24 Ocak 2018 Çarşamba

CEPHE


Ermeni soykırımı iftirası, emperyalizmin yönetiminde yürüyen karanlık bir iş.
Önceleri başrol diasporadaydı. 2000’li yıllarda bizdeki yansıması ‘Ermenistan Açılımı’ olan protokoller ve futbol maçları eşliğinde, başrol Ermenistan’a verildi. Ermenistan bu yükün altında ezildi. Öyle görünüyor ki, takvimler 2015’i gösterdiğinde, son on yıldır açıktan açığa fonlanıp beslenen üçüncü aktör Türkiye’de başrole çıktı. Ergenekon, Balyoz saldırıları sürerken, üniversitelerde ve vakıflarda “tartışalım, konuşalım, tabuları yıkalım, özür dileyelim” toplantıları peşpeşe geldi. Ulusun bağrında ulusa iftiralar ayyuka çıktı. Soykırım yalanını sahiplenenler, meydanlarda “yüzleş!” pankartıyla yürüdüler. Yürüyüşçüler, 2015 yılında milletvekillikleriyle ve hatta TBMM Başkanvekilliğiyle bile ödüllendirildiler. Müfterilik, partilerin delege oylu seçimli zeminlerinden bile ses verir oldu.
*
Apaçık ki, ortada emperyalizmin izlediği bir strateji var. Bu stratejiyi görülmez kılma işlevi görenlerin kendilerini mazur gösterecekleri hiçbir mazeretleri olamaz.
Ne şu dar siyaset çemberindeki “hamili kart yakınimdir” tadındaki aklamalar…
Ne “partimizi yıpratmayalım” lafları…
Ne de “AKP’ye hayır cephesi kuracağız, cepheyi zayıflatmayalım” lafları…
Ortadaki strateji karşısında ne benim tanışıklığımın, ne partimin, ne iktidara muhalefetimin bir değeri var.
Bu tavra “ama soykırım iftirasını asıl cesaretlendiren AKP idi! Zürih Protokolleri onun değil mi? Maç gösterileri onun değil miydi? Unutacak mıyız bunları?” diye örtü atmaya kalkışmak da bir tuhaf! Unutma tabii, unutmayalım. Ama aynı zamanda müfterilerle beraber hayır cephesi arayışına girenlerin unutulmayacağını da unutma!
*
Muhalefet yapmak uğruna emperyalist soykırım yalanını önemsiz görme tavrı, daha önceden hazırlanmış bir zemin. Zirve noktası, herhalde 2014 Cumhurbaşkanı seçiminde Ekmek İçin Ekmeleddin oldu. Sonra, 7 Haziran 2015 seçiminde ‘şimdi cemaati savunma/‘şimdi HDP’ye barajı aştırma zamanı’ diye ifade edilen o çok ‘zekî’ ve ‘cesur’ stratejist görüşler geldi.
Muhalefet yapmak uğruna, seçim kazanmak uğruna, gerekli sayıya ya da orana ulaşmak uğruna, AKP’yi devirmek uğruna, Erdoğan’dan kurtulmak uğruna, bunun karşısında kim varsa armudun sapı üzümün çöpü demeden herkesle, gerekirse şeytanla bile siyasal işbirliklerine gitmek…
Üzümün çöpü dediği PKK/HDP ile Cemaat/Tarikatlar ve Soros Vakıfları…
Armudun sapı ise AB ve ABD emperyalizminin ta kendisi…
Bu saplar ve çöplerle ‘hayır cephesi’ olmaz. Böyle bir ‘cephe’ye bu ülkede kimse evet demez.
*
Şimdi, ABD tarafından silahlandırılmış Kobanicilik’e ve her halükarda emperyalizmin kendisine karşı yürütülen Afrin Zeytin Dalı Harekâtı’na ‘AKP’li gençler gitsin’ gibi zeka gösterileri, bu sözde muhalefet duruşunun –o kadar diyelim- boşboğazlığı oldu.
Amerikan Kobaniciliğinin Türkiye’yi ve komşularımızı kana boğan saldırıları, YPG – ABD askerlerinin iş üstündeyken çekilmiş fotoğrafları ortada; gelin görün ki muhalefet etmek uğruna yaşayanların tereddütleri yine çok… Ve ağızlarında aynı replik! Ama çözüm sürecini o yapmıştı; bölücüleri o beslemişti; unutacak mıyız bunları? Tabii unutmayalım. Ama sen de Kobanicilerin yedeğine sürükleneceklerin asla unutulmayacağını unutma!
*
Bu gazetede pekçok kez ve ustaca yazıldığı gibi, Şam’a uzatılan Zeytin Dalı, Suriye yönetimi ile birlikte hareket ederek, kadim Fırat’ı batısı ve doğusuyla özgürleştirmeli. Soykırım müfteriliği ile etnik bölücülük, sahipleriyle birlikte bölgemizden sökülüp atılmalı.

Yurtta ve dünyada barışın gereği bu; öyle görünüyor ki başka bir yolu yok.

[BAG, Aydınlık 24 Ocak 2018]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder