Bizde 2000’li yıllarda gündeme gelen yeni anayasacılık, aynı yıllarda Kuzey Afrika ve Orta Doğu
ülkelerinde, yani BOP adı verilen yıkıcı Amerikan işgaline hedef olmuş
topraklarda da yükselmişti.
Komşumuz Irak, 2003’te, kendine uluslararası toplum adını takmış Atlantik ittifakı tarafından, sahte
gerekçelerle ve demokrasi, özgürlük, barış adına işgal edildi. İki yıl sonra
Yeni-Irak ve Yeni-Iraklı tanımı yapan ‘çoğulcu
ve özgürlükçü yeni anayasa’ zuhur etti.
www.ydh.com.tr/resimler/files/ 20101224_irakanayasasi.pdf
www.ydh.com.tr/resimler/files/
*
İşgal Anayasasının 7. Maddesinde, Yeni-Irak’ta “Saddam Baasçılığı ve bütün sembolleri başta
olmak üzere ırkçı(?), terörist(?), köktendinci(?) veya etnik ayrımcılığı(?) benimseyen…
her türlü görüş yasaktır ve Irak’taki siyasal çoğulculukta yeri yoktur” dendi.
Çoğulculuğun sınırı böyle çizildi.
Irak Arap Ulusu
silindi; toplumun siyasal varlığı ‘Irak halkının bileşenleri’ne
dönüştürüldü.
Bu anayasa Irak’ın
toprak bütünlüğünü garanti ediyorum diye iddia ederek, her parçanın ayrılma yolunu açık tutan sözde federal bir sistem kurdu. Egemenliği toprak üzerinde parçalara böldü,
ülke toprağını sürekli yeniden biçim verilebilir bir gevşekliğe sürükledi.
Bu anayasa Yeni-Irak’ın ulusal/milli bir dünya olduğunu
reddetti. Madde 3’te “Irak bir
milliyetler, dinler ve mezhepler ülkesidir” dedi. Resmi dili ikiledi; Arapça ve Kürtçe. Buna, nüfusu
çoğunlukta olan idari birimlerde Türkmence
ve Süryanicenin de resmi dil olduğunu ekledi. Bir kat daha çıktı; bir bölge
yerel dilin kendi bölgesinde resmi dil olmasını isterse, bunu referandumla
kararlaştırabilir hükmünü getirdi. Ülke genelinde devlet ve özel eğitim
kurumlarında eğitim-öğretim, bu dillerin yanısıra Ermenice ve Aramice gibi
farklı dillerde yapılabilir hale getirildi.
Bu anayasaya göre Yeni Irak’ın resmi dini İslam’dır. Ama inanç
konusunda herkes “aile hukukları”na
bağlı kalma hakkına sahiptir; böylece Yeni-Irak, kabile-aşiret temellerine geri
döndürüldü. Öte yandan tüm din ve mezheplere ayrı örgütlenme yetkisi verildi. Vakıf
ve dini kuruluşlar, din-vicdan özgürlüğü adına cemaatlerin mülkiyetine ve idaresine
teslim edildi.
İşte böyle, Yeni-Irak, çok-milliyetli haliyle çoğulcu, çok-dinli ve mezhepli haliyle özgürcü kılındı.
*
Bu kadar çokçu ve özgürcü olununca, Yeni-Irak’ta egemenlik kime aittir?
Gerçekten de Yeni-Irak gerçeğine son fırça darbesini
vuran yanıt, bu sorunun karşılığıdır. Yeni Anayasanın 5. Maddesi bu konuyu
şöyle halletmiştir:
“Egemenlik hukukundur. Halk yetkilerin ve bunların meşruiyetinin kaynağıdır, bu
iradeyi gizli, genel ve doğrudan oy vererek, anayasal kurumlar aracılığıyla
kullanır.”
Egemenlik
milletin değildir; çünkü Yeni-Irak’ta artık
Irak Ulusu yoktur. Ortada Iraklılar vardır; ama bunlar çeşitli bileşenlerden [HDP
diliyle halklardan] oluştukları için, anlaşılan “Irak Ahalisi” olabilecek kadar
bile bir bütün oluşturamaz.
Egemenlik hakkı kendisine verilmiş “hukuk” ise, açık ki yapma-yaratma gücü olan bir özne, irade, kişi değil, kendisi bir irade tarafından yapılan-yaratılan şeydir. Yeni-Irak’ta egemenliğe sahip olan bu “hukuk” kimin dersiniz? Acaba bu sözü “egemenlik Allah’ındır” diye okuma gayreti içinde olanlar var mıdır? Varsa, herhalde işgalci güçlerin işbirlikçiliğinde bunun daha ötesinde bir durak yoktur.
Egemenlik hakkı kendisine verilmiş “hukuk” ise, açık ki yapma-yaratma gücü olan bir özne, irade, kişi değil, kendisi bir irade tarafından yapılan-yaratılan şeydir. Yeni-Irak’ta egemenliğe sahip olan bu “hukuk” kimin dersiniz? Acaba bu sözü “egemenlik Allah’ındır” diye okuma gayreti içinde olanlar var mıdır? Varsa, herhalde işgalci güçlerin işbirlikçiliğinde bunun daha ötesinde bir durak yoktur.
*
Ülkemizdeki yeni anayasacılık yerli, iç dinamiklerden
gelen bir saldırganlık değildir. Yeni-Türkiyeci anayasacılık, Yeni-Irak
Anayasası ile aynı hedefe yöneltilmiş bir harekettir. Gayrımilli bir
saldırıdır.
Bizler bu nedenle Milli
Anayasa Hareketi adı altında bir araya geldik. Bu adımızla 27 Mart 2016 Pazar günü Ankara’da kurultay
topluyoruz. Yeni-Türkiye sayıklaması içindeki gayrımilli anayasacılığa karşı,
ulusal varlık ve haklarımızı savunduğumuzu daha yüksek bir sesle ilan edeceğiz.
İkinci müdafaa-i
hukuku milliye hareketi içindeyiz. Siz
de gelin!
(BAG, Aydınlık Gazetesi, 23 Mart 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder