir.
a) Cumhurbaşkanlığına ait olan Devlet Denetleme Kurulu (DDK), idari soruşturmacı bir kuruma dönüştürülmüştür. (Madde 108)
b) DDK, TSK dahil tüm kamu yönetimi üzerinde denetleyici hale getirilmiştir.
14. TBMM Cumhurbaşkanına etki etmekten uzak tutulmuş, buna karşın cumhurbaşkanı TBMM üzerinde etkili kılınmıştır.
a) TBMM tarafından çıkarılacak “kanun”lar cumhurbaşkanı onayına gidecektir. Kanunlar, bu onaydan ve metnin cumhurbaşkanı tarafından Resmi Gazete’ye gönderilmesinden, orada yayımlanmasından sonra yürürlüğe girecektir. Buna karşılık, cumhurbaşkanının çıkaracağı kararnamelerin TBMM’ye gelmesi söz konusu değildir. Kararnameler doğrudan cumhurbaşkanının kendisince Resmi Gazete’ye gönderilip yayımlanacaktır.
b) Üstelik Cumhurbaşkanı TBMM’den gelen yasaları otomatik olarak yayımlamak zorunda değildir. “Yine görüşün” diye TBMM’ye gönderme yetkisine sahip olacak, TBMM görüşünü üye tamsayısının salt çoğunluğuyla ısrar edip korursa yasayı yayımlayacaktır. (Madde 89) Bu durumda da bir gücü vardır; yasayı Anayasa Mahkemesi’ne gönderebilecektir.
c) TBMM, kendisine gelmeyen ve doğrudan yürürlüğe giren cumhurbaşkanlığı kararnameleri üzerinde, yalnızca Anayasa Mahkemesi’nde iptal davası açarak yargısal denetim yolunu kullanabilecektir.
15. Bütçe hazırlama hakkı cumhurbaşkanına verilmiştir.
a) Bütçede “devletin ve kamu tüzelkişilerinin bütçesi” terimi, “kamu idarelerinin ve …” diye değiştirilmiştir. Ne var ki, bizde kamu idaresi (1) devlet idaresi, (2) il özel idaresi, (3) belediye idaresi, (4) köy idaresi olmak üzere dört türden oluşur. Bu değişikliğe göre bütçe, mahalli idarelerin/yerel yönetimlerin bütçelerini de kapsama almış demektir.
b) Bu, hem pratik hem de yerinden yönetim ilkesi bakımından mümkün olmadığına göre, değişiklik ya “devlet” kavramına duyulan alerjinin ya da devlet hukuku dünyasını bilmezliğin sonucudur. 2016 Önerisi’nin ayıplı hallerinden biri de budur.
c) Bütçe tek maddede (madde 161) düzenlenmiş, hükümetin yerini cumhurbaşkanı almıştır. Bütçe ve kesin hesapla ilgili ayrıntıları düzenleyen madde 162-163-164) yürürlükten kaldırılmıştır.
16. Milli Güvenlik Kurulu, tümüyle cumhurbaşkanına aittir.
a) MGK, cumhurbaşkanı kararnamesiyle düzenlenecektir.
b) MGK’da cumhurbaşkanı ve yardımcıları yer alacaktır.
c) Jandarma Genel Komutanlığı MGK üyeliğinden çıkarılmıştır.
10. Olağanüstü yönetim usulü, cumhurbaşkanına özgülenmiştir.
a) Sıkıyönetim tipi yönetme usulü ortadan kaldırılmıştır. (Madde 120, 121, 122 iptal)
b) Olağanüstü yönetim türleri “OHAL”den ibaret bırakılmış, bu sistem madde 119’da yeniden düzenlenmiştir.
c) Böylece olağanüstü yönetimlerde ordunun (TSK) yetkilendirildiği model olarak sıkıyönetim ortadan kaldırılıp, tüm yetki OHAL çerçevesinde cumhurbaşkanına bırakılmıştır.
17. Cumhurbaşkanlığı genel sekreterliği kurumu ortadan kaldırılmaktadır.
Cumhurbaşkanlığı “yardımcılar” eliyle çalışacaktır.
HUKUK DEVLETİ YERİNE İDARİ DEVLET YARATMAK
18. Cumhurbaşkanı kararnameleriyle merkezi - üniter sistemi ortadan kaldırmak.
a) Geleneksel olarak ve şimdiki durumda, devletin enüstdüzey yöneticileri –valiler, elçiler-, Bakanlar Kurulu kararnamesi ile; üstdüzey yöneticiler -müsteşar, genel müdür, vb- üçlü kararname ile atanır. 2016 Önerisi, madde 123’e eklenen bir paragraf ile bunların hepsini tek imzaya, cumhurbaşkanı kararnamesine bırakmıştır.
IV. İdare
A. İdarenin esasları
1. İdarenin bütünlüğü ve kamu tüzelkişiliği
Madde 123 – İdare, kuruluş
ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir.
İdarenin kuruluş
ve görevleri, merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır.
Kamu
tüzelkişiliği, ancak kanunla
|
IV.
İdare
A.
İdarenin esasları
1.
İdarenin bütünlüğü ve kamu tüzel kişiliği
MADDE
123- İdare,
kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir.
İdarenin kuruluş ve
görevleri, merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır.
Kamu tüzel kişiliği, kanunla veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kurulur.
Üst düzey kamu görevlilerinin atanmalarına
ilişkin usul ve esaslar Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir.
|
c) Madde 123’te yapılan değişiklikle cumhurbaşkanı, “kamu tüzelkişiliği” sahibi olan herhangi bir kuruluşu ortadan kaldırabilir, olmayan bir kuruluş yaratabilir ve elbette bunlarda her türlü değişikliği yapabilir. İl özel idaresi, belediye, köyler de bu kapsamdadır.
d) Madde 126’da yapılan değişiklikle cumhurbaşkanı merkezi idare kapsamındaki bütün kamu kurum ve kuruluşlarını düzenleyen kararnameler çıkarabilecektir. Bu düzenleme “kuruluş, görev ve yetkileri bakımından” denerek herşeyi kapsar şekilde verilmiştir. Buna göre cumhurbaşkanı tek başına bir bakanlığı kaldırabilir, yenisini kurabilir. Böylece bütün devlet personel yapısı üzerinde her türlü tasarrufu yapabilir. Ya da “valiler seçimle gelsin’ diye bir kararname çıkarabilir. Böylece, devletin merkezi – üniter yapısını ademimerkeziyetçilik doğrultusunda dönüştürebilir.
C. İdarenin
kuruluşu
1. Merkezi idare
Madde
126 – Türkiye,
merkezi idare kuruluşu bakımından, coğrafya durumuna, ekonomik şartlara ve
kamu hizmetlerinin gereklerine göre, illere; iller de diğer kademeli
bölümlere ayırılır.
İllerin
idaresi yetki genişliği esasına dayanır.
Kamu
hizmetlerinin görülmesinde verim ve uyum sağlamak amacıyla, birden çok ili
içine alan merkezi idare teşkilatı kurulabilir.
|
C. İdarenin kuruluşu
1. Merkezi idare
Madde
126 – Türkiye,
merkezi idare kuruluşu bakımından, coğrafya durumuna, ekonomik şartlara ve
kamu hizmetlerinin gereklerine göre, illere; iller de diğer kademeli
bölümlere ayırılır.
İllerin
idaresi yetki genişliği esasına dayanır.
Kamu
hizmetlerinin görülmesinde verim ve uyum sağlamak amacıyla, birden çok ili
içine alan merkezi idare teşkilatı kurulabilir.
Merkezi
idare kapsamındaki kamu kurum ve kuruluşlarının; kuruluş, görev, yetki ve
sorumlulukları Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenir.
|
e) Bu yetkiler, üniter siyasal sistemin ortadan kaldırılması anlamına gelir. AKP’nin siyasal seçim bildirgelerinde “aşırı merkeziyetçilik” yakınması bol miktarda yer almakta, “ademi-merkeziyetçilik” vaadi çok kez dile getirilmiş bulunmaktadır. Son 14 yılda ‘kamu yönetimi temel kanunu’, ‘bölge kalkınma ajansları, ‘il genelinde büyükşehircilik’ gibi girişim ve uygulamalar da göz önünde bulundurulduğunda, MHP’nin 2016 Önerisi’ne verdiği desteğin milli değil ama üniter devletin kırılmasına hizmet ettiği görülmektedir.
Üniter devlet, milli devletin güvencelerinden biridir; bu durumda MHP, çeşitli çevrelerin anayasadan silmek için uğraştıkları Türk Milleti’nin egemenlik hak ve yetkisinin başlıca dayanaklarından birinin ortadan kaldırılmasına destek vermiş duruma düşmüştür.
YARGI
19. Hakimler ve Savcılar (Yüksek) Kurulu
Yargı dünyasının en üst örgütleyici kurumu olan Hakimler ve Savcılar Kurulu, yine Adalet Bakanı ve müsteşarının başkanlığında olacaktır. Ancak bu kez sözkonusu bakan “siyasal bakan” değil, cumhurbaşkanınca atanmış kişidir. Üyelerden diğer 5’i de cumhurbaşkanınca atanacak, toplam 12 üyeli hale getirilen Kurulun ikinci 6’sı TBMM tarafından belirlenecektir.
Toplam 12 üyeli bir kurulun başkanı dahil yarısı cumhurbaşkanına bırakıldığı gibi, bu makam diğer yarı üzerinde de etkili olacaktır. TBMM'de en çok milletvekiline sahip partinin cumhurbaşkanının ait olduğu parti olacağı akılda tutulursa, HSK, büyük ağırlığı yada tümüyle cumhurbaşkanlığı yönlendirmesinde bir yapıya sahip kılınmıştır.
HSYK, tüm adli yönetimin en üst kurumu, adli örgütlenmenin ve hakimler ile savcılar dünyasının kurucusudur. Bu kurulun cumhurbaşkanına "ait" hale getirilmesi, bütün mahkemeler sisteminin ve yargı dünyasının yürütme organının parçasına dönüştürülmesi gibi bir sonuç yaratmıştır. Böyle bir sistemde 'bağımsız ve tarafsız mahkemeler'den söz etmek son derece güçtür.
[not: son iki paragraf, yazıya 29.12.2016 tarihinde eklenmiştir.]
20. Anayasa Mahkemesi
Anayasa Mahkemesinin üye sayısı, iki askeri yargıcın çıkarılmasıyla, 17’den 15’e düşürülmüştür. Şimdi olduğu gibi, Mahkeme üyelerinin 4’ü doğrudan; 8’i yargı ve akademi üst kurumlarının adayları arasından dolaylı olmak üzere 12’si cumhurbaşkanınca; 3’ü TBMM tarafından seçilecektir. (Madde 146)
21. Askeri yargı
Askeri yargı mahkemeleri ortadan kaldırılmıştır. (Madde 142, 145)
Somut olarak söylenirse Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve askeri mahkemeler topluca ortadan kaldırılmıştır. Askeri yargıç ve savcıların başka yargı (Anayasa Mahkemesinde, Uyuşmazlık Mahkemesinde, madde 158) ve yönetim kurumlarında temsili sona erdirilmiştir.
DEĞERLENDİRME
Bugünkü anayasal ve fiili duruma göre, Türkiye'de yürürlükte olan hükümet sistemi, tanımı gereği yarı - başkanlıktır. Bu yapıyı yaratan değişiklikler parça parça yapılmış, cumhurbaşkanı 1982'de geniş ve güçlü görev ve yetkilerle donatılmış ve 2007'de doğrudan halk tarafından seçilmiştir. 2014 yılında yapılan ilk cumhurbaşkanı seçimiyle birlikte, yürütme gücünün cumhurbaşkanlığı ile başbakan ve bakanlar kurulundan oluşan hükümet arasında bölüşüldüğü yarı-başkanlık sisteminin kuruluşu tamamlanmıştır.
2016 Önerisi bu durumu değiştirmekte, yönetim sistemini "başkanlık rejimi" haline getirmektedir. Yarattığı ise "devlet başkanlığı rejimi" olmuştur.
Başkanlık rejimi, "güçsüz yasama (TBMM)" varlığıyla birlikte kurulmuştur. Cumhurbaşkanlığı kararnameleri sistemiyle bu makama, TBMM yasa sistemine denk işlevler ve TBMM'den daha fazla etki gücü verilmiştir.
Başkanlık rejimi, "idari devlet" zeminine dayandırılmıştır. Devletin örgütlendirilmesini "kanun" ile yapma ilkesi ortadan kaldırılarak, idarenin cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle "idari kararlar" ile biçimlendirilmesi devri açılmıştır.
Devletin merkezi - üniter örgütlenmesi doğrudan değişikliğe uğratılmamış olmakla birlikte, ancak "yasa ile" yapılabilecek merkezi idare kurum ve kuruluşlarının kuruluş, görev ve yetkilerini belirleme yetkisinin kararnamelere bağlanmış bulunması, merkezi - üniter devlet özelliğini, demokratik denetimden bağışık olan her türlü idari müdahaleye açık hale getirmiştir.
Öngörülen yapı, demokratik devlet gereklerini karşılamaktan uzaktır.
Ülkemizin yararına olan tutum, bu önerinin geri çekilmesidir.
[BAG, 16 Aralık 2016]
Sevgili hocam, her zaman olduğu gibi gerçekçi yorumlarınıza söyleyecek sözümüz yok. Çok önemli tespitler olduğu ve bizler için yaşamsal uyarılar içerdiği de açıktır. Bura karşın olaylara ilişkin gelecek analizi yaptığınızda, mevcut erkek egemen gücün başka türlü davranmasının olanaksızlığı açıkça ortaya çıkar. Olaylar benim "Geleceğin Efendileri, Kadınlar" isimli kitabımda belirtilen yol haritasına uygun gelişmektedir. Bir yandan toplum sosyal açıdan sıkıştırılırken, öte yandan küresel ısınma öldürücü gücünü vurmaya hazırlanmakta, insanlar ise farkında bile olmadıkları bir kaos ortamına yuvarlanmaktadır. Bu açıdan uyarılarını çok önemlidir ama ne yazık ki hemen hiç etkisi olmayacaktır. Üzgünüm. Sevgi ve saygılarımla.
YanıtlaSilDeğerli hocamızın kalemine sağlık. Yazının tamamını Aydınlık'ta da yayınlamanızı rica ediyorum.
YanıtlaSilSayın Profesörüm, kaleminize sağlık. Sizin gibi, konuyu bilimsel olarak ele alan insanların yazılarını okuyan bir azınlık üyesi olarak teşekkür ediyorum
YanıtlaSilİptal edilen yasaların iptal edildiğini yazmamışsınız. İptal edilen yasaları iptal edilmemiş, hala geçerliymiş gibi yazmışsınız. O yüzden yazınızda art niyet hissederek güvenim azaldı.
YanıtlaSil