Ahmet Davutoğlu, partisi içinde anayasa yazım komisyonu kurduklarını
duyurdu. Komisyonun bir ay içinde, olmadı iki ay içinde bir anayasa yazacağını
açıkladı. Anayasalarını, Haziran ayında TBMM Başkanlığı’na sunacaklarını da
söyledi. Dersiniz ki koca ülke için yeni anayasa yapmaktan değil, partisinin
yerel seçim bildirgesini yazmaktan söz ediyor. Hem de bu işi, hepimizin gözüne
baka baka “parçalayıcı, bölen ulusçuluk,
Türk ulusçuluğu!” diye haykıran ve halkın bir bölümünü diğer bölümüne karşı
“omuz omuza gelin, birleşin” diye
seferberliğe çağıran bir parti başkanı yapıyor. Haykırdığı amaçlar devasa, ama
amaçlarının anayasasını yapmak için izlediği yol pek sıradan. Bakalım anayasa
yazım komisyonu ortaya ne çıkaracak?
*
Marti Ahtisaari, Türkiye’ye yeni anayasa gerektiğini söyleyenlerden
biriydi. Finlandiya’nın eski cumhurbaşkanlarından, Nobel Ödülü ile barış güvercini ilan edilmiş, çeşitli ülkelerde
çözüm süreçleri yönetmiş ve hepsini de parçalamayı becermiş biri. 1999 yılında
acilen görüşme isteğini gerçekleştirebilmek için zamanın Başbakanı Bülent Ecevit’e özel uçağını göndermeyi
teklif etmiş, demek ki Türkiye’yle eskiden beri ilgili.
Bu Ahtisaari, 2004 yılında British Council (İngiliz Kültür) ve Soros’un diye bilinen Açık Toplum Vakfı tarafından kurulan
bir komisyonun başkanlığını üstlenmiş bir kişi. Türkiye üzerinde çalışan bu bağımsız
komisyon –Türkiye Bağımsız Komisyonu-, 2007 yılında AKP –Ergun Özbudun’dan yeni anayasa hakkında kapsamlı bilgilendirmeler
almış, “bir olmasa da iki yıl içinde bu
iş biter” diye pek kötü öngörülerde bulunmuştu. Öcalan İmralı’dan konuşmuş, “meseleleri
çözmek için Ahtisaari gibi bir üçüncü gözün pek uygun olacağı”nı
söylemişti. Tarih 2008 idi, bunu bir de 2015’te HDP yineledi.
Ahtisaari 2008 yılında Türkiye’ye, kendine duyduğu yüksek
güvenle “Yeni Anayasa Çağrısı”
yapmış, muhalefet partilerine bu uğurda AKP ile birlikte çalışmaları
gerektiğini söylemişti. O yıl CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’dan da randevu istemiş ve kabul alamayınca pek
şaşırmıştı. 2011’de yine bir ziyaret turu yaptığında, bu kez CHP tarafından
kabul edilmiş ve artık genel başkan olan Kemal
Kılıçdaroğlu’ya görüşmüştü. O görüşmede Kılıçdaroğlu’nun AKP’nin gerici
işlerine ilişkin sözleri karşısında “olur
mu öyle şey!” demişti, “AKP Arap
Baharı’ıyla İslam ülkelerinin demokratikleştirilmesi için çalışıyor, Türkiye’yi
de baharlaştırıyor!” Gazeteler konuşmayı üç aşağı beş yukarı böyle
yazmıştı.
Ahtisaari Türkiye üzerine son raporunu 2014’te yazdı,
önceki ikisini Brüksel’de açıklamışken sonuncusunu gelip İstanbul’da açıkladı. Bu
kez raporuna “Yeni Anayasa şart tabii”
diyen küçük bir paragraf koymuş, başka da bir şey yazmamıştı. Acaba Ahtisaari ve Komisyonu hala iş görmeyi
sürdürüyor mu?
*
PKK ile HDP çevreleri
ise bugünlerde durmadan “Dolmabahçe
Mutabakatını temel alarak müzakerelere devam edelim” çağrısı yapıyorlar.
İlk sormamız gereken, ortada Dolmabahçe
Mutabakatı diye bir şey olup olmadığı. Hepimizin televizyon ekranlarından
gördüğümüz gibi, 28 Şubat 2015 günü Dolmabahçe’de AKP ve HDP temsilcileri yan
yana gelmişlerdi. Bir ‘ortak açıklama’
okunacaktı; olmadı. O açıklamayı HDP kendi isteklerinin listesi olarak okudu.
Dolayısıyla ortada bir mutabakat
yok. HDP’nin okuduğu 10 maddelik metinde ‘demokratik
ulus tanımı yapılması’ gibi istekler ve son maddede de yukarıdaki konuların
anayasal güvenceye alınması isteği vardı. Yani mutabakatsız Dolmabahçe’nin
özeti, ‘çözüm süreci’ ile ‘Yeni Anayasa’
yapılmasından ibaretti. Etnik bölücülük felce uğradı, ama bu özeti hala elinde
sımsıkı tutuyor. Davutoğlu’nun yazım komisyonuna ne kadar “katkı”ları olacak,
göreceğiz.
*
Atatürksüz,
Türksüz, etnikçi – ümmetçi Yeni Anayasa,
kısacası Gayrımilli Anayasa zorlamaları,
nerden baksak olanca şiddetiyle en az on yıldır sürüyor. Entelektüel işgale,
“dünya” diplomasisine, bunca paraya-pula, terörle yıldırmaya, iktidar-muhalefet
araçlarına rağmen bir türlü olmuyor, yapamıyorlar. Çünkü istedikleri şey tarihsel
gerçeklere aykırı ve en önemlisi egemenliğin
bir sahibi var. Türk Milleti’nin bölünmez bir bütün olan egemenlik hukukunu
savunanların temsilcileri, gayrımilli saldırılara karşı Milli Anayasa Hareketi adıyla bugün Ankara’da toplandılar. Onlar
sabahın sahipleri, hoş geldiler.
(BAG, Aydınlık Gazetesi, 27 Mart 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder