13 Aralık 2015 Pazar

“SİVİL ANAYASA” BİR PROPAGANDA ETİKETİDİR


Önce büyük bir soruyu açıklığa kavuşturmak gerek.

Şu “Sivil Anayasa” ne demek?

Anayasa ne demek biliyoruz. Tüm toplum ve devlet düzenimizin kurallarını belirleyecek en üstteki yasa metni. Elle görülür ve gözle tutulur küçük bir kitapçık halinde, somut bir varlık.

Peki sivil ne demek?

Türk Dil Kurumu Sözlüğü’ne göre “sivil” sözcüğünün faaliyet, kimse, giysi, meslek ile ilgili anlamları ve argoda belli bir kullanımı var. Sivil, sıfat olarak askeri olmayan anlamına geliyor, örneğin sivil savunma. Asker olmayan kimseleri anlatmak üzere kullanılıyor. “Sivil insanlar” ve “sivil elbise” deyişinde olduğu gibi, üniforma veya özel giysi giymemiş olan kimselerle giysi tipini anlatabiliyor. Bir meslek adı olarak kullanılabiliyor, “sivil polis” gibi. Argoda ise çırılçıplak, çıplak, anadan üryan anlamına geliyor.

Bu anlamlara bakılınca sivil anayasa, askeri olmayan anayasa demek. Askerler tarafından yapılmamış anayasa diye düşünebiliriz. Siviller tarafından yapılmış, ama askeri kurumların iradesine dayanmış olan anayasaları da “sivil değil” diye kabul edebiliriz. Belki, biraz zorlama olarak, esas ve kuralları askeri nitelik taşımayan anayasa da diyebiliriz. Argodaki anlamın anayasa gibi ciddi işlerde sıfat olamayacağı açık olduğuna göre, herhalde sivil anayasaya “çıplak anayasa” demeyi düşünemeyiz.

Çok kişi “sivil anayasa” deyince, bundan doğal olarak, “askerin yaptığı anayasayı kaldırıp, yerine sivillerin yapacağı bir anayasa koymak” muradında olunduğunu anlıyor. Yeni anayasa mücahitleri bunu uygun buluyor olmalı ki, kendileri de zaman zaman “bu anayasayı askerler yaptı”, “bu anayasa askerlerin darbe anayasası”, “bu 12 eylül anayasası” laflarını mırıldanıp duruyorlar.

*

Ama “milletin adamları”, bu terime “millet”ten farklı anlamlar yüklemekten de geri durmuyorlar. Sivil Anayasa sözünü öyle bir edayla söyleyip yineliyorlar ki, sanki derin bir teknikten, belli bir anayasa türünden söz ediyor havasındalar. “Bizim sivil bir anayasaya ihtiyacımız var” derken, büyük hakikatleri çözmüş bilge adam görüntüsüne bürünüyor ve ne yapmak istediklerinden çok emin görünüyorlar.

Oysa, ne dedikleri hakkında çoğunun hiçbir fikirleri yok.

Çünkü, “sivil anayasa” diye bir anayasa türü yok. Anayasacılığın anavatanı Batı yazınında ve Anayasa Hukuku adı verilen akademik disiplinde ve diğer disiplinlerde böyle bir terim ve kavram yok. Sözcüklerin hukuksal ve teknik anlam dünyaları itibariyle “sivil anayasa” lafı bir terim de kavram da değildir. Anayasa, tanımı ve doğası gereği “civil” ile ilgilidir; yani yurttaşlarla, yurttaşların toplumsal yaşayışıyla ve bu yaşayışın düzenlenmesiyle, bizzat bu işin kendisiyle ilgili ve hatta bundan ibaret bir şeydir. Bu anlamıyla “sivil” anayasa olacaksa, bir de “siyasal” anayasadan söz etmek gerekir ki, böyle bir şey yanlış dahi olmaz, saçma olur.

Bu söz, içi boş bir saçmalık ve propaganda etiketidir. Anayasal ve hukuksal anlayışlar bakımından anlamsız olmaktan başka bir özelliği olmayan bu “sivil anayasa” lafı, bulanık ve bulandırıcı akılların icat ettiği siyasi propaganda etiketlerinden daha fazla bir şey değildir.



[BAG, Yeni Adana Gazetesi, 14 Aralık 2015]



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder